Musul gerçekleri

  • GİRİŞ12.07.2017 09:54
  • GÜNCELLEME13.07.2017 07:28

Bağdat hükümeti zafer ilan etti, Musul operasyonu sona erdi diye.
Ortadaki manzaraya dikkatli bakınca ise çok da sevinecek bir şey olmadığı görülüyor.

Musul Irak’ın en büyük ikinci vilayeti.
11 Haziran 2014’te bir gecede DAEŞ teröristlerine teslim edildi.
Musul’u DAEŞ’e bırakan Bağdat merkezi hükümetine bağlı asker ve polisler silah, teçhizat, üniforma ve araçlarını bile almadan şehri terk etti.

Musul DAEŞ’in işgaline girdi.
Irak’ın o dönemki başbakanı Nuri Maliki, işgalden sorumlu tutuldu.
Bölgenin en büyük sünni şehri sadece bir gecede anahtar teslim şekilde teröristlere bırakılmıştı.

17 Ekim 2016’da Musul’u kurtarma operasyonu başladı.
ABD operasyona katılacak güçlerin listesini hazırladı.
ABD askerleri, Fransız askerleri, Irak ordusu, İran menşeili Haşdi Şabi militanları ve peşmerge karadan operasyona katıldı.
ABD öncülüğündeki koalisyon ise hava desteği verdi.
PKK teröristleri ise Musul çevresinde Şengal ve Kerkük’te mevzilendi.

Operasyona Türkiye katılmasın diye kampanya başlatıldı.
Kuzey Irak’a Türk askerini bizzat kendisi davet eden Irak Başbakanı Haydar İbadi, Başika’daki üssün kapatılmasını istedi.

Türkiye istenmiyordu.
Belli ki kirli bir plan vardı.
Türkiye’nin bölgede olması o planlar karşısında caydırıcı bir unsur olarak duruyordu.

17 Ekim’de start verildi.
Musul’da yaklaşık 1,5 milyon sivil vardı.
9 ay içinde nüfusun yarıya yakını evsiz bırakıldı, mülteci konumuna düşürüldü.

Operasyonun başından bu yana 5 binden fazla sivil katledildi.
DAEŞ teröristleri sivilleri canlı kalkan olarak kullandı.
ABD savaş uçakları ise sivillerin yaşadığı evleri, terörist var diye bombaladı.
Mart ayında bir mahalledeki evin enkazında 200’den fazla ceset bulundu.

DAEŞ camilere de mevzilenmişti.
Tarihi Nuri camii terör örgütünün elebaşı Bağdadi’nin kendisini halife ilan ettiği bir mekandı. O cami dahil Musul’daki en az 300 cami, çatışmalar sonucu yerle bir edildi.

Musul şehrinin ortasından Dicle nehri geçiyor.
Kentin iki yakasını birbirine bağlayan köprülerin çoğu havaya uçuruldu.

Ortasından Dicle nehrinin geçtiği şehirde içme suyu kalmadı.
Yiyecek bulamayan Musullular için bir poşet suyun değeri 10 ABD dolarına kadar çıktı.

1,5 milyonluk Musul’da halkın çoğunluğu sünni, Arap ve Türkmendi.
Operasyona katılanlar ise Hüseyin’in intikamını almaya geldik sloganlarıyla Musul’a giren mezhepçi militanlardı. Daha önce 2014 Ocak ayında sünni şehir Tikrit’i DAEŞ’ten kurtarmaya gelen Haşdi Şabi militanları, orada binlerce sivili katletmişti.
Musul halkı en çok bu durumdan tedirgindi.

Türkiye askerlerini Başika’dan çekmedi.
Operasyona Musul’un yerel güçlerini eğiterek destek oldu.
Ninova Muhafızları harekattaki tek sünni Arap gruptu.

Operasyonun sonuna gelindi.
Hatta Bağdat hükümeti zafer ilan etti.
Başbakan İbadi kahraman ilan edildi.
Bağdat ve Basra’da kutlamalar yapıldı.

Oysa bugün Musul’u DAEŞ’ten kurtardık diye sevinen Irak hükümeti, 2014’te Musul’u teröristlere direk teslim etmişti.
Geri alırken de halkın yarısını sürgün ettiler, 5 binden fazla insanın da ölümüne neden oldular.

Şimdi Musul ne olacak?
Asıl problem bu.
Türkiye’nin Irak sınırında bir terör örgütü barındırılmasına tepkisi Suriye’deki gibi olacaktır.
Zaten PKK, bölgedeki Türk askeri nedeniyle rahat hareket edemiyor.
Birileri Musul’u paylaşma derdinde.
Karşılarında ise Türkiye’yi buluyorlar.
Musul operasyonu tamamen bittiğinde, paylaşım safhasına geçildiğinde Başika’daki Türk askerinin varlığı yeniden sorgulanmaya başlanırsa kimse şaşırmasın.

 

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat