7121 gün

.

  • GİRİŞ05.11.2018 08:20
  • GÜNCELLEME06.11.2018 08:32

Tarihler 2 Mayıs 1999'u gösteriyor.

Yakın tarihimizin en yüz kızartıcı günlerinden birine şahitlik ediyor Gazi Meclis...

 

 

Kürsüde bitkinliğini, tükenmişliğini ve temsil ettiği zihniyetin can çekiştiğini saç boyasıyla kamufle etmeye çalışan bir ihtiyar.

Gözleri nefret dolu, dudaklarından kin dökülüyor, yüz mimikleri son kurbanını köşeye sıkıştırmış bir sırtlan gibi...

Oysa ihtiyarın en mutlu günlerinden biriydi, adeta ikinci baharını yaşıyordu, Türk siyasetinin tozlu raflarında yerini almak üzereyken, Necmettin Erbakan'ın ve arkadaşlarının iktidarını engellemek üzere birileri tarafından yeniden parlatılmıştı. Türkiye Cumhuriyeti’nin bir numaralı düşmanı Abdullah Öcalan’ı altın tepside sunmuşlardı kendisine, bu sayede iktidar olmuştu, bu sayede o kürsüde konuşuyordu. İhtiyar daha önce derin bir muhabbetle bağlı olduğu Fetö terör örgütü elebaşı Fethullah Gülen'i uyarmıştı, "Türkiye’yi terk et, ben bile koruyamam seni." diye, Gülen ise onun bu iyiliğine karşılık "Mahşerde şefaat edeceğim tek insan varsa o da Bülent Ecevit’tir." diye karşılık vermişti onun bu iyiliğine...

 

Evet, kendisine sunulan iktidarın diyetini ödüyordu ihtiyar...

Öfkeyle bağırıyordu Fazilet Partisi sıralarına, gözleri TBMM tarihinde meclise başörtüsü ile gelen ilk Milletvekili olan Fazilet Partisi İstanbul Milletvekili Merve Kavakçı’ya kilitlenmişti...

"Burası Devlete meydan okunacak yer değildir, lütfen bu hanıma haddini bildiriniz!" diye bağırıyordu...

Yandaşları "dışarı dışarı" diye  tempo tutarken, Merve Kavakçı gözyaşlarına hakim olmaya çalışıyordu... Milletin oyları ile seçilmişti, milletin ta kendisiydi ve birileri milletin ta kendisini milletin meclisinden uzaklaştırıyordu... Sebep ise bu milletin kahir ekseriyetinin dini olan İslam’ın emirlerine uygun olarak giyinmiş olmasıydı...

 

Aradan 7121 gün geçti, o gün meclisten kovulan bu aziz millet bağrından bir yiğit çıkarmıştı. İhtiyardan devraldığı enkazı dünyanın en güçlü 20 ülkesinin arasına sokmuştu. O gün meclisten kovulanların hesabını sormuştu,  90 yılda yapılamayanı yapmıştı, yolları havalimanlarını ekonomik kalkınmayı bir kenara bırakın Millet-i Necibe olmanın ne demek olduğunu hatırlatmıştı... Yedi düvelin ülkemize oynadığı oyunlarla mücadele etmişti... Meclisten kovulan Merve Kavakçı’nın da, onbinlerce diğer başörtüsü mağdurunda izzetini ve onurunu müdafaa etmişti...

 

Merve Kavakçı’nın meclisten kovuluşunun 7121. gününde, Merve Kavakçı’nın eşi Saadet Partisi İstanbul Milletvekili Cihangir İslam aynı kürsüdeydi...

 

Yüz ifadesi, ses tonu ve mimikleri tıpkı karısını o meclisten kovan Ecevit’e benziyordu...

O yiğide ve o yiğidin arkadaşlarına, zalimsiniz dedi... Ne yaptınız İslam için dedi, batılsınız dedi... 15 Temmuz için batılın batılla mücadelesi dedi...

Dedi de dedi...

İslam’ın bütün izlerini Anadolu'dan silmeye çalışan CHP'nin eteğinin altında girmişti meclise ve o yiğidin arkadaşlarına İslamcılık dersi vermeye çalışıyordu, "Siz İslamcı değilsiniz!" diyordu karısının kovulduğu kürsüden...

Daha önce karısını kovanın şefaatçisinin peşinden gidenleri müdafaa etmek için adalet yürüyüşüne katılmıştı, Kemal Kılıçtaroğlu’nun peşi sıra Ankara’dan İstanbul’a yürümüştü... Şimdi ise O yiğidin arkasından gidenlere "Aciz bir kulun peşinden gidiyorsunuz." diyordu...

Belki de konuşmasındaki tel doğru buydu, bu aziz millet hep acziyetinin farkında  olan liderlerin arkasından yürümüştür tarih boyunca... Acziyetinin farkında Yavuzların, acziyetinin farkında Fatihlerin...

 

Bu millet acziyetinin farkında olmadan 8 seçime girip hepsini kaybedip, her seferinde gümbür gümbür geliyoruz diyen, aldıkları sıfırbuçuk oyla iktidar olacağını zanneden acziyetlerinden bihaber kibir abidelerinin peşinden yürümedi hiç...

 

Cihangir Islam konuşmasını bitirdiğinde kimlerin alkışları yankılandı gazi Meclisin kubbesinde biliyormusunuz?

Karısı meclisten kovulurken, "dışarı dışarı" diye tempo tutanların...

 

Ne yaptı Erdoğan bugüne kadar diyordu ya Cihangir Bey...

Söyleyeyim...

O yiğit hiçbir şey yapmadıysa, senin namusunun itibarını korudu...

Mahşere kadar minnet duyman için yeterdi bu, ama Allah kimsenin basiretini ve ferasetini bağlayarak gülünç duruma düşürmesin...

 

Tuğrul Selmanoğlu

Yorumlar19

  • Sinan Arıcı 5 yıl önce Şikayet Et
    Adamsın adam Tuğrul kardeşim
    Cevapla
  • Yilmaz 5 yıl önce Şikayet Et
    Allah için seni seviyoruz canım kardeşim, yazılarından faydalanıyoruz.
    Cevapla
  • Yasin 5 yıl önce Şikayet Et
    Allah razı olsun
    Cevapla Toplam 2 beğeni
  • Laedri 5 yıl önce Şikayet Et
    Bunların yüzünden chdp nemalandı en son seçimde hala. kirli ittifakın kuklası olmuşlar , ipleri başkalarının elinde.. ne güzel ifade etmiş sayın Tuğrul Bey : Basiret ve ferasetleri bağlanmış bunların... gittikleri hak yol olsa devlet hainleri ve düşmanlara çanak tutmazlar. bunu halk da biliyor kendileri de biliyor ama birilerinin gazına geliyorlar durmadan bunlara vaatler veriliyor. unutmasınlar ki Allah'ın da vaad ve vaidi var.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Latif öksüz 5 yıl önce Şikayet Et
    Bu ülke bir çok dramlar, azap dolu günler gördü. Şimdi sıra şahlanma vaktidir... Güzel düşüncelerini beğeniyle takip ediyorum. Kalemine sağlık Tuğrul Selmanoğlu.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat