İsrail'in sinsi planı

  • GİRİŞ03.09.2014 08:39
  • GÜNCELLEME03.09.2014 08:39

Filistinli gruplar ile İsrail arasında varılan ateşkesin ikinci aşaması Kahire’de görüşülecekti. Ancak Netanyahu’nun Kahire’ye heyet göndermeyeceği duyuruldu.

Peki bu ne anlama geliyor? İsrail ile Filistinliler 51 gün süren Gazze saldırılarında ateşkes konusunda anlaşırken masadaki bir çok detay önümüzdeki hafta başlaması planlanan Kahire görüşmelerine bırakılmıştı.

İlk etapta sadece bombardıman duracak buna karşın Filistinli gruplar misillemede bulunmayacaklardı. İsrail ise Refah sınırına karışmayacak, Gazze açıklarında demirli savaş gemilerini 3 mil daha geriye çekecek ve bazı yardım tırlarının Gazze’ye girişine izin verecekti.

Planın ikinci aşaması ise Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılmasını içeriyordu. Yani Filistinli grupların başından bu yana direttiği şartlar bu planın içerisindeydi.

Kara sınırlarının açılması, deniz limanının açılması ve havalimanının faaliyete girerek Gazze hava sahasının açılması Kahire’de masaya yatırılacaktı. Ayrıca cezaevlerindeki bazı esirler serbest bırakılacaktı.

Anlaşmanın ardından Filistinliler zafer ilan etmiş İsrail cephesinde ise ateşkesi kendi kararlarıyla imzalayan ve bakanlar kuruluna danışmayan Başbakan Netanyahu ile Savunma Bakanı Moşe Yalon’a sert tepkiler yöneltilmişti.

Gelinen noktada İsrail verdiği sözleri yerine getirmeme kararı aldı. İsrail Kahire’ye heyet göndermezse ateşkes planının ikinci aşaması yani Gazze’ye yönelik ablukanın kaldırılmasını içeren görüşmeler gerçekleşmeyecek.

Zaten İsrail Gazze’deki ateşkesin ardından Filistin’e yönelik saldırılarına devam etti. Mesela Batı Şeria’da El Halil kentinde Filistinlilere ait 4 dönüm araziye el koydular. Bu durum İsrail hükümetinin içerisinde bile tepkilere neden oldu. Finans Bakanı Yar Lapid, Filistin topraklarının hazineye bağlanmasının İsrail adına bir hata olduğunu söyledi.

İlk imzalanan ateşkes planında Gazze açıklarında demirli savaş gemilerinin geri çekilmesi şartı vardı. Birkaç gün bu şarta uyuldu, Filistinli balıkçılar bir nebze rahat şekilde avlandı ancak dün İsrail savaş gemilerinden balıkçı teknelerine ateş açıldı.

Ayrıca Kudüs ve Batı Şeria’daki göz altılar, ev baskınları, silahla yapılan saldırılar devam etti. İsrail kalıcı bir ateşkese niyetli olmadığını da Netanyahu’nun Kahire’ye heyet göndermeme kararıyla resmen belgelemiş oldu.

Peki geçen hafta ateşkes anlaşmasıyla zafer ilan eden Hamas ve diğer Filistinli gruplar bundan bir şey kaybeder mi? Onlar zafer ilan ederken İsrail’in sırf Hamas bu anlaşmadan güçlü çıkmasından diye Kahire görüşmelerini reddettiği konuşuluyor.

Ayrıca Filistin meselesinde bir diğer önemli nokta da Filistin Devlet Başkanı Mahmut Abbas’ın tutumu. İsrail bu planda Refah sınırının anahtarını Abbas’a verdi. Hatırlarsanız anlaşmayı ilk duyuran da Mahmut Abbas olmuştu.

İsrail yine zorda kaldığı zaman uyguladığı politikayı devreye soktu. Yani Hamas karşısında olası bir yenilgiye karşı Mahmut Abbas kartını oynamaya başladı. İsrailliler, bugün Abbas’ın Hamas’a oranla prestij kazandığını konuşuyor. Çünkü İsrail anlaşmayı Hamas ile yapsa da anlaşmanın şartlarından biri olan Refah sınırının anahtarlarını El Fetih lideri Mahmut Abbas’a teslim etti.

Yani Gazze’ye hapsedilen Hamas’ın çıkış kapılarının anahtarını Mahmut Abbas’a vererek, Hamas’ı, El Fetih’e mahkum etti.

Gazze saldırıları başlamadan önce El Fetih ile Hamas birleşmiş ve uzlaşı hükümeti kurmuşlardı. Ardından da Gazze’deki Hamas hükümeti görevi El Fetih önderliğindeki uzlaşı hükümetine devretmişti.

Ateşkes sonrası en çok merak edilen konu uzlaşı hükümetinin Gazze’yi kapsayıp kapsamayacağıydı. Mahmut Abbas uzlaşı hükümetinin geleceğiyle ilgili çok çarpıcı bir açıklama yaptı. Gazze’de Hamas’ın gölge bir hükümet olduğunu söyleyerek “eğer uzlaşı hükümeti Gazze’de görev yapacaksa Hamas’ın gölge hükümeti bu duruma risk oluşturuyor” dedi.

Özetle İsrail hükümeti Gazze saldırılarıyla bir prestij kaybetti bu gerçek. Prestiji kazanan ise Hamas’tı. Ancak İsrail son hamleleriyle Mahmut Abbas’ı ön plana çıkarıp, Hamas’ın zaferini Filistinliler ve bölge halkları nezdinde baltalamaya çalışıyor.

Yani İsrail, söz konusu savaşta kazananı kendi belirliyor. “Ben kazanmadıysam düşmanım da kazanamasın”.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat