EYT, Elektrik, Kavakcı ve 31 Mart... Bir poşet sıkıntısının düşündürdükleri...

.

  • GİRİŞ14.01.2019 08:51
  • GÜNCELLEME15.01.2019 08:33

 

 

Şu poşet etrafında dönen polemiklere bir başka açıdan bakmanızı isteyeceğim...

Bundan 5 yıl önce böyle bir uygulama bu kadar tepkiye yol açar mıydı?

 

Eşeği alıp markete gideni mi dersiniz, kafasına poşet geçirip ağlayanı mı dersiniz, günlerdir 25 kuruşluk bir mesele üzerinden yapılmadık sansasyon kalmadı. İddiam şudur ki 5 yıl önce uygulansaydı bu poşet davası, üç gün konuşulurdu sonra unutulur giderdi, ne eşekle markete giden olurdu ne de bu kararı sorgulayan bulunurdu. Zira plastikte boğulan bir dünyada çok geç bile kalınmış bir karardı. 

Avrupa'da 30 yıldır para ile satılan poşetin ülkemizde bedava olması dolayısıyla bu konunun nasıl istismar edildiğine şaşırmışımdır öteden beri.

Avrupa'da paralı olan sadece poşet değil, mesela Almany'da pet şişeler ve içecek kutuları için de 15 yıldır 25 Cent yani yaklaşık 1.5 TL depozit ödüyorsunuz. Yani yok öyle suyu iç camı aç otoyola fırlat olayı, paşa paşa içtiğin şişeyi veya kutuyu aldığın markete götürüp geri dönüşüm zincirine iade edip paranı alıyorsun...

 

Emekli maaşları ve aldıkları asgari ücretle geçinemeyenler için Pfandflaschensammeln diye yeni bir sektör oluştu bu sayede. Bu insanlar Avrupa'da çöp kutularına iade edip parasını alabilecekleri depozitolu içecek kutularını arıyor boş zamanlarında.

Poşet üzerinden yürütülen bütün bu tartışma aslında dolar operasyonunun sonucu bunalmış insanımızın genel huzursuzluğunu gösteriyor. 

Haftalar öncesinden "Son darbe girişimi" isimli köşe yazımda buradan uyarmıştım, daha önce hükûmeti devirmek için yargıyı, emniyeti ve en son 15 Temmuz'da ordudaki fetöcüleri kullanan şer odakları son darbe girişimi için milletin kendisini kullanmak üzere düğmeye bastı dolar operasyonu ile. 

Milleti ekonomik olarak öyle bunaltacaklar ki hükümetin en mantıklı ve en makul uygulamaları dahi sorgulanır olacak... 

İşte poşet davasında bunun dışa vurumunu en bariz haliyle görmüş olduk...

Sosyal medyada Ak Parti'nin bu kadar ağır bir şekilde eleştirildiği bir başka dönemi hatırlıyor musunuz? 

Hatırlayın Gezi Olayları esnasında dahi millet Devletinin arkasında kaya gibi durmuştu, 17-25 Aralık ve 15 Temmuz'da ha keza... 

EYT'liler daha önce de mağdurdu, ama bundan sonra Ak Parti'ye oy moy yok sloganını yeni kullanır oldular, EYT'li sayısı  azımsanmayacak kadar çok hemen hemen 5 milyon kişiyi etkiliyor... 

Elektrik faturalarından daha önce de şikayetçiydi insanlar, ama geçmişte güneydoğudaki kaçak elektrik kullananlar sorumlu tutulurken, bugün faturayı eline  alan kameraya sallaya sallaya Ak Parti'yi eleştiriyor... 

En koyu Ak Parti taraftarları dahi Merve Kavakcı'nın kızının danışman olarak atanmasını yerden yere vurmuyor mu?... Sözde hükümet yanlısı bir haber sitesinin ortalığa saçtığı kime ait oldukları dahi belli olmayan instagram resimleri üzerinden günlerdir bu atama eleştirildi durdu. Soruyorum 5 yıl önce bu atama bu kadar olay olur muydu? Neticede Texas Üniversitesi'nden mezun, liyakati sorgulanamaz 29 yaşında uzmanlık alanı dil patolojisi olan bir insanın, ki bir dil patoloğuna (hele ki miting dönemlerinde her gün saatlerce insanlara konuşacak olan Sayın Cumhurbaşkanımızın gerçekten de bu hususta danışacak çok şeyi olacaktır) her liderin kadrosunda ihtiyaç varken, böyle bir atama sorgulanır mıydı?

Bu eleştirilerin sebebi aynı aileden birçok kişinin devlet kurumlarında yer alması diyorsanız eğer, siyasetin realitesi bu derim, genelde siyasiler tanıdıkları, güven konusunda tereddüte düşmedikleri insanları atarlar... Hele ki at izinin it izine karıştığı, kime güveneceğimizi şaşırdığımız bir ortamda en azından rüşdünü ispat etmiş ailelerin mensuplarına güvenmek kadar doğal bir şey var mı?

Dünyanın her yerinde bu böyledir, ülkemizde de belli başlı ailelerin mensupları bürokraside, orduda, diplomaside ve hatta medyada etkin yerlerdedir öteden beri. Kavakcıların adının çıkmasının tek sebebi, solcuların 28 Şubat'ta linç ettikleri Merve Kavakçı'ya karşı hala hazımsızlık ve kin beslemeleridir... 

Peki Ak Parti insanların bu huzursuzluğunu ve tepkisini nasıl giderir, seçimde ağır sonuçlara yol açabilecek bu ortamı nasıl bertaraf eder? Şu üç noktaya dikkat edilmeli:

1. Yereldeki Ak Partililer halk ile aralarına koydukları mesafeyi kaldırmalı halk ile bütünleşmelidir, halkı dinlemeli, sorunlarına çözüm üretmeye çalışmalı, tutamayacağı vaatleri vermemeli.

2. Sürekli eski Türkiye'yi örnek göstererek  propaganda yapmaktan kaçınılmalı, insanlar bugünün sorunlarına bugünün çözümlerinin üretildiğini görmek istiyor.

3. Bütün bu olan bitenlerin ülkemize karşı  yapılan bir operasyonun neticesinde olduğunu, Gezi'nin, 17-25 Aralık Operasyonu'nun ve 15 Temmuz'un bir devamı niteliğinde olduğunu, Milli menfaatlerin şahsi menfaatlerin üzerinde tutulması gerektiğini makul ve mantıklı bir dille izah edilmeli, bu günlerin geçici olduğuna dair umut aşılanmalı.

31 Mart Ak Parti'nin en zor seçimi olacak, birçok mesele insanı umutsuzluğa düşürse de, milletimizin ferasetine olan güvencim beni umutlandırıyor, inşallah yanılmam...

Tuğrul Selmanoğlu - Haber7

Yorumlar13

  • Fatma Balık 5 yıl önce Şikayet Et
    Önce vatan gerisi teferruat
    Cevapla
  • eyt-zede 5 yıl önce Şikayet Et
    Ve bu insanlar önlerini göremiyor,iş bulamıyor.SAĞLIK İÇİN BİLE PARA ödemek zorundalar.Bu yaştaki insanlar ne yapsınlar siz söyler misiniz?Dua ile,inşAllah ile geçen günler karın doyurmuyor kardeş.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • eyt-zede20 5 yıl önce Şikayet Et
    eyt sesleri çıkmıyordu demişsiniz ya 5 sene önce bu insanların çoğu 40-45 yaşındaydılar ve üretime dahil olup geçinebiliyorlardı.Şu an yaşları 45-50 civarında ve çoğu geçen süre zarfında yaşlı olma vb nedenlerle işindn oldu.Bu arada çoğunun çocuğu büyüdü ve üniversiteye başladı.Yani anlayacağınız gelir düştü,gider arttı.
    Cevapla Toplam 6 beğeni
  • Selma celik 5 yıl önce Şikayet Et
    Rabbim senden razı olsun benim söylemek istediklerimin hepsini söylüyorsun
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Ahmet Temur 5 yıl önce Şikayet Et
    Kıymetli kardeşim beni ne Dolar ne poşet parası hiçbir şeyi etkilemez ben en zor geçinen bir insanın inşaatlarda çalışıyorum Yeter ki vatanın bir kenarı dahi kırılması bunlar gelir geçer insanın rızkını da Allah verir Hikmet vermez buna inandıktan sonra gerisi teferruattır Saygılarımla
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat