İngiltere’de DAEŞ’e ürküten sempati

.

  • GİRİŞ25.03.2017 10:47
  • GÜNCELLEME25.03.2017 10:47

DAEŞ’in üstlendiği Londra saldırısı Avrupa’daki dini referanslı terör paniğini tetikledi. Bunda Irak ve Suriye’de DAEŞ saflarında savaşmaya giden başta İngiltere olmak üzere Avrupa ülkeleri vatandaşlarının payı da var. Çünkü DAEŞ’in Ortadoğu’daki varlığı azaldıkça bunların birçoğu ülkelerine döndü. Sona yaklaşan Musul ve eli kulağındaki Rakka operasyonunun ardından da kalanı dönecek. Hem de gittiklerinden daha şiddet yanlısı, daha fazla radikal olarak... Peki, Avrupa’yı bekleyen tehdit sadece gidenlerin geri dönmesi mi? Ya da onları kontrol altına alarak veya yok ederek tehdit ortadan kalkar mı?.. Dün konuştuğum Terör ve Güvenlik Uzmanı, eski bordo bereli Abdullah Ağar’ın bu sorulara yanıtı olumsuzdu. Nedenleri de şunlardı: 

“Asıl konuşulması gereken konu, Ortadoğu’daki radikalleşmenin insanlığa nasıl bir maliyet ürettiği. Orada IŞİD’i gerekçe göstererek müdahale ediyorsun ama şu ana kadar Suriye’de 550 bin insan ölmüş ve bunların hemen hemen hepsi de masum. Bundan etkilenen insanlar var. Yapmış olduğunuz müdahalelerle IŞİD’in saflarını sıklaştırmış oluyorsunuz. Yani dini anlamda kırılmaya sebebiyet veriyor. Böyle temel bir gerçek var. Şu an en büyük sıkıntı IŞİD’in askeri varlığı değil, üretmiş olduğu kavramsal olgu.”   
Bugün İngiltere’deki Müslüman gençler içerisinde IŞİD’e sempati duyanların oranının yüzde 24 olduğunu belirten Ağar devam ediyor:
“Bütün dünyada sempati duyanların oranı ortalama yüzde 9’ken İngiltere’deki rakam çok yüksek. Çünkü inançları yüzünden ötekileştiril-diklerini düşünüyorlar. Ötekileşen, bir şekilde hemen marjinalleşiyor ve radikalleşiyor, radikalleşen de terörize oluyor. İngiltere’de ötekileşmeyi hisseden belki bir milyon kişi, bundan marjinalleşen 100 bin kişi, radikalleşen bin kişi, terörize olan 10 kişi ama böyle oluyor bu iş..”
Yani asıl sorun İngiltere’dekiler.
“Tabii. Nice saldırısında da aynı karakter vardı. Adam bir tane kamyonu ele geçirdi, Fransızların arasına daldı, 100 insanı öldürdü. Burada cipiyle insanlara vura vura yaralayıp öldürdü, sonra da bıçakla polise saldırdı. Fotoğraf bu kadar...”
Peki, ne yapılması lazım?
“Sahaya müdahale radikalleşmeyi ve terörü artırıyor, terör de sahaya müdahaleyi tetikliyor. Böyle bir sarmal var kendi içinde. Batı dünyasının bu sarmaldan çıkması gerekiyor. Bu dördüncü nesil savaşlar, diğerleri gibi durabilecek savaşlar değil. Düşmanlık tohumunu ektiğinizde bunun yüzyıla yayılması gibi temel bir risk söz konusu. Bu savaşın bir şekilde IŞİD’le sınırlı olması lazım. Sonuçta İslamafobi’den birileri çok güzel besleniyor...”

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat