Tek başına kaldılar! Neden Türkiye'ye saldırıyorlar

  • GİRİŞ29.12.2017 08:27
  • GÜNCELLEME30.12.2017 09:06

Önce Fahrettin Paşa’ya iftira attılar şimdi de Arap ülkelerini Türkiye’ye karşı kışkırtmaya çalışıyorlar. Birleşik Arap Emirlikleri yıllardır neden Türkiye’ye saldırıyor?

BAE’nin Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed, Fahrettin Paşa’ya hırsız diye iftira atmıştı. Amacı Türkiye’nin Kudüs politikasıyla Müslüman aleminde perçinlediği liderlik rolüne gölge düşürmekti.
Suudi tarihçiler bile Fahrettin Paşa’ya yönelik iftirayı deşifre edince BAE’nin bu algı çalışması Arap dünyasında hiçbir karşılık bulamadı.

Şimdi BAE’nin Dışişlerinden sorumlu devlet bakanı olan Enver Gargas, Türkiye karşıtı açıklama yaptı. Türkiye’yi İran’la ortak hareket edip, Arap dünyasını bölmeye çalışmakla suçladı ve Arap ülkelerine seslenerek, “Türkiye’ye karşı birleşin” dedi.

Bu ikinci hamle de Arap dünyasında hiçbir yankı uyandırmadı. BAE’nin “Türkiye’ye karşı birleşin” dediği Arap ülkelerinin hiç biri provokatif çağrıya olumlu yanıt vermedi.

Aslında BAE bunu ilk kez yapmıyor.
2012’ye kadar Türkiye ile ilişkileri gayet iyiydi.
2013 Mayıs ayı itibarıyla Türkiye’de gezi kalkışması patlak verince Batı ne yaptıysa aynısı yapmaya başladılar.
Tıpkı Batı dünyasının Müslüman coğrafyasındaki bir uydusu gibi hareket ettiler.

Gezi kalkışmasının finansörleri arasında BAE ve Dahlan isimleri de vardı.
Aynı ekip 15 Temmuz darbe girişiminin finansörleri olarak bir kez daha karşımıza çıktı.
Tabi 2013’ten bugüne gelene kadar medyalarında hep Türkiye düşmanlığı yaptılar.
Özellikle Al Arabiya televizyonunda uzun süre FETÖ’cüleri çalıştırdılar.
Sonra Londra merkezli BAE medya grubu olan Arab Weekly’e bağlı olarak başına firari FETÖ’cülerden Yavuz Baydar, İlhan Tanır gibi isimlerin getirildiği Ahval adlı yayın organını kurdular.

Türkiye’ye karşı bu saldırıları yaparken Müslüman dünyasını da parçalamak için harekete geçtiler.
Haziran ayındaki Katar krizinde Suudi Arabistan’ı yönlendiren BAE’ydi.
Kasım ayındaki Lübnan ve prens operasyonları krizinde de yine BAE başroldeydi.

BAE’nin başında Nahyan ailesi var. Devlet Başkanları Halife bin Zayed, Arap dünyasında dinsiz biri olarak tanınıyor. Fahrettin Paşa’ya dil uzatan Dışişleri Bakanı Abdullah Bin Zayed ise onun kardeşi.
Halife’nin bir diğer kardeşi Muhammed bin Zayed ise veliaht prens konumunda. Onun en iyi dostu ABD Başkanı Donald Trump’ın Yahudi damadı Jareed Kushner.

Mart ayında Suudi Arabistan Kralı Selman’ın oğlu Muhammed bin Selman’ı ABD’ye götürüp Trump’la görüştüren kişi BAE veliaht prensi Muhammed bin Zayed’di.
O görüşme sonrası Suudi Arabistan giderek BAE’nin etki alanına girdi ve Körfez ülkelerinde kriz üstüne kriz çıktı.

Bir çok uzmana göre BAE, Müslüman coğrafyasının ortasına tıpkı İsrail gibi yerleştirilmiş olan bir proje ülkesi. ABD’yle yakın ilişkilerinin yanı sıra İsrail’le de ortak hareket ediyorlar. 2010’da Hamas liderlerinden Mahmud el Mabhuh’un Dubai’de Mossad ajanları tarafından infaz edilmesinin arkasında da BAE-İsrail işbirliği vardı.

BAE’nin asıl bağlı olduğu yer ise İngiltere. ABD ve İsrail ilişkileriyle beraber Kraliçe’ye biat eden bir aileden bahsediyoruz.

Müslüman Kardeşleri, Dünya Müslüman Alimler Birliğini terör örgütü ilan edecek kadar islam düşmanı politikaları var.
Bu politikada sürekli İran’ın adını zikrediyorlar.
İran’la herhangi bir konuda ittifak eden diğer Müslüman ülkeleri suçlu gösterip, diğerlerini kışkırtıyorlar.

Örnek Katar ya da Türkiye. Katar krizinde en büyük gerekçe Katar’ın İran’la yaptığı alışverişti. Buradan yola çıkıp Suudi Arabistan’ı kışkırttılar, İran tehlikesini öne sürüp Katar’a ambargo uygulattılar.

Türkiye, Rusya ve İran’la birlikte Suriye krizini çözmeye çalışıyor. Son pürüz olan PYD terör örgütünün Soçi’ye katılmayacağı da kesinleşti. Hemen arkasından BAE devreye girdi, Türkiye’yi İran’la beraber gösterip, Arap dünyasını kışkırtmaya çalıştı.

BAE, Arap dünyasını “İran tehlikesi” adı altında karıştırmaya çalışıyor. Oysa İran’la en çok sıkı fıkı olan bizzat kendileri.
2014 sonlarında Suudi Arabistan’ın yanı başındaki Yemen’de İran destekli Husi darbesini destekleyen ve İran’ın yanında duran tek Arap ülkesi onlardı.
Ayrıca Körfez ülkeleri arasında İran’la en büyük ticareti gerçekleştiren kendileri.
Tarihi açıdan bakınca da BAE’nin başındaki Nahyan ailesinin geçmişinde Şiilik var. Hatta ailenin soyu Kabe’yi basıp, hacıları katleden ve Hacerül Esved taşını gasp eden Karmati devletine dayanıyor.

BAE’nin Kudüs konusunda da benzer tutumu vardı. Aslında Kudüs ya da Filistin BAE’nin umurunda bile değil. Filistin tarihinin en büyük işbirlikçisi olan Dahlan, BAE’nin kontrolünde.

BAE, İsrail’in izni olmadan Filistin’le ilgili tek kelime edemez. Türkiye ise ortaya bir Kudüs politikası koydu ve bu politika başarıya ulaştı. BAE ise yine devreye girip, Türkiye’nin Müslüman dünyasındaki prestijini yalanlarla sarsmak istedi.

 

Yorumlar1

  • KRİTİK 6 yıl önce Şikayet Et
    Hayret ki hayret!Bu günkü köşelerinizde ABD ye tek kelime atış yapılmıyor.Bereket siz BAE üzerinden dolaylı bir dokunma yapmışsın.Anlaşılan Vize kalkması,havadan havaya füze alınması gibi açıklanan ABD anlaşması çok daha geniş kapsamlı.Parça parça açıklanıyor.Onun için sizin taifeye etkili yerden bir işaret çakılmış gibi.Yalnız bu anlaşma Rusyaya rağmen mi yapıldı, yoksa Putinin bilgisi var mı? Bir koltukta iki karpuz taşıttırmazlarda o bakımdan sordum
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat