Turşusunu kurmak için almadık: Haydi, ikileyin bakalım!

.

  • GİRİŞ31.07.2019 08:58
  • GÜNCELLEME31.07.2019 09:05

Washington Portakalı Cumhuriyet’in dünkü manşetinde şu başlığı okuduk: “ABD, Türkiye’yi S-400’ü aktive etmemesi için iknaya çalışıyor: Washington Vazgeçmiyor”

 

 

Manşetteki haberde; ABD Senatosu’nun Cumhuriyetçi üyelerinden Lindsey Graham’ın “S-400’leri aldınız, ama aktive etmeyin! Serbest ticaret anlaşması müzakerelerine başlayalım” şeklindeki teklifine dikkat çekilmişti…

Anlaşılan; Türkiye’deki Amerikan Muhipleri, İliştirilmişleri, Etki Ajanları vesaire bütün ümitlerini buGraham dallamasına bağlamış durumdalar!

 

 

*

Ankara, Mister Graham’ın işbu zırvasına sessiz kalmamalı ve hak ettiği karşılığı vermelidir…

Türkiye, iki buçuk milyar dolara mal olan bu S-400’leri, öyle “vitrin süsü” olsun diye mi aldı? Yoksa, bu füze savunma sisteminin turşusunu mu kuracak?

Mesela, olası bir düşman saldırısı karşısında; S-400’lere sahip olan ancak bunları ABD’nin tehdidiyle aktive etmeyen Türkiye, kendisini savunamayacak ve “keklik gibi” avlanacak,öyle mi?!

Bu muhtemel düşmanların başında da; 15 Temmuz’da FETÖ’sünün eliyle darbeye kalkışıp “Türkiye’yi işgal etmek isteyen” Haydut Devlet ABD geliyor!

*

Washington’daki Kahpelerin muhtelif tehditlerine yahut akla ziyan tekliflerine karşılık; Ankara şimdiye kadar koruduğu kararlılığını sürdürmeli, S-400’lerin aktif hale getirilme süreci tamamlanana kadar da Amerikalılara “İkileyin” demelidir!

MECBURİ İSTİKAMET

MHP lideri Devlet Bahçeli, geçen hafta sonu Amasya’daki konuşmasında “Fırat’ın doğusu ateşe verilmelidir!” diyerek, Azılı Düşmanımız ABD ile onun terör örgütü YPG/PKK’ya karşı “yapılması zaruri olan muameleyi”isabetle dile getirdi.

“Milli bekanın soğan kadar değeri yok mudur?” diye sordu; “Kurulan tuzakları, milli gücün imkânlarıyla bozmalıyız” dedi.

Bahçeli “meşru müdafaamızın gereğine” işaret ediyor; bir kez daha aklın yolunu, mecburi istikameti gösteriyor.

*

Washington, Ankara’yı “oyalamaya” odaklıdır. Diplomatik görüşmeler, ABD için düzenbazlığının elverişli bir parçasından başka bir anlam taşımıyor!

Türkiye, ABD’nin Suriye’nin kuzeyindeki tuzağını yani bir “PKK devleti kurma” planını berhava etmelidir: Artık daha fazla gecikmemeli ve oyalanmamalıdır.

“BİZE Mİ SALDIRACAKLAR” DİYEN KİMDİ?

Devlet Bahçeli, Amasya’da Kemal Kılıçdaroğlu için aynen şöyle konuştu: “CHP Genel Başkanı’nın ‘Bize mi saldıracaklar?’ dediği YPG, Ceylanpınar’a bir kez daha roket atmış, altı kişinin yaralanmasına neden olmuştur…

Kılıçdaroğlu, terör sorunundan tek kelime bahsetmiyor. CHP Genel Başkanı’na açıkça soruyorum: Terörle mücadele konusunda ne gibi bir hazırlığınız vardır?”

*

Şimdiye kadar yaşadıklarımız gösterdi ki; Kemal Bey’in bu suale verebileceği ikna edici, tatminkâr bir cevap yoktur.

*

7 Haziran 2015 seçimlerini müteakip, Kılıçdaroğlu’nun Bahçeli’ye adeta “altın tepsi içinde” Başbakanlık koltuğunu teklif ettiğini tam da burada hatırlayalım!

Devlet Bahçeli, bu teklifi yani CHP ile (HDP’nin de bir şekilde içinde yer alması beklenen) muhtemel bir koalisyonureddetmişti:

Bu kararının ne denli isabetli olduğu da, zaten kısa bir süre sonra görüldü…

PKK’nın yeniden terör saldırılarına başlaması üzerine; 24 Temmuz 2015’ten itibaren ABD’nin PKK’sına karşı başlatılan askeri harekât, dört yıllık süre zarfında hem içeride hem de Kuzey Irak bağlamında çok etkili oldu: ABD’nin terör örgütü PKK’ya karşı muazzam bir başarı elde edildi.

Şayet, Bahçeli 2015’te CHP ile o koalisyon teklifini kabul etmiş olsaydı; PKK terörüyle işte bu kararlı ve etkili mücadele yapılamayacaktı!

*

7 Haziran seçiminin ertesi günü CHP’li Şafak Pavey’in havalimanında karşılaştığı Mister Demirtaş’a “Birlikte iyi salladık” dediğini hatırlayalım…

2015’in Aralık ayında; Kemal Kılıçdaroğlu’nun, hendek kazıp barikat kuran PKK’lı teröristlere “Arkadaşlar” diye hitap ettiğini de unutmuyoruz!

KEMAL BEY’İN “ÇOK SEVDİĞİ” MISIR REJİMİ

CHP’nin Genel Başkanı, 16 Temmuz’da “Mısır’la hangi gerekçeyle kavga ediyoruz? Mısır’la barışmalıyız. Erdoğan’ın İhvan kardeşliğinden vazgeçmesi lazım!” diye konuşmuştu!

Kılıçdaroğlu, Mısır’ın Seçilmiş Cumhurbaşkanı -rahmetli- Mursi’yi bir darbe ile deviren (Temmuz 2013) Faşist El Sisi’nin yoldaşıdır…

Her ikisi de Haydut Washington’ın kontrolündedir.

Sam Amca’larının “ağzının içine” bakarlar!

*

Kılıçdaroğlu’nun “Barışalım” dediği şu Mısır’ın Göçmenlik Bakanı Nabila Makram, geçenlerde Kanada’da katıldığı bir toplantıda aynen şöyle konuştu:

“Mısır hakkındaki olumsuz bir söze dayanamayız. Mısır’a karşı konuşan herkes doğranacaktır!”

Bu sözleri sarf ederken; Mısırlı Bakan’ın elini boynuna götürerek “kesme” işareti yaptığı görüldü!

“Mısırlı Kanadalılar Demokrasi Koalisyonu” Başkanı ise skandal sözlerle ilgili olarak aynen şöyle dedi: “Kanada’daki Mısırlıları bile bu şekilde tehdit eden bir rejimin, ülke içindekiMısırlılara neler yaptığınıgözlerimizin önüne getirmeliyiz!”

Yenişafak

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat