Geçtiğimiz Pazar günü iki olay yaşandı. Biri Suriye’de diğeri Arjantin’de. Suriye’de İsrail saldırısı vardı, helikopterler, rejimin yanında muhaliflere karşı katliam yapan Hizbullah ve İran Devrim Muhafızları Konseyinin konvoyunu vurdu.

İki komutan, biri Hizbullah diğeri Devrim Muhafızlarından, öldürüldü. Onlarla birlikte İsrail’in Suriye topraklarındaki Hizbullah-İran saldırısında toplam 12 can kaybı yaşandı.

Aynı gün Arjantin’de bir savcı evinde ölü bulundu. İntihar denildi ama kimse inanmadı hatta devlet başkanı bile öyle olmadığını savundu.

1994 yılında Buones Aires’te bir Yahudi kültür Merkezi bombalanmış, 85 kişi hayatını kaybetmişti. İsrail’e göre saldırı İran’ın işiydi.

Olay İran’a mal edilmiş hatta İsrail, bugün İran Cumhurbaşkanı olan Hasan Ruhani’nin adını bile o saldırıda zikretmişti.

Pazar günü evinde ölü bulunan savcı, işte Yahudilere yönelik o saldırıyı araştırıyordu. O dönemki Arjantin yönetimini, İran’la ticari ilişkileri bozmamak adına, saldırıyı ört bas etmekle suçluyordu.

İran karşıtı bir hamlede bulunan savcının ölümü hem Arjantin’de hem de İsrail’de geniş yankı uyandırdı.

İki düşman ülke, Suriye ile birlikte Arjantin’de aynı gün içerisinde yaşanan iki ölümcül olayla yeniden karşı karşıya geldi. Birinde İran’ın canı yandı diğerinde İsrail’in.

Suriye ve Arjantin’de hem İran’ı hem de İsrail’i yakından ilgilendiren bu gelişmelerin aynı gün meydana gelmesi tesadüf mü yoksa karşılıklı mesaj mı bilinmez.

Bilinen o ki, Ortadoğu’da zaten yüksek olan gerilim iyice artıyor. Obama yönetimini defalarca İran’a saldırmak konusunda zorlayan İsrail’in bu çabaları Obama ve Savunma Bakanı Chuck Hagel’in çabalarıyla askıya alınmıştı.

İsrail özellikle Amerika Başkanı Obama öncülüğünde İran’la yürütülen müzakerelere çok sert tepkiler vermişti.

Şimdi Amerika’da taşlar yerinden oynuyor. Beyaz Saray, Demokratların olsa da Cumhuriyetçiler de bir o kadar etkin.

Özellikle İsrail Başbakanı Netanyahu’nun Beyaz Saray ile Kongre arasında krize yol açan Amerika ziyareti, İran konusunda yeni gelişmelere gebe olacak cinsten.

Çünkü Netanyahu’nun Kongre’de yapacağı konuşmada İran’a yönelik yaptırımlar talep etmesi bekleniyor.

Buna karşın İsrail-Suriye sınırındaki işgal altında bulunan Golan bölgesi ve Lübnan sınırında da hem İsrail Ordusunun hem de Hizbullah’ın tetikte beklediğini unutmamak da fayda var.

Önümüzdeki süreç, yıllardır var olan ama birbirlerine sözlü dalaşma dışında pek de bulaşmayan İsrail ile İran arasındaki gerginliğin, sıcak bir temasa dönüşüp, dönüşmeyeceğini de göstermiş olacak.