Karşılıksız Sevmek, işte en büyük sevgi

Hayatın özü sevgidir. Sevgisiz hiçbir canlı yaşayamaz. Hayvanlar ve bitkiler dahil. Her şey sevgi çekirdeğinden oluşmuştur. Bilginin özü de ancak sevgi ile verilebilir. Sevgi vermektir, hizmet etmek ve birlik olmak ve paylaşmaktır

  • GİRİŞ13.02.2011 19:01
  • GÜNCELLEME13.02.2011 19:01

Milattan sonra ilk yüzyıllardan beri her yıl şubat ayının ondördünde kutlanan Sevgililer Günü'nün başlangıcı ile ilgili o günden günümüze kadar gelmiş çeşitli efsane ve hikâyeler var. Bazı kaynaklara göre bu özel gün İmparator Claudius hükümdarlığı ile aynı dönemde bir tapınakta papaz olarak hizmet vermesi ile ilgili.

İmparator o dönemlerde askerliğe engel oluyor düşüncesiyle evlenmeyi dahi yasaklamış. Kimse sevdiği ile beraber olamıyor, Roma kenti sayısı gittikçe artan ve uzak ülkelerde ölen sevgililerinin ardından ağlayan kadınlar ve kızlarla dolmuştu. Kısacası aşk yasaklanmıştı.
Bu emre uymayanların arasında Aziz olarak kabul edilen filozof Valentinus'da vardı, gezerek dinsel vaazlar veriyor ve İmparator'un hatalı olduğunu anlatıyordu. Sonunda yakalandı ve hapse atıldı. Valentinus'un hapiste olduğu günlerde yaşananlar efsaneye dönüşerek günümüze kadar ulaşmıştır.

Hapishaneyi korumakla görevli gardiyanın kız kardeşi Julia'nın gözleri doğuştan görmemektedir, gardiyan Valentinus'un anlattığı öykülerin arasında körlerin gözlerinin açıldığını öğrenince, kardeşini gizlice Valentinus'un yanına getirir. Julia çok güzel ve zeki bir kızdır. Günlerce beraber olurlar, Valentinus ona Roma tarihini, doğanın yapısını, aritmetiği ve Tanrı'ya yönelmeyi öğretir. Julia, dünyayı Valentinus'un anlattıklarıyla görür, onun bilgeliği ile aydınlanır, güçlenir ve teselli bulur.

Bir gün sorar;
- "Valentinus, Tanrı gerçekten dualarımızı duyar mı?"
Aziz gülümser;
- "Evet, her birini."
Julia;
- "Her sabah ve her gece ne için dua ettiğimi biliyor musun? Görebilmek için dua ediyorum, senin bana anlattıklarını görmeyi çok istiyorum.",
Valentinus;
- "Tanrı bizim için en iyi olanı yapar, yeter ki buna inanalım."
Julia, yere diz çöker ve
- "Böylesine inanmak istiyorum, yardım et."
Beraberce duaya başlarlar. Birden hücrenin içersi altın renkli bir ışıkla aydınlanır ve Julia haykırır;
- "Valentinus, görüyorum, görüyorum."

  Valentinus duaya devam etmesini söyler. Ertesi gün Valentinus'un ölüm emri gelir, Aziz Julia'ya son bir not yazar, Tanrı'ya hep yakın olmasını öğütler ve notun altını "Senin Valentine'ından" diye imzalar. Mektup, ertesi gün Julia'ya ulaşır, o günün tarihi 14 Şubat 270'dir. Valentinus o gün öldürülür.
Julia, mezarın yanına pembe çiçekler açan bir badem ağacı diker. Günümüzde sevginin ve dostluğun simgesinin de badem ağacı olması buradan kaynaklanır.

Yıllar geçtikçe yavaş yavaş Şubat 14 sevgililerin, aşıkların birbirlerine aşk mesajları yolladığı bir gün haline gelir. Artık her yıl tüm dünyada kutlanan sevgililer günü, sevmeyi bilenlerin coşkuyla kutladıkları özel bir gün olmuştur. 

Peki… Sevmeyi biliyor muyuz?

Bütün dinler ve ilahi felsefeler sevginin gerçek değeri üzerinde durmuş ve önemini çeşitli şekillerde ifade etmişlerdir. Aslında bu kelime insanoğlunun elinde zorda kaldıkça kullandığı bir silah gibidir. Elde etmek için sevdiğimizi söyleriz. Kendimizi acındırmak için sevilmediğimizden yakınırız. Derinlerde sevginin anlamını gerçekten bilen ve anlayan çok az insan vardır. Hemen hemen her konuda heyecanların bittiği, alışkanlıkların başladığı yerde sevgi önem taşır. O kadar önemlidir ki, sevgi kelimesinin üzerindeki değerlere sahip olabilen insan, şefkati, fedakârlığı ve beklemeden vermeyi içinde barındırdığı müddetçe hayatı kavrar. Çünkü gerçek sevgide karşılık beklenmez.

Günümüzde yaşanan sevgiler genellikle menfaatler ve alınan hazlar üzerine kurulur. Hâlbuki gerçekten seven ruhlar hesap yapmaz, sadece kayıtsız şartsız sever. Annenin çocuğuna duyduğu karşılıksız sevgi gibi… Ve çocuğun annesinden dayak yese bile `anne`` diyerek ağlaması gibi

Hayatın özü sevgidir. Sevgisiz hiçbir canlı yaşayamaz. Hayvanlar ve bitkiler dahil. Her şey sevgi çekirdeğinden oluşmuştur. Bilginin özü de ancak sevgi ile verilebilir. Sevgi vermektir, hizmet etmek ve birlik olmak ve paylaşmaktır. Kendisi için hiçbir şey isteme ihtiyacını duymamaktır. Verirken vermekten dolayı yaşanan mutluluk duygusu alırken yoktur. Onun için sevgi vermektir ve sevgiden daha güçlü bir duygu yoktur.

Sevgi içten, kalbinin tüm damarlarından, beynin milyonlarca hücresinde hissedebileceğiniz bir duygudur. Öyle ki karşındaki insanı gördüğünüzde hepsi allak bullak olmalı. Yüreğin öyle bir çarpmalı ki karşındaki insan görmese, duymasa bile hissedebilmeli. Onun hakkında konuşurken dilin değil, ilk önce gözlerin konuşmalı, gözlerindeki ışıktan her şeyi anlamalı karşındaki sevgi sürekli almak olmamalı, sevgi içindeki kuşkuları, hüzünleri barındırmayan kutsal bir duygu olmalı.

Bu kutsal duyguyu yaşamanız dileği ile sevgililer gününüzü kutlarım…

Tülin Elçi - Haber 7
tulinelci1@hotmail.com

 

Yorumlar5

  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    Bir hikayede benden olsun4. Şairin dediği gibi..Bu anadolu nelere sahiplik etmişti..Gizemleriyle, rastlantılarıyla ve uçsuz bucaksız sevgi dolu insan varyasyonuyla bir efsanedir..Başka sanat bilmeyiz..Yazılmamış bir Destan gibi olan Anadolumuz çok şeye işaret eder..bu satırları o yüzden çok sever ve tekrarlarım.
    Cevapla
  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    Bir hikayede benden olsun3. İşin ilginç yanı oda beni izlermiş ama öyle mesafeliydiki.tanıştık.dediki üniversite senin memleketlin bir kız arkadaşım vardı.o yüzden size ısınığım dedi.Ben onu önemsediğimden o kız arkadaşını hiç sormadım.evlendik.çoluk çocuk derken 15 sene geçti.bir gün dediki o kız arkadaşımıda özledim.adı şuydu.diyince başımdan kaynar sular döküldü.o benim ta ortaokulda platonik olarak bağlandığım kızdı.ama ikisi birbirinden etkilendiği için benzer davranışlara sahip diğer arkadaşıyla yollarım kesişmişti.Ah Anadolu ah
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    Bir hikayede benden olsun2. Başka bir yere göçtüğümüz için bir daha o kızı görmedim. Lise, üniversite askerlik iş derken hayata atıldık.ama o hep gözüme gelirdi.bir gün eski bir arkadaşı arayı sordum.evlendiğini söyledi..ee tabi bu da normaldi.bir kıza kırk talipli olur biri alırdı.kısmet yani.Bende artık geçmişi unuttum.anaların dediği gibi kız çoktu.çalıştığım yerde bir kız dikkatimi çekti.aa benim mazideki platonik aşkıma çok benziyor aynı davranışları sergiliyordu.ee hasan geçmiştekine karşı cesaretli olamadın.bari bunu kaçırma.
    Cevapla
  • Hasan Seyre 13 yıl önce Şikayet Et
    Bir hikayede benden olsun... Aşkları açıklamaz ama baktırabilir. 1980 li yılarda ortaokulda okuyordum. Sınıfta şehir kültürleriyle büyümüş bir kız vardı. Tuhaf şekilde ona içim ısınmıştı. Ancak ben köy kültürlerinden gelen dağlılardan biri olduğumdan giyimi bozuk ve biraz yarı cahil kalıyordum. Onu gizliden gizliye seyreder ve gelecekte evlendiğimde hanımım nasıl biri olacak diye düşünürdüm.çocuk kafası işte.Kız ilgilendiğimi farkettimi bilmiyorum.mezun olurken bizzat yanıma geldi..Uzun uzun bana baktı.başarılar hep seninle olsun dedi.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • noter tasdikli yorumcu 13 yıl önce Şikayet Et
    kadınla erkek birbirini karşılıksız sevmek. üzerine yaratılmamışlar. evlat sevgisinde hiç alış veriş yok. evladın ne olursa olsun senin biriciğindir. insan evladı için canını verir. karşı cinsten sevdiği için canını vermeye razı olanlar vardır ama o an için; düşünse bir zaman sonra o da vazgeçer.
    Cevapla Toplam 1 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat