Türkiye, İran olmayacak!

Sokaklarda toplanıp, mitinglerde kalabalıklara veya terör eylemi sonucunda kaybedilen bazı şahsiyetlerin cenaze törenlerini bahane ederek bir araya gelen insanlara, “Türkiye İran olmayacak” diye slogan attıranlar henüz unutulmuş olamaz.

  • GİRİŞ02.04.2015 09:33
  • GÜNCELLEME02.04.2015 09:33

 O günlerde ortaya atılan iddia şuydu: İran, İslam Devrimi'ni dışarıya yaymak ihraç etmek üzere çalışmaktadır, dolayısıyla Türkiye’deki Kemalist rejimin baş düşmanıdır. 

Bilindiği gibi iddia burada bırakılmamaktadır.”Türkiye’nin demokratikleşmesini arzulayanlara, yerleşik militarist rejimin ve kurumlarının değiştirilmesini isteyenlere daha işin başında gözdağı verilmektedir”. Türk toplumunun Müslüman bir geleneğe sahip olması, kaçınılmaz olarak bu baskı rejiminin değişimini talep edenler arasında, geleneksel dindar veya yenilikçi muhafazakâr grupları ön plana çıkarmaktaydı. İşte kendilerini rejim muhafızı konumunda gören, eski rejimin değişimine karşı tepki gösteren bütün unsurlar, bilhassa bu dindar-muhafazakâr unsurlardan gelen yenilikçi taleplere, demokrasi ve özgürlükçü söyleme karşı tahammülsüzlük göstermede sınır tanımamaktaydılar. 

Demokrasi karşıtlarının ittifakı 

O günlerde özellikle üniversite öğrencisi kızlar arasında kılık kıyafet özgürlüğü, “başörtüsünde sembolize edildiği düşünülen rejim problemi haline sokulmuştu”. Öyle ki baş örtülmesini sağlamak için İran’ının özel bir gayret sarf ettiğini söyleyenlerin arasında“başını örtenlere İran para veriyormuş” türünden, bilinç travması yaşamamış, normal bir insanın bırakın kabul etmeyi, saçma bulacağı ifadeleri, koca koca adamların fikir diye savunduğu bir ortam söz konusuydu. 

“Türkiye İran olmayacak” diye slogan atıp ortalığı ayağa kaldırmak isteyenler, bugün nerede durmaktadırlar? Her şey nasıl buharlaşmış gibi algılanıyor, yoksa zihinsel kodlarda bir kayma mı söz konusudur? “Hayır; sorun anti demokratik zihniyet yapılarının, her durumda kendini yeniden üreteceği derinliklerinde şekillenmektedir”. 

Türkiye demokratikleşme sürecinde ilerleyip, mesafe aldıkça, anti demokratik zihin dünyası yeni durum içinde mevcudiyetini sürdürecek yeni kavramlar, yeni meşrulaştırma araçları, yeni haklılaştırma yolları bularak kendisini üretecek imkânlara yönelmektedir. Dün Türkiye laiktir İran olmayacak diye bağıranların hassasiyeti “laiklik” değil, bu kavram etrafında korumaya aldıkları anti-demokratik militer rejimdir. Böyle olduğu içindir ki bugün İran’la Suriye’deki BAAS rejimi üzerinden ittifak içine girmişlerdir. Suriye diktatörlüğünü, Hizbullah’ıyla, istihbaratıyla, doğrudan askeri desteği ile ayakta tutmaya çalışan İran’ın Türkiye’deki müttefiklerinin, dün laiklik üzerinden Türkiye’nin anti demokratik yapısını savunanların olması tesadüf sayılamaz. 

yazının devamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat