Ekonomiye dair bazı şeyler…

  • GİRİŞ08.12.2016 09:28
  • GÜNCELLEME08.12.2016 09:28

Ekonomi dolardaki dalgalanmadan etkilenmez mi?’ diyorlar! Elbette ki etkilenir fakat dolar veya döviz fiyatlarında yaşanan hareketlilikler birçok faktörün bileşkesi olarak ortaya çıktığı gibi ancak başka göstergelerle birlikte değerlendirildiği zaman ekonomik bir anlam ifade eder.

Türkiye’nin henüz endüstriyel bir ekonomiye sahip olmadığını bunun da sürekli olarak yüksek teknolojiye dayanan yatırım malları veya bunların üretimi için gerekli olan üretim teknolojilerinin ithalatını zorunlu kılan bir duruma sebep olduğu açıktır. İhracatıyla ithalatı arasında böylesine temel bir negatif değer sorunu yaşayan bir ülkenin ürettiğinden fazla döviz tüketmesi ciddi bir mesele olduğu kadar yönetilmesi de önemlidir ki bu mesele uzun zamandır cari açığın finansmanı olarak karşımıza çıkmaktadır.

Gelişme eşiği

Türkiye’nin ekonomide karşı karşıya olduğu sorunları muhtelif şekillerde tasnif edip öncelik sırasına göre ele alındığında meselenin büyümeyi süreklileştirmek yaklaşık her yıl en az bir milyon istihdam yaratacak bir orana taşımak olduğu bunu yapmak için de %6-7 oranında bir büyüme gerekmektedir. Mesele de burada ortaya çıkmaktadır; bu düzeyde bir büyümeyi sağlamak için mevcut tasarruf oranları yetersizdir.

“Son yıllarda çok sık söz edilen orta gelir tuzağının meydana gelmesinde de önemli rol oynayan problem, büyümeyi daha üst bir düzeye taşıyacak, bir anlamda ‘gelişme eşiği’ne sıçramayı sağlayacak bir tasarruf yetersizliğinin yaşanmasıdır.” Türkiye’nin bu eşiği aşarak orta gelir tuzağından çıkması bir bakıma istikrar içinde yüksek bir büyümeyi sürdürecek tasarruf miktarına sahip olmasıyla mümkündür. Mesela %7’lik bir büyüme oranı için gerekli olan tasarruf oranı milli gelirin yaklaşık %20’si kadardır. Bugün bu seviyenin oldukça altında bir orana gerilemiş bir oran söz konusu olduğu için (%12) ülke dış tasarruf kullanımına yönelmektedir.

Bu noktada ülkenin müzmin sorunu olan cari açık akla gelir. Türk ekonomisinin ihtiyaç duyduğu çok önemli iki döviz kaynağı; ilki enerjide dışa bağımlı olmanın neticesi olarak enerji ithalatında gerekli olan dövizin bulunması; diğeri büyümeyi sürdürmek için ihtiyaç duyulan ara malı ve yatırım mallarının ithalatının karşılanmasında lazım olan dövizin teminiyle ilgilidir. Nihai malların ithalatının zaman zaman genişlemesi, ara malı ithalatında Gümrük Birliği anlaşması çerçevesinde ortaya çıkan kayıplar döviz sorununu büyütmektedir.

Yeni strateji

Bu bağlamda Türkiye’de cari harcamalar ve cari gelirler arasındaki makasın neden kapatılamamış olduğu daha iyi anlaşılabilir. Her şeye rağmen cari açığın milli gelire oranının 2010-2011 yıllarında ulaştığı yüksek seviyelerden 2015 te %4,5’e gerilemiş olması çok önemli bir göstergedir fakat dış ticaret açığında bu yılsonu itibariyle yaklaşık 54 milyar dolarlık açık önemli bir sorunun azalarak da olsa devam ettiğini göstermektedir.

“Türk ekonomisinin büyüme de yabancı kaynak kullanması, dış borçlanmayla bunu sürdürmesi pahalı olacağı için burada daha seçici davranılması, öncelikli yatırımlarda bu yola başvurulması elbette düşünülecektir fakat yatırım malları ve teknoloji transferinde kullanılacak bu kaynağın israf edilmesinin önüne geçmek zorunludur.” Son yıllarda özel sektör yatırımlarında görülen dış kaynak kullanımının artışında yaşanan temel faktör tasarruf oranlarının düşmesidir. Tasarruf oranı %12 olan özel sektörün yatırım oranının %16 olduğu düşünülürse aradaki açığın cari açığa yansıması kaçınılmaz olacaktır. Ülkenin dış borçları içinde özel sektör borçlarının ağırlıklı olarak artışı bu çelişkinin sonucudur.

Kısaca bugün gelinen noktada yeni bir büyüme stratejisine geçmek mecburiyeti vardır, döviz fiyatları üzerinden operasyon yapmak isteyenlerin elindeki araçlar bu şekilde kullanım dışı bırakılabilir.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat