Milli ve demokrat tavır nedir?

  • GİRİŞ23.03.2017 09:24
  • GÜNCELLEME23.03.2017 09:24

Milli tavır almak, milli olan her meseleye sahip çıkmaktır. Anadolu topraklarında yaşamanın ilk şartı milli hassasiyetleri kaybetmemekten geçmektedir. Bu topraklarda bin yıl yaşamak kolay bir iş değildir bunu anlamak için sadece tarihe bakmak yetmez mutlaka arkeolojiye müracaat etmek gerekir. Şunu söylemek, açıkça ortaya koymak hiçbir zaman unutmamak gerekir ki, zor bir coğrafyada yaşıyoruz ve bu coğrafyada yaşamanın bedeli her zaman ağırdır.

15 Temmuz olayı bize, geçmiş askeri darbe ve müdahaleleri yeniden değerlendirmek gerektiğini gösteren bir olaydır. Mukayeseli olarak bu olaylara bakıldığında darbeler ve müdahalelerin bazı hususiyetlerini daha açık bir şekilde ortaya koymak mümkün olacaktır. Cumhuriyet dönemi askeri darbelerinin hepsinin ortak özellikleri vardır fakat ‘15 Temmuz ihaneti’ bu ortak özelliklerin üstüne gizli saklı tarafı olmayan bir şekilde devşirilmiş unsurlarla bir ülkenin bağımsızlığının nasıl yok edilmek istendiğine dair bir proje mahiyetindedir.

Var olmak

Türkiye’de olup biten olayların hiç birini tek başına bir iç mesele olarak görmek mümkün değildir, böyle görmekte ısrar etmek büyük ölçüde meseleyi anlamamak demektir. Bu bakımdan ne Hollanda’nın Türk Dışişleri Bakanı’nın uçağının iniş iznini iptal etmesi ne Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı’na karşı bütün diplomatik kuralları ve anlaşmaları ihlal eden tavrı ne de Almanya’nın Türkiye siyasetini Batı sisteminin Türkiye karşıtı siyasetinden ayrı olarak açıklayamayız. Batı sistematik bir biçimde Türkiye’yi dışlayan bir yaklaşımı benimsemiş bulunmaktadır. Liberal bir saflıkla Türkiye ekonomisini piyasa şartlarından uzaklaştırdığı için Moody’s, Fitch gibi ekonomik derecelendirme kuruluşlarının Türkiye’nin notunu düşürdüğünü söylemek, Türkiye AB perspektifini kaybettiği ya da bir kenara bıraktığı için Batı Türkiye’ye böyle davranıyor demek, insanların liberalizme ve Batı’ya duyduğu hayranlık veya inancı tatmin edebilir fakat gerçeği değiştirmeye yetmez.

“Türk ekonomisinde bütün tarihi boyunca piyasanın bu kadar genişlediği ve ‘rekabet etkisinin’ yaşandığı bir dönem daha önce hiç yaşanmamışken, üstelik girişimci gücünün hem derinleştiği hem de fonksiyonel olarak farklılaştığı bir dönemde kredi derecelendirme kuruluşlarının kararlarını ‘reformlar yapılmadığı’ için böyle davranmakla izah etmek slogan söylemekten başka bir şey değildir.” Ekonomide makro göstergelere bakarak hiçbir olumsuz veri bulamayanların, doların TL karşısındaki dalgalanmalarına Merkez Bankası başta olmak üzere ekonomi yönetiminin verdiği cevaplarla kontrol altına almasının dolarizasyon operasyonunun yolunu nasıl kapattığını da hatırlatmak gerekir.

Geleceği kuşatmak

Türkiye AB perspektifini kaybettiği için Batı’dan uzaklaşıyor gibi ezber üzerinden konuşanların, Türkiye’nin AB sürecinde ne taahhüt etmişse yapmasına rağmen AB’nin hiçbir adım atmadığını, anlaşmalarda yer almasına rağmen ‘serbest dolaşım’ tarihine riayet etmediğini açıkça ‘ikinci sınıf bir üyelik’ önerdiğini görmezden gelerek bu suçlamaları yapanların hiç yüzleri kızarmaz mı?

Ayrıca başta Almanya olmak üzere muhtelif Avrupa ülkelerinin Türkiye’nin anayasa değişikliği, referandum gibi iç meselelerini bir dış müdahale sebebi olarak gören tavırlarına sessiz kalmak, Almanya’nın FETÖ yapılanmasının elemanları üzerinden Türkiye karşıtı bir siyaset izlemek AB sürecinin bir gereği midir?

Türkiye milli meseleye sahip çıkan bir siyaset anlayışını bugün çok yönlü olarak hayata geçirmektedir. Bunun başarısının şartı milli olmak ve demokrat olmaktan geçmektedir. “Bağımsızlığımızı ilelebet yaşatacak siyaset, milli tavırla demokrat bir yaklaşımla bütünleştiğinde Türkiye yoluna kesintisiz devam edecektir.” Türkiye’nin geleceğini kuşatmak, yarınlarını teminat altına almak milli demokrat bir tavır almaktan geçmektedir.

Yorumlar1

  • zekeriya -Gazi'den 7 yıl önce Şikayet Et
    Yaşaaa hocam
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat