Ekonomide muhalefet sorunu

  • GİRİŞ25.05.2015 10:52
  • GÜNCELLEME26.05.2015 09:39

Bunun temel göstergesi, üç defa üst üste genel seçimleri kazanan AK Parti karşısında hâlâ çaresiz ne söyleyeceğini bilmeyen, "bütün ümitlerini reklamcının siyasi aklına bağlamış" ana muhalefet partisinin halidir. Genel seçimleri kazanarak üç defa hükümet kuran iktidar partisine karşı, alternatif oluşturacak bir siyaseti üretemeyen bir partinin hâlâ ana muhalefet partisi konumunda olması ise diğer muhalefet partilerinin durumunu değerlendirmek açısından önemli bir veri olarak değerlendirilmelidir. 

Seçime sadece iki hafta kadar bir zamanın kaldığı bugünlerde, muhalefetin durumunda değişme olduğunu gösteren, ciddi bir işaret bulunmamaktadır. Bu tablo, açıkça AK Parti’nin dördüncü defa  genel seçimi kazanması anlamına gelir ki, bu durumda muhalefet sorunu demokrasi açısından daha da önem kazanacaktır. 
Muhalefetin önünü kesen nedir?
Muhalefetin bu halini nasıl açıklamak gerekir. Meseleyi bütünüyle muhalefet partilerinin lider ya da kadrolarının durumuna bağlayarak açıklamak yetersiz kalacaktır. Meselenin arkasında muhalefetin ideolojik yapısını üreten zihniyet dünyasıyla, bu ideolojinin dayandığı toplumsal ilişkiler ve nihayet sınıfsal yapının rolünü görmek gerekir. 
"Egemen medya grubunun, söylem iktidarını kaybettikçe çılgınlaşması anlaşılabilir bir olaydır. Bu medya patronlarının Türkiye'nin egemen sermayesiyle iç-içe olduğunu, devletçi kapitalizmin ürettiği bu medya kadrosunun, poseydo aydınların, egemen ideolojik söylemi taşıyan kadroların, kendi zümresel iktidarlarını sürdürmelerinin temel şartının anti-demokrat siyasal yapının ayakta kalmasından geçtiğinin bilincinde olduklarını hatırlatmaya gerek var mıdır?" 
 Türkiye kapitalizminin devlet rantlarıyla büyümüş, ithal ikameci kalkınma modeli içerisinde 'montajdan', 'yerli katma değer üretimine dayanan endüstriye' geçme yerine, montajdan 'mümessil sermayeye dönüşerek' küresel montaj hattına bağlanıp, dış ticaret hadleri üzerinden ülkenin gelişmesinin önünü kesen belli başlı büyük sermaye gruplarının, onların denetimindeki medyanın, onlarla aynı dünya görüşünü paylaşan, aynı politik yapının iktidar alanı içinde yer alan siyasal bürokratik elitlerin, militarist ideolojinin savunucularının, hatta etnik ayrılıkçıların bugün bütün ümitlerini bu muhalefet anlayışına bağlamış olmaları ilginçtir. 

Köy-kent kafası 

Çelişki ve muhalefetin dramı tam da bu noktada ortaya çıkmaktadır. AK Parti on yılda eski büyüme modelinin yerine, kendi öz sermayelerine dayanan küçük ölçekli yatırımları, kamunun alt yapı olarak  desteklediği 'Organize Sanayi Siteleri','Sanayi Bölgeleri' gibi yeni girişimleri ikame ettikçe, eski içe kapalı büyüme stratejisinin montaj kapitalizmi rekabetsiz, tekelci konumundan hızla uzaklaşmaya başlamıştır. Şimdi büyük sermayenin, onun denetiminde olan medyanın bütün desteğini arkasına alanların, başta CHP'nin sorunu dayandığı, ittifak yaptığı ideolojik yapı ve toplumsal sınıfların yeniliğe kapalı olmalarıdır. 
Burada sorunun iki yönlü olduğunu belirtmek durumundayız. Birinci yönü, CHP'nin resmi ideoloji üzerinde ülkenin egemenleriyle kurduğu ittifakla ilgilidir; bunun söylem düzeyinde ortaya çıkması laiklik, Kemalizm, çağdaşlık vb. kavramlarla olurken; toplumsal ilişkiler düzeyinde siyasal-kültürel elitler, devletçi kapitalist sınıfların talepleri üzerinden şekillenmektedir. Bu durumda CHP ne ideolojisini yenileyebilecektir ne de yeni bir ekonomik politika ileri sürebilecektir. Başta CHP olmak üzere muhalefetin alternatif bir ekonomi politikası ortaya koyamamasına, sadece bir vaatler listesi sunmasına bir de bu açıdan bakmak gerekmez mi?

Yazının tamamı için tıklayınız

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat