Terörden iktidar devşirmek

  • GİRİŞ22.10.2014 09:26
  • GÜNCELLEME22.10.2014 09:26

6-7 Ekim olaylarıyla birlikte girişilen ırkçı saldırıların ortaya koyduğu gerçek, “terör örgütünün” iktidarını kabul etmeyenleri asla bölgede barındırmayacağıdır. Dün Ayn El-Arap (Kobani) de yaptıklarını, fırsat bulduklarında ilk uygulayacakları yer Güneydoğu’dur. BDP’ye oy vermemiş olan Kürtlerin son bir yıldır yaşadığı baskı ve şiddet, bunun zaten böyle olacağını görmezden gelinse de ortaya koyuyordu. Şimdi suçüstü yakalandılar. Kandil çevresinin esas maksadının bütünüyle “Türkiye’de siyaseti imkânsızlaştırmak” ve “tek yolun terör” olduğu fikrini, bir strateji çerçevesinde, adım adım kentlere indirme, sokaklara yaymaktır. Bu yöndeki ilk eylemlerini kırk insanın katliamına yol açması onların umurunda mıdır? 

IŞİD belasının bölgede yayılması, bu coğrafyanın hiçbir ülkesiyle mukayese edilmeyecek bir şekilde bu ülkeyi etkilemektedir. Bunun sebebi açıktır. Türkiye hem demokrasisiyle, hem ekonomisiyle hem de toplumsal bakımdan sahip olduğu gelişmişlik düzeyiyle bir istikrar ülkesi olarak, bu coğrafyada “model bir ülkedir”.  

Şiddeti kutsamak 

O halde böyle bir ülkenin, “IŞİD’e yardım yaptığını” iddia etmek eşyanın tabiatına aykırı aşağılık bir suçlamayı sürdürmekten başka bir şey değildir. Bu suçlamayı dışarıdan yapanların başka amaçları vardır ve ülkemizi istedikleri çizgiye getiremedikleri için bu yolu, bu suçlamaları bir baskı aracı olarak seçmiş olabilirler. Bu iftirayı içeride paylaşanlar ya dışarıya destek vermek için bu alçaklığı gönüllü olarak benimsemişler ya da politik bir körlük içinde siyasi bir çıkar peşindedirler. 
Türkiye’yi IŞİD meselesinde yanlış bir yere sürüklemeye çalışanlara karşı tavrı yeni değildir. Türkiye’nin tavrı şu gerçeklere dayanmaktadır: 
Bir; IŞİD tek başına bir sorun olarak ele almak yeterli olmayıp, daha büyük bir meselenin bir parçası olarak görülmeden ortadan kaldırılamaz. 
İki; Suriye rejiminin kendi halkına karşı uyguladığı vahşet, döktüğü kan IŞİD ve benzeri terör örgütlerinin ortaya çıkmasının esas kaynağıdır. 
Üç; PYD, Kürtlere kimlik dahi vermeyen onların insani varlığını hiçe sayan bir rejimle işbirliği yapıp, o rejime karşı mücadele eden başta bölgedeki muhalif Kürt örgütleri olmak üzere herkese saldırıp BAAS’la birlikte, onun yanında katliam yaparak güçlenmiş bir yapıdır. PYD zulmünden kaçmış on binlerce Kürt, Türkmen, Arap daha önce Türkiye’ye sığınmıştır. 

Tek yol şiddet anlayışı 

Dört; uluslararası sistem, sorunun bugüne kadar gelmesinde Baas rejimine karşı mücadele eden Özgür Suriye Ordusu’nu yalnız bırakmış, rejimin katliamına sessiz kalması yetmezmiş gibi, şimdi de kendilerinin yarattıkları tablodan Türkiye’yi sorumlu çıkartmanın peşindedirler. 
Beş; bölgede terörün bitirilmesi, Suriye’deki katliamların bitirilmesine bağlıdır. Türkiye, bu gerçeği bütün uluslararası platformlarda savunarak bu savaşı bitirmek ve “savaşın yıkıcı sonuçları” olan IŞİD PKK-PYD gibi yapıların “iktidar yolu olarak gördükleri” masum halka katliam uygulayarak “terörden iktidar üretme” çabasına da son vermek istemektedir. Terörden iktidar üretmek arayışı, bütün terör örgütlerinin anti demokratik yapılarının zorunlu sonucu, bildikleri ve başvurdukları “tek yoldur”. 
 Burada düşündürücü olan ise, Türkiye gibi demokratik bir ülkede “siyasi parti görünümünde” “terörden iktidar devşirme” hevesinde veya peşinde olanların, hâlâ kendi durumlarını değerlendirecek ferasetten uzak olmaları, en azından “siyaset mi”, “terör mü” çizgilerinden birini seçmede yaşadığı krizdir.

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat