Türkiye’nin Rusya ile Silah Tedarik Anlaşmaları

....

  • GİRİŞ31.05.2019 12:19
  • GÜNCELLEME31.05.2019 12:19

Önceki yazımızda S-400 füzelerinin Türkiye için F-35 uçaklarından ve Patriot Hava savunma Sistemlerinden daha önemli olduğunu; ABD-Türkiye ilişkileri üzerinden anlamaya çalışmıştık. Bu sefer Türkiye-Rusya ilişkileri üzerinden giderek S-400’lerin niçin daha önemli olduğunu izah etmeye çalışacağız.

Öncelikle şunu söylemek gerekir ki Rusya, Türkiye’nin komşusudur. ABD gibi 15 bin km uzağımızda değildir. Karadeniz’de deniz sınırımız olduğu gibi fiilen işgal ettiği Suriye ve Ermenistan üzerinden kara sınırımız vardır.

NATO kurulduğunda muhtemel bir Sovyet saldırısında Batı Avrupa ülkelerini korumak, en azından Sovyet saldırısını geciktirmek için Türkiye bu Kuzey Atlantik Paktı’na alınmıştı. Fakat Sovyetler dağılınca bu sefer komünizm yerine İslamiyet esas düşman olarak ele alınmış Türkiye’de İslamiyet’e karşı NATO operasyonlarının cephe ülkesi olmuştu.

Günümüzde tatbikatlarda düşman unsurları olarak Varşova Paktı için kullandıkları kırmızı renk yerine; düşman olarak görülen İslam ülkeleri için yeşil renk kullanılmaktadır. Bu durum Batılı ülkelerin bakış açısını yansıtmaktadır. Ne yazık ki çıplak gerçek budur…

Aslında Sovyetler Birliği dağıldıktan sonra artık hiçbir işlevi kalmayan NATO’nun da kendisini fesh etmesi beklenirdi. Fakat bunun yerine sömürü çarklarını devam ettirmeyi seçtiler.

Büyük bir kriz geçiren savaş endüstrisi için kan gerekiyordu. Aranan kan “11 Eylül” saldırıları ile bulunmuş oldu. NATO’nın en başından beri patronu olan ve hurda silah satışlarından büyük paralar kazanan ABD, Afganistan dağlarında ve Irak’ın petrolle dolu çöllerinde harekat yapmaya başlamıştı. Savaş için akıl almaz senaryolar üretip cümle aleme saldıran ABD’ye artık kimse dur diyemiyordu…

Bu arada Sovyetlerin yerini almaya çalışan Rusya; Putin sayesinde eski Sovyet günlerine dönmeye çalışıyordu. Ruslar önce Gürcistan’a sonra da Ukrayna’ya saldırdılar. Resmen Kırım’ı işgal ettikleri yetmiyor gibi bir de ilhak ettiler. Yetmedi Suriye’ye girip halı bombardımanları ile çoluk çocuk demeden yüz binlerce Müslüman’ı katlettiler.

Aslında Müslümanlara karşı zulümde Rusya, ABD ile yarış içindeydi. Aralarında adı konulmamış bir ittifak vardı. Her fırsatta Müslümanları ezip akan kandan besleniyorlardı. Çıkardıkları suni sorunları cephede sıcak savaşlara dönüştürüp acımasızca insan kanı döküp silah satışlarından paralar kazanıyorlardı. Bu süreç hala devam etmektedir.

İşte S-400 konusuna bunun gibi farklı açılardan bakmakta yarar vardır. Elbette Müslümanlar ve özellikle Türkiye; ABD ve Rusya’nın saldırılarına karşı elleri ile armut toplamayacak yerli ve milli silah sanayisi ile İslam ülkelerine örnek olmaya çalışacaktır.

Özellikle silahlı ve silahsız insansız hava araçları üretimi ile tüm dünyada hayranlık uyandıran özel ve kamu silah şirketlerimiz; hava savunma sistemleri konusunda da çalışmaktadır. S-400’ler ile ilgili yapılan anlaşmalarda teknoloji transferi söz konusu olup savunma sanayi açısından hayati derecede önemlidir.

İşte ABD’nin S-400’lere karşı çıkarak F-35’leri vermek istememesinin en önemli sebebi Türkiye’nin teknoloji transferi konusundaki başarılarından dolayıdır.  ABD’nin hava savunma sistemi Patriot Bataryalarını daha önce satmak istememiş şimdi ise teknoloji transferi olmadan ve olmadık şartlar ileri sürerek veriyormuş gibi yapmaktadır. Bu sinsi oyuna düşmemek gerekir.

Rusya ise S-400’leri satarak Türkiye ile ortak üretim programını da kabul etmektedir. İşte sadece bu nedenle dahi ABD’nin küstah açıklamalarını ciddiye almadan ülkemize saygınlık getirecek bir duruş sergileme zorunluluğumuz vardır.

Kaldı ki; Milli Savunma Bakanı Akar’ın dediği gibi S-400 anlaşması yapılmış ve bitmiştir. Bu noktadan sonra geriye gitmek mümkün değildir. ABD’nin keyfi öyle istiyor diye yapılan anlaşmalar çiğnenemez.

Fakat ABD, İran’la yaptığı Nükleer anlaşmayı nasıl çiğnemiş ise aynı şeyi Türkiye’nin de yapmasını istemektedir. Bu iğrenç tutum olsa olsa Batılı ülkelere yakışır. Binlerce yıllık şerefli bir tarihe sahip milletimize yakışmaz.

Silah anlaşmalarından başka Türkiye’nin Rusya ile birlikte yürüttüğü Nükleer Santral Projesini de hesaba katmak gerekir. Her yıl yüzlerce öğrenci nükleer enerji konusunda Rusya’da eğitim görmekte ve ülkemizin geleceği açısından ileri teknoloji içeren bu çalışmalarda ortak adımlar atılmaktadır.

Ülkemiz doğal gaz ihtiyacının büyük bir bölümünü Rusya’dan karşılamaktadır. Ayrıca “Türk Akımı” projesi ile Rus doğal gazını Avrupa’ya nakletmektedir. Rusya ile Türkiye arasındaki ticari ilişkiler ABD ile kıyaslandığında mukayese edilemeyecek oranda büyüktür.

Bütün bunların ötesinde Rusya ile ilişkilerimizin öncelikli olmasının en önemli sebeplerinden bir tanesi de bu ülkede yaşayan Türkçe konuşan halklardır. Halen Rusya nüfusunun % 20-25’ini Müslüman Türkler meydana getirmektedir. Her yıl sayısı hızla artan Müslüman Rus nüfusu ise Türkiye açısından çok önemlidir.

Türkiye ile Rusya arasında ilişkiler geliştikçe Rusya Müslümanları rahat nefes almakta geleceğe karşı daha güvenli hale gelmektedirler. Bu durumu çok iyi tespit eden FETÖ örgütü, bu iyi ilişkileri bozmak için Rus Büyükelçisini öldürtecek kadar ileri gitmiştir. Amaç Türkiye ile Rusya’nın arasını açmaktır. Ne yazık ki Davutoğlu Başbakanlığı döneminde ateşe körükle gidilmiş Rus savaş uçağının düşürülerek ilişkiler bozulmaya çalışılmıştır.

Nihayet Cumhurbaşkanı Erdoğan ile Putin arasında kurulan iyi ilişkiler ABD-FETÖ kumpaslarını bozmuştur. Bu nedenle son zamanlarda sık sık tekrarlanan ve CHP sözcüleri tarafından dile getirilen “ABD ile ilişkileri bozmamak için S-400’leri almayıp 9 ay erteleyelim” gibi sözler tam anlamı ile Türkiye’yi tuzağa düşürme çabası olduğunu unutmamak gereklidir.

Son olarak şu hususu dile getirmekte fayda vardır. ABD, biz Rusya’dan S-400’leri almasak dahi Türkiye’nin milli savunma sanayini geliştirmesine müsaade etmeyecektir. Patriot bataryaları ve F-35 sadece bir bahanedir. Üzerimize daha çok gelmeye devam edecekler.

Bu nedenle Rusya ile kalıcı ikili ilişkiler geliştirmek zorunluluğumuz vardır. Bunu yapmazsak, Türk Cumhuriyetlerini de birer birer kaybetme riskimiz vardır. Çünkü ABD’nin girdiği her yerde ciddi nüfuz kaybı meydana gelmektedir. ABD’nin ve FETÖ örgütünün sinsi planlarını anlamak için zeki olmaya gerek de yoktur, vesselam…

YENİ AKİT GAZETESİ

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat