“Ilımlı İslam” kavramı, FETÖ ve Veliaht Selman

  • GİRİŞ17.11.2018 09:31
  • GÜNCELLEME17.11.2018 09:40

Sovyetler Birliği dağılıp, iki kutuplu sistem çözüldükten sonra peşe, peşe yeni egemenlik projeleri ve bunları meşrulaştırmaya yönelik yeni bir dizi tez, yaklaşım, kavram üretilmeye başlandı.

 

 

Bunlardan bir de “Ilımlı İslam” kavramıydı. Dağılan Sovyet coğrafyası başta olmak üzere geniş bir topraklara yayılan İslam coğrafyasına yönelik bu kavram; yapay, istihbarat laboratuvarlarında üretilmiş, İslam üzerinde yeni bir egemenlik hamlesinin kılıfı olarak tasarlandı. Bu kavram; İslam coğrafyasının hak, hukuk, adalet temelinde ve milletlerin iradelerinin esas olacağı bir düzeni öteleyen, körelten kanlı ve karanlık niyetler bütününün temsili niteliği taşıdı.

Bu kavram; İslam coğrafyasının bereketli insan ve doğal kaynaklarını ele geçirmeye dayalı egemenlik projesinin aracısı, kılıfı, meşrulaştırma çabası olarak işlev yüklendi. Bu kavramla FETÖ buluşturuldu. Öncelikle ve görünürde eğitim alanında İslam coğrafyasında ABD egemenliğinin sağlanmasında bu kavram kullanıldı. Esasen kavram üreticileri de ABD’liydiler. Graham Fuller ve Paul Henze’ler bu kavramın üretiminde rol üstlendiler. Bu zatlar CIA’in eski Ortadoğu şefleri olarak, FETÖ’ nün de takdimcileri, koruyucuları olarak roller üstlendiler.

 

 

Böylelikle ve bu hazırlıklarla İslam coğrafyasına seferlere çıkıldı. Bir yandan aynı kaynaktan korunup kollanan ve adına radikal İslam denilerek, terör örgütleri sahneye sürüldü, diğer yandan ılımlı İslam kavramıyla ince hesaplarla ülkeler ve devletler üzerinde egemenlik kurulması amacıyla FETÖ rol üstlendi. İslam coğrafyasında milletlerin iradelerinden, halkların kendi kaynaklarına ve geleceklerine sahip çıkmalarından korkuldu ve önlemler alınmasında FETÖ kirli, kanlı ve karanlık projenin tetikçisi olarak son derece mahrem yöntemlerle görevlendirildi.

Ancak 15 Temmuz sonrası FETÖ için zor bir dönem başladı. Bir yandan Türkiye’nin mücadelesi sonuç almaya başladı diğer yandan küresel ağın içindeki pozisyonu bütünüyle kopmasa da tedirginlik haline dönüştü. İsrail bağlantılı derin ABD’nin FETÖ’ nün yanı sıra yeni bir hamleyle yine aynı kavramı yani Ilımlı İslam kavramını diline dolayan bir aktörle sahne aldı. Suudi Arabistan’ın yeni veliaht prensi Muhammed Bin Selman etkinlik kazandıktan hemen sonra ABD’nin yeni aktörü olarak, ülkesinde “ılımlı İslam’ın” hakim olması için çalıştığını açıkladı.

Bin Selman; “Eskiden olduğumuz yere geri döneceğiz, dünyaya ve tüm dinlere açık bir ılımlı İslam ülkesi olacağız. Çok yakında radikalizmi bitireceğiz. Hoşgörülü dinimizi, gelenek ve görenekleri yansıtan normal bir hayat yaşamak istiyoruz. Dünyayla birlikte yaşayıp ülkemizin ve dünyanın gelişimine katkıda bulunmak istiyoruz” dedi.

Bu sözler çok tanıdık. Bu noktada FETÖ elebaşının küresel efendilerinin rotasında sarf ettiği benzer sözleri hatırlanmalı.

Kaşıkçı cinayetinde okları üzerinde çeken veliaht Bin Selman’a ılımlı İslam etiketiyle ABD ve İsrail tarafından biçilen rol çok önemli ve bu yüzden de harcanmasının kolay olmadığını görmek gerekir.

Bu noktada bugünlerde ABD’den FETÖ iadesine ilişkin çıkan haberler, merhum Cemal Kaşıkçı’ nın vahşice katledilmesinde Bin Selman’ın köşeye sıkışması, Türkiye’nin bu noktadaki kararlı, titiz çalışması ve hukukun gereği için ısrarlı tutumu her açıdan yeni bir dönemin habercisi.

AKŞAM

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat