ABD’de yeni ekibin ajandası

  • GİRİŞ17.03.2018 09:54
  • GÜNCELLEME17.03.2018 09:54

ABD Dış İşleri Bakanı’nın değişmesinin yankıları sürüyor. Değişim biçimdeki nezaketsizlik bir yana değişimin içeriği itibariyle değerlendirilmesi gereken önemli noktaları var.

Her şeyden önce Trump’ın artık bütünüyle Pentagon-CIA yapısıyla kuşatıldığını, derin Amerika’nın duruma el koyduğunu söyleyebiliriz. Trump’a seçildiğinden bugüne Dış İşleriyle ile Pentagon arasında tam olarak sağlanamayan bütünleşme sorunu böylece aşılmış olacak. Diğer bir değişle Pentagon Dış İşlerine de bütünüyle hakim olacak. Ayrıca yeni tabloda neredeyse hükümetin en etkili kurum ve şahısları içinde tek sivil Trump olacak.

Hem Dışişleri Bakanlığına hem de CIA Başkanlığına getirilen iki isim de birbirinden çarpıcı portreye ve birbirine benzer çizgiye sahipler. Her şeyden önce her ikisi de oldukça şahin kimliklere sahipler. Yeni Dışişleri Bakanı, yeni CIA Başkanı’nın tasarımı olarak yapıldığı iddia edilen kişiye boğulma hissi veren su işkencesini savunmuş, “hayati bilgilerin elde edilmesi için gerekli” demişti. Yeni bakan, Obama’nın Guantanamo üssünü kapatma planına karşı çıkmıştı. Yine Trump döneminde CIA Başkanlığına getirildiğinde Pompeo’ya özellikle insan hakları kuruluşları, ABD Senatosu’nun bu atamayı onaylamaması için uğraş vermişti.

Yeni Dışişleri Bakanı Mike Pompeo; 15 Temmuz sonrası Türkiye’yi ve Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı hedef almıştı ve sosyal medyada Türkiye için; “totaliter İslamcı diktatörlük” ve “Erdoğan hükümeti anca İran yönetimi kadar demokratik olduğu” yönünde beyanları olmuştu.

Yeni CIA Başkanı Gina Haspel ise, son derece deneyimli bir istihbaratçı. Adı 2002 yılında Tayland’da El Kaide terör örgütünün şüphelilerine yönelik “waterbording” (suda boğulma hissi verme) işkence yönteminin mimarı olduğu iddia edilmişti. Haspel, özellikle istihbarat toplama, analiz, gizli eylem, karşı istihbarat ve dış hizmetlerle ilgili operasyonlarda bulunmaz bir ajan olarak tarif ediliyor. Bu noktada bayan Haspel; Mısır, Tunus ve İran başta olmak üzere Ortadoğu’da meydana gelen ayaklanmaların arkasındaki isim olarak görülüyor. Geçmişi bu iddialarla anılan Haspel’in yeni göreviyle, yeni ajandası son derece dikkat çekici olacağı kesin.

Aslında ABD için yeni bir dönem başlıyor. Özellikle Suriye özelinde Ortadoğu’ya yönelik yeni kapsamlı bir ajandanın devreye gireceği söylenebilir. Bu ajandanın, esasen Trump‘ın açıkladığı yeni ulusal güvenlik stratejisinin en radikal yanlarının uygulanmaya konulmasıyla biçimlendiğini öngörmek mümkün. Bu bağlamda yeni dönemde İran öncelikli ülkeler arasında olacaktır. Nükleer anlaşmanın iptaline ilişkin süreç, İran’ın iç yapısına yönelik değişime yola açabilecek hamlelerin başarısıyla belirlenecektir.

Zira ABD’nin yeni ekibiyle başlayan yeni dönemde, özellikle hedef ülkelerin iç karışıklıklara uğraması hiç de tesadüf olmayacaktır. Bu noktada Türkiye’nin çok dikkatli olması gerekir. Özellikle terör örgütleri üzerinden yeni hamleler ve iç yapımıza yönelik fitne, fesat çabalarına karşı topyekun duyarlılık içinde olmalıyız.

FETÖ’nün tüm karanlık unsurlarını devreye sokarak, özellikle küresel ağ üzerinden iç hamlelere yönelebilirler. Bu noktada 2019 seçimleri hedef tarih olarak ve hedefe Cumhurbaşkanı konularak; “Erdoğan’sız Türkiye” konusunda iç-dış tüm odaklarla ellerinden ne geliyorsa yapabilmenin çabasına yeltenebilirler.

Tüm bu şer çabalarına karşı ne umudumuzu, ne kararlılığımızı, ne direncimizi hiçbir kuvvet bozamaz… Bozamayacak…

Bunu denemeye kalkanlar için dün Çanakkale’de bugün Afrin’de hak ettikleri cevap misliyle verilmiştir…

Akşam

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat