Mursi'ye

.

  • GİRİŞ21.06.2019 09:31
  • GÜNCELLEME22.06.2019 09:36

Mursi’nin ölümüne “cinayet” diyen tek ülke Türkiye, tek lider Başkan Erdoğan oldu.

 

 

Mursi’nin devrildiği 3 Temmuz 2013’deki Mısır darbesine de “darbe” diyebilen tek ülke Türkiye, tek lider de Erdoğan’dı.

Darbeciler hemen tepki verdi.
“Türkiye iç işlerimize karışıyor” diye açıklama yaptı.

 

 

Sisi bir darbecidir, bir katildir.
Demokrasiye darbe vurdu, seçilmişleri hapsetti, idam ettirdi, onlara destek veren binlerce kişiyi de katletti.

Son kurban Muhammed Mursi oldu.
Bir önceki duruşmasında “sağlığım bozuk ama tedavime izin verilmiyor, hayatım tehlikede” demişti.
Ölüme terkedildi.
Üstelik 2013’ten bu yana Sisi’nin zindanlarında Mursi gibi yüzlerce kişi, doğal olmayan yollarla hayatını kaybetti, bir çoğu işkenceden can vermişti.
Mursi de onlardan biriydi.

Başkan Erdoğan böyle tepki verince, Sisi bozuldu.
Çünkü Sisi’yi resmen suçladı hem de bunu dünyada yapan tek liderdi.

Ama bu duruma bozulan başkaları da oldu.
CHP’nin sözcülüğünü yapan gazeteciler mesela.
Sisi’nin tepkisinin aynısı CHP sözcüsü gazetenin yazarından geldi.
Başkan Erdoğan’ı Mursi’ye şehit dediği için eleştirdi.

O gazeteci Mursi’nin şehit olmadığına fetva verdi.
Mısır’ın seçilmiş ilk ve tek Cumhurbaşkanına “dinci diktatör” dedi.
2012’de kazandığı seçimi “katılım az” yalanıyla küçümseye kalktı.
Sisi’nin yaptığına “darbe” demedi, Mübarek’e yapılana “darbe” dedi.
Mursi’nin üyesi olduğu Müslüman Kardeşler Teşkilatına “terör örgütü” demeye getirdi.

Sondan başlayalım.
CHP sözcüsü gazeteci Müslüman Kardeşleri terörle bağdaştırmıştı.
Ama Müslüman Kardeşler terör örgütü değildir.
Çünkü silahlı hiçbir eylemde yer almamışlardır.
Mısır’da veya bir başka ülkede üyeleri yıllardır katledilir ama karşılığında hiçbir zaman şiddete başvurulmamıştır.

Müslüman Kardeşler, İsrail için İsrail’e hizmet eden darbeci Sisi için ve onların finansörü BAE için “terör örgütüdür”.
ABD Başkanı Trump’ın da yakın zamanda Müslüman Kardeşleri “terör örgütü” ilan etmesi kuvvetli ihtimaldir.

CHP sözcülüğünü yapan gazeteci Mursi’nin kazandığı seçimi “katılımı düşük, aldığı oy oranı az” diye küçümsemişti.
Ona da yanıt verelim.
İhvan bir ekoldür.
Bir çok ülkede bu ekol temsil edilir.
O ülkelerin vatandaşlarının önüne hilesiz, hurdasız sandık koyarsanız, mutlaka İhvan ekolünün temsilcileri seçimi kazanır.

2006’da Filistin’de oldu, kazandılar. Sonra İsrail gelip o iktidarı yıktı.
2012’de Mısır’da oldu, kazandılar. Sonra İsrail’i Amerika’sı, Avrupa’sı, hep birlikte gelip, yıktılar.
Yemen’de oldu, kazandılar. Sonra Yemen’de hem darbe yaptırdılar hem iç savaş çıkardılar.
Libya’da oldu, kazandılar. Hala Libya’yı parçalamaya çalışıyorlar.

Kaldı ki Mısır’da Mübarek sonrası İhvan önce meclis seçimine girdi, onu kazandı.
Ardından Cumhurbaşkanlığı seçimi yapıldı, iki turdu, ikisini de kazandı.

Hadi bunu küçümseyin de Sisi’yi niye yüceltiyorsunuz?
Darbeci Sisi darbeden sonra iki seçim yaptı.
Biri 2014 diğeri 2018’deydi.
Katılım çok olsun diye sandıklar 3 gün 3 gece açık bırakıldı.
Ancak katılım birinde yüzde 38, diğerinde yüzde 40’da kaldı.
İkinci seçimde Sisi’nin karşısına rakip bile çıkmadı.
Seçimden önce “Sisi’yi destekliyorum” diyen Musa Mustafa diye bir adam, aday başvuru süresinin bitimine saatler kala Sisi’nin karşısına “rakip” diye çıkarıldı. Bir bakıma Sisi kendi kendini yenmiş oldu.
Sisi bir de geçen Nisan ayında yine 3 günlük referandum yaptırdı.
Yine katılan olmadı, sandıktan zorla “evet” çıkarıp, 2030’a kadar Cumhurbaşkanlığı koltuğunda oturmayı garantiledi.
Mursi’ye sövüp, Sisi’yi alkışlarken, bunu mu savunuyorsunuz?
Yoksa tek partili, kendine kendine seçim yıllarını mı özlediniz?

Gelelim diğer iddiasına.
Sisi’nin yaptığı darbeyi es geçip, 25 Ocak 2011’de 30 yıllık Mübarek döneminin kapandığı halk devrimine “darbe” diyor.
Bunu söylerken aslında İhvan’ı darbecilikle suçluyor.
Oysa Mübarek’i devirenler sadece İhvancılar değildi.
Mısır’da toplumun yüzde 95’i Mübarek’e karşı bayrak açmıştı.
Liberali, laiki, kıptisi, selefisi Mısır halkının neredeyse tamamı Tahrir’de, Mübarek’in istifasını istemişti.
Üstelik Mübarek’e yapılan darbe olsa, ortada silah olur, tank olurdu.
Oysa Mübarek rejimi 2011 Ocak ayında, istifa ettiği 25 Ocak’a kadar tanklarıyla, meydanlardaki sivil insanlara saldırmıştı.

O yazarın bir diğer iftirası dinci diktatörlüktü.
Hakikaten Mursi ya da İhvan diktatörlük yapabilseydi, Mısır’daki siyasi ömürleri sadece 11 ay olmazdı herhalde.
Gerçekten diktatör olabilselerdi, Kahire sokaklarında kurbanlık koyun gibi asılıp, kesilmezlerdi.

Ve son olarak diyor ki, “Mursi şehit değildir”.
Hadi Mısır’ı, Ortadoğu’yu zerre kadar bilmeden atıp, tutup ahkam kesiyorsunuz da, işte bu şehadet meselesi var ya işte ona karar vermeye sizin gücünüz asla yetmez.

Yorumlar3

  • mehmed 4 yıl önce Şikayet Et
    Firavun mısırda torunları bizde...
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • GÖKMEN 4 yıl önce Şikayet Et
    Mehmed kardeşim tespit müthiş aynen öyle
    Toplam 1 beğeni
  • isimsiz 4 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun
    Cevapla Toplam 7 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat