Türkiye’nin Libya hamlesini itibarsızlaştırma çabaları havada uçuşuyor.
CHP’lilerin son iddiası “Sarrac ihvancı o yüzden ona yardıma gidiyoruz” oldu.

 

Çok net ifade etmekte fayda var.
Altını çizip, vurguluyorum.
Türkiye’nin Libya’da anlaşma yaptığı meşru yönetimin başkanı Fayez Sarrac, İhvan-ı müslimin ya da bir diğer ifadeyle Müslüman kardeşler üyesi kesinlikle değildir, hayatının hiçbir döneminde de ihvan ekolünün Libya’daki temsilcileriyle aynı siyasal düzlemde olmamıştır.

CHP’liler ısrarla bunu iddia ediyor. Çok da emin konuşuyorlar.
Sarrac, İslamcıymış, ihvan ekolündenmiş, Başkan Erdoğan’ın Libya’daki Sarrac-Hafter mücadelesinde Sarrac’ı tercih etmesinin sebebi de buymuş.

 

Bu bir yalan. Libya’da ihvan ekolünü temsil eden siyasi oluşum Adalet ve İnşa Partisidir.
Bu parti 2016 sonrası bir çok kez Sarrac’ı eleştirmiş, protesto etmiştir.

Fayez el Sarrac, ihvan ekolünden olmadığı gibi seküler bir çizgiden gelmektedir.
Siyasetçiden ziyade tanınmış bir iş adamıdır.
Ailesi, eşi ve çocukları Trablus’ta değil Mısır’da ikamet etmektedir.
Sisi rejiminin İhvan mensubu bir liderin ailesini Mısır’da barındırma ihtimali bulunmamaktadır.

Türkiye 2012’de Mısır’da Müslüman kardeşler iktidarını destekledi.
Muhammed Mursi, 2013’teki darbeyle devrildi, darbeci Sisi Mısır’da ihvancıları katletti.
CHP’nin aklı hala Mısır’da.
“Sizin ihvanı her yerde duman ediyorlar, Libya’da da onlarla iş tutuyorsunuz, sonu Mısır gibi olur” demeye getiriyorlar.

Oysa 2012-2013 arası Türkiye-Mısır ilişkilerinde CHP’lilerin aklının ermediği işler yapılmıştı.
Darbeyle devrilip, katledildiğinde sevindikleri Mursi, Mübarek döneminde İsrail ve Rumlarla yapılan münhasır ekonomik bölge ve deniz yetki alanı anlaşmalarını feshedip, bu haklarını Türkiye’den yana kullanmıştı.
Yani Mısır’da Sisi’nin darbesi olmamış olsaydı, o beğenmedikleri Mursi’nin Türkiye ile yaptığı anlaşmalar geçerli kalacaktı.
Bugün de büyük ihtimalle Akdeniz problemi Türkiye lehine çok daha kolay yoldan çözülmüş olacaktı.

Türkiye ihvan konusunda hassas davranıyor olabilir ama İhvan meselesinde duygusal davranıp da başkalarının kavgalarına dahil olduğu iddiası tamamen asılsızdır.
Öyle olsa 2015’de Yemen’de İhvan’a yönelik darbe sonrası çıkan ve hala devam eden iç savaşa da girerdi.

Peki ihvancı damgası yemek kötü bir şey mi, itiraz edilecek bir şey mi, “hayır değiliz” diye izahat getirme ihtiyacı hissedilecek bir şey mi?

Asla değil. İhvan, islam coğrafyasındaki en etkili, en geniş kitleli, siyasi bir harekettir, bir ekoldür, kurulduğundan bu yana silahlanmamış, hiçbir zaman da çatışmalara girmemiştir.

Yanlışları olmuş mudur, elbette olmuştur.
Ama özellikle Ortadoğu’da demokrasi denince akla İhvan gelir.
2006’da Ortadoğu’nun ilk demokratik seçimi Filistin’de yapıldı, kazanan ihvan ekolünü benimsemiş olan Hamas’tı, Hamas’ın kazandığı o seçim hiçbir zaman kabul edilemedi.
2012’de Mısır’ın ilk demokratik seçimini yine İhvan kazandı, darbe yapıldı.
Yemen’de ihvan temsilcisi Islah partisi var, demokratik yollarla seçilmişti, 2015’e kadar iktidardaydı, darbeyle devrildi. İhvan insan kapasitesiyle Ortadoğu’da bilhassa da kralların, prenslerin ve dolayısıyla onları kukla haline getiren İsrail’in korktuğu bir düşünce yapısıdır.

Libya’da Sarrac ihvan üyesi veya ihvana yakın biri değil.
İhvan’ı temsil eden partinin eleştirdiği bir isim olmakla beraber kendisi de daha önce bir çok kez ihvan üyesi olmadığını deklare etti.

“Ben ihvancı değilim” diyen bir adam var.
Öyle olsa saklamaz.
Çünkü ihvan, kripto bir yapı hiçbir zaman olmadı, olamaz da.

Sarrac kendisi açıklıyor, “ihvancı değilim” diyor.
Libya’daki ihvan da “bu adam bizden değil” diyor. Ama CHP’lileri bir türlü inandıramıyorlar.

Peki CHP neden bu yalanda ısrar ediyor, “Sarrac ihvancı, Erdoğan da ihvana yardıma gidiyor” diyor?
İyimser olarak bakarsak Türkiye’nin Akdeniz denklemini bozan hamlesini itibarsızlaştırmak için yapıyorlar.
Şeytanın avukatlığını yapacak olursak da, birileri yarın öbür gün ABD ve diğer batılı ülkelerin Müslüman Kardeşleri terör örgütü ilan edebileceklerini CHP’lilerin kulağına fısıldamış olabilir.