‘Önce İsrail’

.

  • GİRİŞ25.03.2019 10:09
  • GÜNCELLEME25.03.2019 10:10

Arap-İsrail çatışması uzun süredir dünya gündeminde değildi. İsrail’in derinleşen işgali, yasadışı yerleşimlerin ilanı ve Filistinlilere yönelik saldırılar maalesef mutattan oldu artık. ‘Asrın Anlaşması’ olarak lanse edilen, bazılarınca da haklı olarak tiye alınan süreç, çatışmayı tekrar gündeme getirdi. Ardından Trump Yönetimi’nin büyükelçiliklerini Kudüs’e taşıma kararıyla dünya çatışmayı bir kez daha hatırladı. Son olarak ise uzun süredir dondurulmuş Golan dosyası, Trump’ın işgal altındaki bu bölgedeki İsrail ‘egemenliğini’ tanıyacağı haberiyle yeniden açıldı.

 

 

Söz konusu İsrail olunca bazı Amerikan yönetimleri, önceliğin ABD’nin çıkarları olması gerektiği noktasını kolayca es geçebiliyor. Trump Yönetimi de önce Kudüs şimdi de Golan kararıyla ne ABD’ye, ne Filistin’e, ne Ortadoğu’ya hatta ne de İsrail’e yarayacak provokatif bir adım atmaktan kaçınmayacağını bir kez daha ortaya koydu. ‘Önce Amerika’ sloganı yerini ‘önce İsrail’e bıraktı.

ABD’nin bu adımının herhangi bir uluslararası meşruiyet zemininde atılmadığı aşikar. Yine söz konusu İsrail olduğunda ABD’nin uluslararası hukuku askıya alabileceğini daha önce defalarca gördük. İlginç olanı ise ABD’nin altında kendi imzası da olan BM Güvenlik Konseyi’nin başta doğrudan Golan’ı ilgilendiren 497 ve işgalle toprak kazanımını men ettiğinden dolaylı olarak Golan’ı ilgilendiren 242 no’lu kararlarını hiçe saymasıydı. Daha önce yasadışı yerleşimler konusunda da açıklamalara yansıyan bir yumuşama söz konusuydu ki bu ABD için bile bir sapmaya işaret etmekteydi. Doğal olarak ABD ve uyduları dışında hiçbir aktörün nezdinde herhangi bir itibarı olmayacak söz konusu kararın. Fakat ABD’nin bir süredir yoğunlaştırdığı uluslararası kurumların ve meşruiyetin altını oyma çabaları, bizzat ABD’nin kurucusu olduğu uluslararası sistem için tehlike çanları çalınmasına sebep oluyor.

 

 

Trump Yönetimi Likud çizgisiyle ve Netanyahu ile muazzam bir sinerji yakalamış durumda. İsrail’den ziyade Netanyahu’yu rahatlatacak adımlar atması bunun en bariz göstergesi. Oldukça rekabetçi bir seçim süreci ve yolsuzluk soruşturması geçiren Netanyahu kararı kendisi için bir can simidi olarak görüyor.

Diğer yandan Golan konusunda İsrail’de geniş bir uzlaşı olduğunu da not etmek lazım. Zira Golan bazıları için güvenlik, bazıları için dini, bazıları içinse keyfi öneme sahip. İsrail güvenlik yapılanması, Suriye’ye karşı askeri üstünlük için Golan’ın işgalinin devam etmesine özel önem atfediyor. Bölge Tevrat’taki atıflar sebebiyle bazılarınca olmazsa olmaz. Diğerleri ise bölgenin turistik güzelliklerini bırakmak istemiyor.

ABD Yönetimi’nin, her ne sebeple olursa olsun devam eden işgalin, bölge barışının aynı zamanda orta ve uzun vadede İsrail’in altını oyduğu gerçeğiyle yüzleşmemekte ısrar eden çevrelere bu kadar angaje olması, bölge ve dünya barışı için en büyük tehlikelerden birisi. 

AKŞAM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat