ABD müdahalesinin şifreleri

  • GİRİŞ13.04.2018 06:59
  • GÜNCELLEME14.04.2018 08:08

1 Mart’ta Rusya Devlet Başkanı Putin, canlı yayında Batı’yı balistik füze tehdidiyle uyarmıştı.
Şu an gelinen noktanın miladi, Putin’in dünyanın her tarafını vuracak ve hiçbir savunma sistemiyle engellenmeyecek düzeyde füzelerimiz var” sözleriydi.

Hemen arkasından İngiltere ile Rusya arasında kimyasal gazla zehirlendiği iddia edilen eski Rus ajanıyla ilgili bir kriz patladı. O krize kısa sürede ABD ve AB de dahil oldu.

 

 

Türkiye bu süreçte Zeytin Dalı harekatında PKK teröristlerini Afrin’den temizledi.
Arkasından Suriye’de krizin çözümüne yönelik Cumhurbaşkanı Erdoğan, Rusya Devlet Başkanı Putin ve İran Cumhurbaşkanı Ruhani arasında Ankara zirvesi gerçekleştirildi.
Tabi o zirveden bir gün önce de Türkiye ile Rusya S-400 sonrası nükleer enerji anlaşmasında da bir araya geldi.

Tüm bunlar olurken, rejim ile muhalifler, 5 yılı aşkın süredir insanlık dramının yaşandığı Guta’da uzlaşı sağladı, direniş gruplarıyla sivillerin tahliyesi başladı.
Tahliye sürecinde Guta’ya bağlı Duma’da kimyasal katliam yaşandı.

Bir hafta öncesine kadar ısrarla “Suriye’den çekiliyoruz” diyen ABD Başkanı Trump, kimyasal katliama tıpkı geçen yıl olduğu gibi sert tepki gösterip, Suriye’ye müdahale kararı aldı.

Suriye’de kimyasal katliam oldu, ABD yapanın da Esed rejimi olduğunu söyledi. Müdahale kararının yönü ise hep Rusya’ya dönük mesajlarla doluydu. Oysa Esed rejimi Rusya ile birlikte İran’ın da kontrolünde. İran burada hiç sorgulanmadı.

ABD’nin Suriye müdahalesi üzerinden Rusya’yı hedef alması, Putin’in 1 Mart’taki füze tehdidine yönelik bir mesaj da içeriyordu.

ABD Esed’in Rusya bağlantısına tepki gösterirken, İran tarafına yönelik hamle ise İsrail’den geldi. Kimyasal katliam sonrası İsrail, İran askerlerinin bulunduğu Suriye’deki üssü bombaladı.

Rusya Suriye’nin Akdeniz kıyılarında etkili ve üslerini o noktalara kurdu.
İran ise Şam’ın çevresi ve güneyinin kontrolünü tamamen tekeline almayı hedefliyor.
Tahran-Bağdat üzerinden Şam-Beyrut hattında bir koridor açmayı düşünüyor.
Bu durum İsrail için tehdit anlamına geliyor.

Suriye müdahalesi için merkez olarak kullanılan bölge ise Akdeniz.
ABD ve İngiltere’nin donanmaları burada.
ABD 6 Nisan 2017’de Suriye’ye yönelik ilk müdahalesini bu noktadan gerçekleştirmişti.
Şimdi Akdeniz’deki donanmayı güçlendirdi, 7 gemi daha gönderildi.
Almanya da fırkateyn yolladı.
Fransa’nın da bu bölgede olduğunu hatırlatalım.
Ve Batılı güçlerin donanmalarını kuvvetlendirdiği Akdeniz’deki doğalgaz rezervlerini de unutmayalım.

Dünyada ticaretin yönü değişiyor.
İpek demiryolu projesi Çin’den başlayıp İngiltere’ye uzanıyor. Bu hatta Pakistan, Rusya ve Türkiye kilit noktalar.
Belli ki Rusya ile İngiltere arasında yeni güzergahta bir istasyon anlaşmazlığı var.

ABD ise bu planın tamamen dışında. İpek demiryolu en çok ABD’yi olumsuz etkiliyor çünkü deniz ticareti büyük ölçüde boşa çıkabilir.

Ticaret yollarının değişmesi Suriye kavgasında bir etken.
Suriye demek Irak’tan gelen Suriye’de birleşen enerjinin Akdeniz’e ulaşması demek.
Suriye üzerinden enerji güzergahında rol kapma mücadelesi de kavganın etkenlerinden biri.
Ve o güzergahın ulaştığı Doğu Akdeniz’deki doğalgaz rezervleri de bu savaşın en kilit noktası.

ABD Başkanı Trump, şahin açıklamaları kenara bıraktı. Operasyon askıya bile alınabilir.
Tıpkı Eylül 2013’te Obama’nın yaptığı gibi.

Ama savaş başlığı altında ekonomik silahın tetiğine basıldı.
Tüm bu olup bitenden ortaya çıkan bir sonuç var elimizde.
O da füzeli saldırı yapılsa da yapılmasa da, ekonomik saldırı gerçekleştirildi.

 

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat