ABD'nin darbe planı ikinci aşamada

  • GİRİŞ01.05.2019 09:50
  • GÜNCELLEME02.05.2019 10:08

Venezuela’da darbe süreci 23 Ocak günü başlatılmıştı.

 

 

Darbenin başında ABD vardı.
ABD Başkanı Donald Trump, kendine kendisine başkanlık yemini eden muhalif lider Juan Guiado’yu, “Venezuela’nın geçici devlet başkanı” olarak tanıyınca, Karakas’ta sokaklar karışmıştı. Trump’ın Venezuela’ya devlet başkanı atama girişimine Avrupa ülkeleri de destek vermişti.

DARBE ÇAĞRISI SONRASI VENEZULEA’NIN ALTINLARINI GASP ETTİLER, ELEKTRİĞİNİ KESTİLER

 

 

Venezuela’nın seçilmiş devlet başkanı Maduro, darbe girişimine karşı halkının desteğiyle mücadele başlattı. ABD’nin darbe teşebbüsü sokakta karşılık bulamayınca devreye yaptırımlar girdi. Venezuela’nın altınları gasp edildi, ABD ve Avrupa ülkelerindeki banka hesapları donduruldu. Petrol zengini bir ülke olan Venezuela’nın petrol şirketlerine de ambargolar getirildi.

ABD VENEZUELA’YA VALİ ATADI

ABD ayrıca Venezuela’ya daha önce bir çok ülkede darbe yapan bir diplomat olan Elliott Abrams’ı özel temsilci olarak yani vali olarak atadı. Abrams daha önce Nikaragua’da ABD adına darbe gerçekleştiren bir isimdi, uluslararası arenada “savaş canavarı” olarak da tanınıyordu.

ASKERİ MÜDAHALE TEHDİDİ

Amerika ayrıca 23 Ocak’tan sonra Venezuela sınırındaki Kolombiya’ya askeri birliklerini konuşlandırdı. Trump yönetimi sık sık “askeri müdahale seçeneği masada” açıklamalarıyla Venezuela’yı tehdit etti.

SINIRLAR KAPATILDI, YARDIM DİYE SİLAH GÖNDERİLDİ

Venezuela’da enerji hatları ateşe verildi, günlerce devam eden elektrik kesintileri yaşandı. Zaten ağır ekonomik krizdeki ülkedeki gıda stoklarında da sıkıntılar meydana geldi. Bunun üzerine ABD, Kolombiya sınırından Venezuela’ya yardım gönderme hamlesi yaptı ancak tırların içerisinde gıda veya ilaç yoktu, tırlar silah doluydu. ABD’nin yardım bahanesiyle ülkeye sokmak istediği tırların, Venezuela’daki muhaliflere silah taşıdığı anlaşıldı. Bunun üzerine Maduro, Kolombiya sınırını kapatmak zorunda kaldı.

BELLİ Kİ ABD, GUİADO’YA İŞARETİ VERMİŞ

Guadio 23 Ocak’ta fitili ateşlenen süreçte bir çok kez yandaşlarını sokağa çağırdı ancak bu çağrılar karşılık bulmadı. Komşu ülkelere gidip-gelip bir takım görüşmelerde bulundu. Bu süreçte diktatör denilen Maduro’nun Guiado’ya yönelik herhangi bir müdahalesinin olmaması da dikkat çekiciydi. Neticede ABD 23 Ocak’ta başlattığı sürecin alt yapısını tamamlatıp, darbe işaretini vermiş görünüyor. Guiado o işareti alamasa bugün Karakas’ta bir askeri üssü gasp edip, silahlı yandaşlarıyla darbe girişiminde bulunamazdı. Ancak şu var ki, Venezuela bu tarz girişimleri 2002’den bu yana defalarca yaşamış olan bir ülke. Çavez de Maduro da bunları bir çok kez yaşadı. Maduro, geçen yıl drone ile gerçekleştirilen bir suikast girişimine de hedef olmuştu. O nedenle Guiado’nun ABD destekli darbe girişimine Maduro cehpesinden karşılık gelecektir. Ancak ABD bu işin peşini de kolay kolay bırakmaz, ülkedeki Rus askeri desteğine karşın ABD’nin nihai amacı Venezuela’ya ABD askerini bulaştırmadan, gerekirse iç savaşa sürükleyecek bir noktaya getirip, yönetimi devirmektir.

TRUMP’IN DERDİ VENEZUELLA’NIN PETROLÜ

Venezuela petrol zengini bir ülke. Ama açlıkla imtihan ediliyor. Bunun sebebi Amerikan ambargoları. ABD yönetimi ambargoyla açlığa mahkum ettiği Venezuela’da darbeyle yönetimi kontrolü altına almak peşinde. Sebep ucuz hatta bedava petrol, bunun yanı sıra enerjiyi yönetme politikası. Ortadoğu’da yapılanın aynısı Venezuela’da yapılıyor. Petrol zengini bir ülkenin enerji kaynaklarının Amerikan kontrolüne geçirilmesi isteniyor.

SUUDİ ARABİSTAN’A DA BENZERİNİ YAPMIŞLARDI

Trump başkan olmadan önce Suudi Arabistan’a “bize bedava petrol vermelisiniz çünkü sizi biz koruyoruz” diye twitler atmıştı. 2 Ekim’deki Kaşıkçı cinayetinden bir süre önce yine Suudi Arabistan’a tehditkar dille “petrol fiyatlarını indirin yoksa tahtta 15 gün bile oturamazsınız” diye seslenmişti. ABD politikaları enerjiyi direk tekeline alıp, kontrol altında tutmak üzerine kurulu, petrolün ya da doğalgazın fiyatını Amerika belirlemeli, politikaları bu yönde. Trump ise bu Amerikan politikasını daha da aceleci hale getirip, sadece petrolü kontrol altına almakla yetinmiyor aynı zamanda petrolü bedavaya getirmeyi de hesaplıyor.

2002’DEN BERİ BİR ÇOK DARBE GİRİŞİMİ OLDU

Venezuella’da Çavez döneminde de bir çok kez darbe girişimi olmuştu. Amerikan emperyalist politikalarına karşı duran Venezuela 2002’den bu yana darbe girişimlerine alışık. Çavez’in kansere yakalanıp, ölmesi de kafa karıştırmıştı. Çünkü aynı dönemde Brezilya Devlet Başkanı Lua Lua da kanser olmuştu. ABD politikalarına kafa tutan iki liderden biri yani Çavez öldü, diğeri ise görevini bırakmak zorunda kaldı ve şu an hapiste. Çavez sonrası Maduro dönemin de darbe girişimleri tekrarlandı. Ağustos ayında Maduro’ya drone ile suikast yapmayı denediler, daha birkaç gün önce yine ordu içerisindeki bir grup darbeye kalkıştı. Trump’ın bir buçuk yıl kadar önce Venezuela’ya yönelik askeri müdahale yaptığının ortaya çıktığını da hatırlamakta fayda var.

ABD BÖLGEYİ DİZAYN EDİYOR

Brezilya’da Lua Lua ve Rousef’in tasfiyesi sonrası ABD çizgisindeki Bolsorano devlet başkanı oldu. Arjantin’de de benzer tasfiyeler gerçekleştirildi ve Arjantin IMF’ye yeniden mahkum edildi. Trump’ın muhalif lideri “Venezuela devlet başkanı” olarak tanımasını bu ülkelerin yanı sıra bir çoğu kabul etti. Bölgede sadece Küba, Bolivya ve Meksika, Venezuela’nın yanında durma cesareti gösterebildi.

PETROL ZENGİNİ BİR ÜLKE NASIL BU HALE GELDİ?

Çavez döneminde Venezuela Rusya ile nükleer enerji anlaşması imzalamıştı. Sonrasında 2011 Japonya depreminde Japonya’daki nükleer sızıntı gerekçe gösterilerek, Amerikan baskılarıyla bu proje durduruldu. Daha sonra kuraklık nedeniyle Venezuela’da elektrik kesintileri yaşandı. Amerikan ambargoları da eklenince ekonomik kriz baş gösterdi ve petrol zengini bir ülke açlık, fakirlik nedeniyle yağma olaylarının yaşandığı bir yer haline getirildi.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat