Akdeniz’i Kızıldeniz’e bağlayan kanal Mısır’ın elinde, oradan çıkış noktası da Cibuti ile Yemen arasındaki boğaz.

İsrail, 2013’ten itibaren Akdeniz’de doğalgaz çıkarıyor. Doğalgazı bulduktan hemen sonra Mart 2013’te Türkiye’den özür dilemişlerdi. Amaçları, Türkiye’yle barışıp, ellerindeki doğalgazı bizim üzerimizden satmaktı. Ama olmadı, Türkiye bunu kabul etmedi.

Mavi Marmara katliamının yanı sıra o projenin bir diğer defosu İsrail’in Akdeniz’deki doğal gaza tek başına sahiplenmesiydi. Çünkü Lübnan’ın, KKTC’nin hakları direk gasp ediliyordu.

Bugün Kıbrıs açıklarındaki doğal gaz meselesi hala tartışmalı, Türkiye bu konunun üzerine gittikçe onlar İsrail, Mısır, Yunanistan ve Kıbrıs Rum kesimi olarak aralarında ittifaklar kuruyor. Daha geçen hafta bu konuyu bir kez daha masaya yatırdılar. KKTC’de yeni Cumhurbaşkanı Mustafa Akıncıyla başlayan dönem bu nedenle önem taşıyor.

Doğalgazı bir kenara bırakalım. Gelelim İsrail’in Türkiye’den ümidi kestikten sonra o gazı satmak için neler yaptığına bakalım. Çıkan gazın bir bölümü şimdilik darbeci Sisi yönetimine satılıyor ama bu geçici bir yöntem.

Kalıcı bir transfer pazarı için Süveyş Kanalı devrede. Burası çok önemli çünkü Yeni Süveyş Kanalının projesi 2 ay önce tanıtıldı. Hani ABD Dışişleri Bakanı John Kerry’nin açılışını yaparken “İsrail’in geleceği için elimizden geleni yapmalıyız” dediği o konferansta.

Süveyş projesi Mısır’ın darbeyle hapse atılan Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’ye aitti. Mursi, milli bir proje olarak yeni Süveyş’le Mısır’ın geleceğini kurtarmayı düşünüyordu. Tam o adımı attığı an kalemi kırıldı, darbe yapıldı.

Çünkü Süveyş projesi İsrail için hayati önem taşıyor, bu nedenle Mursi darbeyle hapsedildi, projenin başına da Sisi oturtuldu.

İsrail yine de temkinli, Yeni Süveyş’e paralel bir de kanal açıyor. Hayfa’dan Kızıldeniz’e kanal kazılıyor, böylece Sina Yarımadası İsrail’in kontrolüne geçecek.

Akdeniz’den, Kızıldeniz’e geçiş planı böyle. Burada üstünlük İsrail’in ama bir de projeye anında 12 milyar Dolar yatıran İngilizler var, onlar da planın üst aklı konumunda.

Akdeniz’den, Kızıldeniz’e geçiş artık emin ellerde geriye bir tek Bab-ül Mendep boğazı kalıyor, yani Akdeniz-Kızıldeniz yolundaki çıkış güzergahı. Şu an o boğazın karşı yakasında yani Yemen’de savaş var. Orada İranlı bir ortak plan yapılabilir, henüz onun pazarlığı daha bitmiş görünmüyor.

Boğazın diğer yakasındaki ülkeler ise İsrail tarafından kuşatıldı. Haritadaki sırayla bakacak olursak Mısır zaten ceplerinde, sonra Sudan, Eritre, Cibuti ve Etiyopya geliyor, onlar da suyla tehdit edilerek yola getiriliyor.

Nil’in ortak kullanımı ve Nil üzerindeki barajlar konusuyla ilgili bu ülkelerile Mısır arasında yıllardır devam eden sorunlar, Sisi tarafından çözüldü, bununla ilgili geçen ay yapılan anlaşmada imzalar atıldı.

İsrail, Akdeniz’den, Kızıldeniz’e oradan da Asya’ya açılan tüm kapıların anahtarını eline alıyor, plan bu şekilde işletiliyor.

İşte bu plan geçen hafta az kalsın ırkçı bir İsrail polisi yüzünden sekteye uğruyordu. Polis, Etiyopyalı Yahudi olan bir Falaşaya dayak atınca, yıllardır İsrail’in ırkçı politikalarına hedef olan siyahi Yahudiler ayaklandı.

Tabi bu durum fazla uzun sürmedi. “Kudüs’ü Baltimore gibi yapacağız” diyen Falaşalar hemen susturuldu. Zira İsrail yönetimi Nil Deltası projesi kapsamında Etiyopya’daki 130 bin Yahudi ve zengine yeni projeden pay vereceğini taahhüt etti.