Cumhuriyeti “Cihan Devleti” yapabilir miyiz?

  • GİRİŞ31.01.2015 11:37
  • GÜNCELLEME01.02.2015 06:50

 o muhteşem yapının bugünkü uzantısı olan Cumhuriyet Türkiye’sini yönetenlere “min gayr-i haddin” (haddim olmayarak)  Hz. Ali Efendimizin “Devlet Adamına Öğütler”ini, şanlı Sultan Alp Aslan’la oğlu Melikşah’ın muhteşem veziri Nizam-ül Mülk’ün “Siyasetnâme”sini, Ertuğrul Gazi ile Şeyh Edebali’nin Osman Gazi’ye, Osman Gazi’nin Orhan Gazi’ye nasihatlerini dikkatle okumalarını, hatta “vird” edinmeledini tavsiye ediyorum.

Tenkit ve tavsiyelerim, hiçbir zaman, “Sizin yerinizde ben olsaydım daha iyi yönetirim… Sizden daha iyisini yaparım” havasında değildir. Haddimi bilirim çok şükür. Ben sizin yarınız kadar bile yapamam belki: Zaten siyasetçi değilim, o işlerden çok anlamam. Sadece daha iyi yönetilmek istiyorum. Bunun için de yöneticilerimize, zaman zaman, tarihin tescilinden ve tasdikinden geçmiş hakikatleri ulaştırmaya çalışıyorum. 

Bunlar o kadar önemlidir ki, aşireti kısa süre içinde beyliğe, beyliği devlete, devleti imparatorluğa dönüştüren idrakı içinde taşır... 

Devlet-i Âliyye’yi “ebed müddet” sırrına sarıp, rakipsiz “Cihan Devleti” yapan da bu idraktır.

Bu idrak yürekten yüreğe beslenerek geleceğe taşınmalıdır. 

Bunları bilmemek gönüllü cehalet, bilip yararlanmamak da bin yıllık tarihin tecrübe birikimini yok saymaktır.

Bin yıllık tarihin tecrübe birikimini yok saymak ise, her işe acemice girişmek, el yordamıyla yürümek ve tecrübesizliğin getirdiği hatalarla malûl olmak anlamına gelir...

İş bu gönüllü cehalet, geçmiş iktidarlar döneminde, ülkemizi, en başta siyasal krizler olmak üzere, sosyal ve ekonomik krizlere taşımıştır.

Sözü daha fazla uzatmadan, Osmanlı Devleti’ni kuran Osman Gazi’nin babası Ertuğrul Gazi’den, aşiretin bilgesi Şeyh Edebali’ye (ki, tam bir “Yürek Adam” portresidir) ilişkin tavsiyelerinden birkaç cümle aktarayım:

“Oğulcuğum! Şeyh Edebali bizim boyun (aşiretin) ışığı ve yüreğidir. Terazisi ince tartar, dirhem şaşmaz? Bu yüzden beni kır, Şeyh’i kırma; bana karşı gel, ona karşı gelme”...

Burada durup, bir topluma “Işık” olmanın anlamını düşünelim ve Şeyh Edebali’nin neden “ışık” olarak tanımlandığına bakalım…

“Topluma ışık” olmak, “rehber” olup doğru yolu göstermektır ki, her babayiğidin harcı değildir.

Şeyh Hazretleri işte böyle bir ışıktır: Çünkü ilmi-irfanıyla topluma (aynı zamanda yöneticilere) yol gösterebilecek kalite ve kapasitede tam anlamıyla bir “Yürek Adam”dır. 

Türkiye’nin en büyük dramı, bu tür âlimlerden mahrum olmaktır!

Âlim olmayınca ilim de olmuyor.

Şimdi de, Ertuğrul Gazi tarafından böylesine bir hürmetle anılan mürşidin (Şeyh Edebali’nin) damadı ve beyi Osman Gazi’ye tavsiyelerine gelelim…

Bu vasiyet (ya da öğüt) aynı zamanda, yüreklere, “Devlet-i ebed müddet” aşkını ilham edip o aşkta muazzam bir imparatorluk inşa eden dinamizmin de kaynağıdır. 

yazının devamı için tıklayınız

Yorumlar1

  • anti satan 9 yıl önce Şikayet Et
    sayın yazar ülkede bu kadar çok açık ve gizli islam düşmanı varkenmi cihan devleti olacağız!?chp mhp bdp askeriye yargı eğitim maliye fikri olarak dönüşmeden değil cihan devleti bölgenin güçlü devleti bile olamayız söylediğiniz şeye en büyük engel yanıbaşınızda farkında değilsiniz galiba hükümetin yaptığı hizmet sadece memleketin hayrına bir gelişmedir ama dediğiniz kadar olması mümkün gözükmüyor.
    Cevapla
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat