Gülen medyası seçim öncesi Demirel’e övgü yağdırıyor. Diyorlar ki “1999’da Navaz Şerif’i idamdan Demirel kurtardı”. Oysa gerçek bambaşka Şerif’i hapisten çıkarıp, Cidde’ye getiren bizzat Suudi Arabistan Krallığıydı.

Geçen hafta MHP adayı Ekmeleddin İhsanoğlu, Zaman’a verdiği röportajda söyledi, “Pakistan’da 1999’da darbe olduğunda Süleyman Demirel devrik Başbakan Navaz Şerif’i idamdan kurtardı” dedi.

Ekmeleddin Bey, Erdoğan’ın Mısır politikasını eleştirdi, “böyle yapmasaydı Mursi de kurtarılabilirdi” yorumunda bulundu.

Zaman, bu röportaj üzerinden Erdoğan’a yüklenmeye devam etti. Türkiye’nin Filistin’de iki yüzlü politika izlediği iddiasındaki Ali Bulaç, bu kez Erdoğan’a Mısır üzerinden saldırdı.

Demirel, Navaz Şerif’i idamdan kurtarmış ama Erdoğan Mısır’la köprüleri attığı için Mursi kurtarılamıyormuş.

Bir taşla iki kuş. Hem seçim öncesi hatalı bilgilerle Süleyman Demirel güzellemesi yapıyorlar hem de Erdoğan’ın dış politikasını akılları sıra yerden yere vuruyorlar.

Aslında bir taşla iki yanlış. Çünkü dedikleri gibi Pakistan’da 1999’daki Müşerref darbesinde devrik Başbakan Navaz Şerif’i Süleyman Demirel değil Suudi Arabistan kurtardı.

Suudi Krallığı bizzat Pervez Müşerref’le diyaloğa geçerek, hapiste tutulan ve idam cezası alması muhtemel olan Navaz Şerif’i cezaevinden çıkarttırıp, Cidde’ye getirdi.

Şerif yıllarca Suudi Arabistan’da yaşadıktan sonra ülkesine dönüp 2013’te üçüncü kez başbakan oldu.

Navaz Şerif’i ipten alan Suudi Arabistan’dı, o dönemi hatırlayanlar bilir. Unutanlar ise bu konu birkaç ay önce yine gündemdeydi, oradan öğrenebilir.

Suudi Arabistan’ın Yemen’de Husilere yönelik koalisyonunda Pakistan’ın katılım kararsızlığı gündeme gelince, uluslararası bir çok yayın organı, Navaz Şerif’in 1999’dan beri Suudi Arabistan’a borçlu olduğunu vurgulamıştı.

Gülen medyası durduk yere ne diye Demirel’i gündeme getiriyor? Bu ülkede Demirelli Türkiye’ye özlem duyanlar hala kaldı mı acaba?

Bir diğer mesele Erdoğan’ın Mursi’yi kurtaramıyor olduğu yönündeki iddia. Diplomaside bunun karşılığı saçmalıktır.

Mursi’yi idamdan kurtarmak için Sisi’nin darbesi kabul edilecek ve Sisi’ye “ben ettim sen etme” denilecekse kimse bunu Erdoğan’dan beklemesin. Zaten böyle bir şeyi Mursi de istemez.

Bunu demeye getiren Gülenciler bilsinler ki, sizin hayat felsefeniz sadece size özeldir. “Gelene ağam gidene paşam” demek sizin düsturunuzdur.

Üstelik Mursi meselesi bölge için bambaşka bir anlam taşıyor. Çünkü 2013’teki darbenin Mursi’nin hatalarıyla, Erdoğan’ın yanlış yönlendirmesiyle falan bir ilgisi uzaktan yakından yoktur.

Sisi, bizzat Batı ve İsrail’in emriyle, Süveyş ve Nil Nehri başta olmak üzere bölgesel 2 proje için görevlendirildi ve o iki hayati projeyi Mursi’nin eline bırakmamak adına darbe yaptı.

Şimdi de görevinin son adımı olarak Mursi’yi ve diğer İhvan liderlerini ortadan kaldırma peşinde.

Muhammed Mursi bir İhvan üyesidir ve bu insanlar için şehadet, onursuz bir hayattan çok daha önemlidir. Öyle olmasa yüzlercesi katliama sessiz kalır, el etek öper, ölümden kurtulurdu.