Bir parti, bir siyasi hareket, bir iktidar

.

  • GİRİŞ17.08.2017 09:19
  • GÜNCELLEME17.08.2017 09:19

Bazı durumlarda, bilhassa küçük çaplı siyasi hareketlerden bir partinin çıkmasını, oluşumunu gösteren birçok örnek olaydan bahsetmek mümkündür. Çoğu zaman bu tür partilerin siyasi hayat üzerinde kalıcı bir tesirinden bahsetmek zordur fakat bir parti giderek bir ‘siyasi harekete’ dönüşüyor, bir siyasi anlayış yaratıyorsa o zaman durum farklılaşır; artık ülkenin siyasal hayatında kalıcı etkisi olan sadece siyasi değil aynı zamanda toplumsal temelleri güçlü bir ‘siyasal hareketten’ bahsetmek gerekir.

Bunun analizini yaparken iki binli yıların başındaki Türkiye’nin içinde yer aldığı dünyanın, bölgenin toplumsal ekonomik durumuna bakmak, bu sorunlara cevap vermesi gereken siyaset anlayışlarını incelemek gerektiğinin tekrar altını çizmek isterim. “Bu dönemi karakterize eden olay, değişim hızı artan bir toplum, dış dengeleri müdahaleye açık bir bölgesel konjonktür, sorunların derinleşmesine rağmen, bunların gerisinde kalmış, bunlara cevap verme yetersizliği içinde bulunan bir siyaset anlayışının çelişkilerinin arttığı bir tablo, şeklinde, özetlenebilir.”

Kimin siyaseti

Bir ülkede toplumsal değişim hız kazanıyorsa burada sosyolojinin kanunları kendi hükmünü icra edecek demektir: Bu durumda problemi şöyle belirleyebiliriz. “Bir siyaset kurumu, devlet mekanizmalarıyla, partileriyle, siyasi anlayış veya siyaset tarzlarıyla, ideolojik ve politik tutumlarıyla, toplumda ortaya çıkan hareketliliğe, değişim taleplerine cevap verme yeteneğine sahip değilse, siyaset üreterek bunlara karşılık veremiyorsa ya derin bir kriz yaşayarak çöker ya da yeni kurumlar, siyaset anlayışları, siyasi lider ve partiler tarih sahnesinde yerini alır. “

16 yıl önce AK Parti’nin kuruluş süreci tam da böyle bir ortama tekabül etmektedir. Kurucu kadroda başta Genel Başkan Erdoğan olmak üzere, Gül ve Arınç dışında neredeyse ‘siyasi bir zatiyet’ olarak kimse yoktur fakat parti yeni bir siyaset anlayışı yeni bir siyaset tarzını toplumun talepleriyle bütünleştirdiği için, bugün bu harekette yer alan birçok siyasi aktörün var olması, anılması mümkün olmuştur.

“Kuruluş sürecinde liderlik çok önemlidir, daha önemlisi ise ‘toplumsal özneyle’, onun talepleriyle siyaseti bütünleştiren bir anlayışın Erdoğan’ın şahsında ‘bütün siyaset sürecine’, yeni bir tarz olarak yansımasıdır. Yoksa durduk yere bir halkın bir insanın yanında, en zor durumlarda geri adım atmadan bu kadar durması mümkün olur muydu? Cumhurbaşkanı Erdoğan’a her şartta muhalif olanların önce bunu anlaması gerekmez mi?”

Eski sorun yeni siyaset

İki binli yılların başındaki ‘siyasal çözülmeye’ neden olan toplumsal ve ekonomik krizlerden dün bahsettim fakat ‘siyasetin kendi krizini’ anlamadan ne bu 16 yılı ne de AK Parti’nin sadece bir parti değil, bir siyasal hareket, bir akım olmasını anlamak da mümkündür.

O günkü Türkiye’de, devlet içinde örgütlenmiş ideolojik, kültürel, ekonomik, kamusal bütün iktidar alanlarını kendi tekeline almış, kendi halkına karşı tabiri caizse ‘mevzilenmiş’, demokrasiyi bu alanları ‘kendi tekellerinden’ kurtarma girişimi olarak gördüğü için reddeden bir siyasi zihniyet ve örgütlenmiş kurumsal yapı hakimdir. Bu yapı dış konjonktürle bağımlılık ilişkilerini birincisi, Batılı politik ve ekonomik kurumlara (NATO, IMF, Dünya Bankası, AB) tam bağlılık ifade ederek; ikincisi ise ideolojik olarak Batılılaşma üzerinden üretmektedir. “Bu yapı, iktidar tekeline sahip ‘tarihsel iktidar blokunu’ oluşturan aydın/bürokratlar, militer unsurlar, devletçi kapitalistler kadrosunun, toplumun ekonomik toplumsal gelişme taleplerine, siyasi bakımdan demokratikleşme arayışlarına cevap veremediği için ‘siyasi kriz’ içindedir. AK Parti’nin arkasındaki 16 yılda bu soruna verilen cevap vardır.”

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat