ÖNDER'den ortaöğretim tasarımı raporu

ÖNDER, MEB'in ortaöğretim tasarımını değerlendirdi.

ÖNDER'den ortaöğretim tasarımı raporu
ÖNDER'den ortaöğretim tasarımı raporu
GİRİŞ 25.05.2019 11:43 GÜNCELLEME 25.05.2019 11:43
Bu Habere 2 Yorum Yapılmış

ÖNDER İmam Hatipliler Derneği Eğitim Komisyonu, Milli Eğitim Bakanlığı “Ortaöğretim Tasarımı Çalışması” hakkında bir rapor açıkladı. Milli Eğitim Bakanı Ziya Selçuk tarafından detayları kamuoyu ile paylaşılan Ortaöğretim Tasarımı Çalışmasının enine boyuna değerlendirildiği raporda, “Eğitimin bütüncül yapısı ve kademeler arası devamlılığın tutarlılığı açısından hazırlanan tasarımın, ilkokul ve ortaokul ayaklarının da birlikte uygulanması elzemdir. Ortaöğretim Tasarımı yapılırken yükseköğretim de dâhil tüm kademeler ile ilgili bir hazırlık sürecinin planlanması hedeflenen iyileştirmelerin gerçekleşmesi açısından önemlidir” ifadelerine yer verildi.

Raporun tam metni şu şekilde:

Milli Eğitim Bakanlığı “Ortaöğretim Tasarımı Çalışması” Hakkında

ÖNDER Eğitim Komisyonu Raporu

Milli Eğitim Bakanlığı 2020 yılından itibaren Ortaöğretim kurumlarında kademeli olarak uygulanacak eğitim programı “Ortaöğretim Tasarımı” ile ilgili çalışmasını kamuoyu ile paylaştı. Ders sayılarındaki azalma, portfolyo sistemi, okutulacak yeni dersler, yaparak yaşayarak öğrenme ortamları, sertifikalar, rehberlik sisteminin önemle vurgulanması; ortaöğretimde iyileştirme yapılması planlanan başlıklar olarak yeni programda yer almaktadır. Özellikle ders sayılarının azaltılması, akademik ders yoğunluğunda boğulan, bundan dolayı da kendi gelişimi için zaman bulamayan lise öğrencilerimiz adına olumlu bir karar olarak değerlendirilmektedir.

Milli Eğitim Bakanımız Prof. Dr. Ziya Selçuk’un açıkladığı tasarımın sadece ortaöğretim için olmadığı, ilk ve ortaokul dönemleri için de benzer bir çalışma yapılmakta olduğu anlaşılmaktadır. Eğitimin bütüncül yapısı ve kademeler arası devamlılığın tutarlılığı açısından hazırlanan tasarımın, ilkokul ve ortaokul ayaklarının da birlikte uygulanması elzemdir. Ortaöğretim Tasarımı yapılırken yükseköğretim de dâhil tüm kademeler ile ilgili bir hazırlık sürecinin planlanması hedeflenen iyileştirmelerin gerçekleşmesi açısından önemlidir.

Teorik olarak güncel ihtiyaçlara cevap verecek bir tasarımın en büyük açmazı pratikte karşılaşacağı zorluklardır. Milli Eğitim Bakanımız Sn. Selçuk, yaptığı açıklamanın birçok yerinde haklı olarak bu konudaki tedirginliğini dile getirmektedir. Çünkü öngörülen sistemi okullarda uygulayacak öğretmenlerin ve idarecilerin sistemi özümsemesi ve sistemi hayata geçirecek donanımda olması gerekmektedir. Yine on yılların alışkanlıklarının değişmesi ve okulların fiziki şartlarının dönüşmesi hem zaman hem de bütçe isteyen süreçlerdir. Bu altyapılar hazırlanmadan düzenlenecek değişiklikler –daha önce de defalarca görüldüğü üzere – faydadan çok zarar getirme riskini içermektedir.

Açıklanan tasarımda ders sayıları düşerken ders saatlerinde sadece 5 saatlik bir esneme olması, Bakanlığın hâlihazırdaki personel ve işleyişiyle ilgili bir durum olarak değerlendirilebilir. Çünkü eğitimin dört duvar arasından çıkarılması ve daha çok yaparak-yaşayarak öğrenmenin hedeflendiği bir sistemde 35 saatlik ders ortamı fazladır.

Seçmeli derslerin 9. sınıftan sonra sadece 2 saate düşmesi tekrar değerlendirilmelidir. Öğrencilerin beklentilerini karşılayacak seçmeli derslerin; ders saati arttırılarak ya da ders grupları içine yerleştirilerek güncellemeye gidilmesi mümkündür.

Tüm kademelerde ortak ders olarak okutulacak olan Bilgi Kuramı dersi; bilginin kaynağı, değeri ve ulaşma yolları açısından çok önemli ve temel bir konumdadır. Uzun vadede gelecek nesillerin hayatlarının her alanında bakış açılarına ve kararlarına şekil verecek olan bu dersin içeriği oluşturulurken merkeze alınacak felsefî yaklaşım ve kabuller, yapılan bütün değişikliklerin ruhunu oluşturacaktır. Bir tür ruha şekil verme olarak karşımızda duran bu mesele, müfredat içerikleri oluşturulurken de söz konusudur. Tasarımın ön gördüğü, lise öğrencilerinin üniversite yıllarında dünya üniversiteleriyle entegre olmasının hedeflendiği IB (International Baccalaureate – Uluslararası Bakalorya) eğitiminin, millî ve yerli bir ruh olmadan ve diğer alanlardaki gelişmelerle beslenmeden uygulanması durumunda bir tür kültürel erozyonla ve beyin göçüyle sonuçlanması kaçınılmazdır. Zira böyle bir uygulama son iki yüzyıllık tarihimizde çok acı bir şekilde tecrübe ettiğimiz sorunların daha da artarak karşımıza çıkma riskini barındırmaktadır.

Muhtemelen yakın zamanda kamuoyu ile paylaşılacaktır ama meslek liseleri ve imam hatip liseleri için “nasıl bir program” tasarlandığı da önemlidir. Çünkü söz konusu okul türlerinin kendilerine özgü ders çeşitliliği bulunmaktadır. Öğrenim gören lise öğrencilerinin neredeyse yarısının bu okul türlerinde okuduğu gerçeği göz önüne alındığında, benzer bir çalışmanın konunun muhatapları ile birlikte ele alınması gerekmektedir.

Öğrencilerin ders yükünü hafifletmeyi ve sınavı amaç olmaktan çıkarmayı hedefleyen ortaöğretimin yeni tasarımının aceleye getirilmeden tedrici olarak hayata geçirilmesi kıymetlidir. Tasarımın süreç içinde güncellenmesine ve ortaya çıkacak sorunların giderilmesine imkân tanıyacak bu süre zarfında, eğitimin tüm paydaşlarıyla konuların alt raporlarının ayrıntılı olarak kritik edilmesi ve görüşlerinin alınması, planlanan değişimlerin daha hızlı uygulanmasına ve kabulüne yardımcı olacaktır.

Eğitim ile ilgili yeni bir düzenlemenin başladığı bu süreçte, ortaöğretimin “zorunlu” olmasının tekrar düşünülmesi ve esnek hâle getirilmesinin tartışılması gerekmektedir. Ders ve okul ortamlarında yaşanan olumsuzlukların büyük bir kısmının “akademik bir eğitim almak istemediği hâlde zorla okul ortamında tutulan öğrencilerle” ilgili olduğu gerçeği gözardı edilmemelidir.

Yine ortaöğretimden üniversiteye geçişte hesaplanan Ortaöğretim Başarı Puanı (OBP), okullarımız arasındaki ölçme değerlendirmede ortaya çıkan tutarsızlık ve subjektiflik sebebiyle mağduriyetler meydana getirmektedir. Bu konuyla ilgili de bir düzenlemenin yapılması kaçınılmazdır. Ya ülke genelinde objektif bir ölçme değerlendirme sistemine geçilmelidir ya da OBP ile ilgili mevcut uygulama sona erdirilmelidir. En azından OBP’nın etki oranı çok daha aşağılara çekilmelidir.

Bu duygularla eğitim modelimizde yapılması planlanan değişimlerin ülkemiz ve tüm öğrencilerimiz için hayırlı olmasını temenni ederiz.

YORUMLAR 2
  • c. cey 4 yıl önce Şikayet Et
    ilköğretim ve orta öğretimde Türk milleti için en etkili sistem Japonyada uygulanan sisteme benzer bir sisteme geçmek Gelecek için daha faydalı olacaktır millet olarak geçmişe bağlılığımız kültürümüz japon eğitim sistemine daha yatkın, Gelişmeye geliştirmeye insana saygı sevgiyi ahlak bilinci küçük yaşta verilmeye başlanması geleceğe dair planlamalarında sınavların en az olduğu çocukların daha fazla araştırma geliştirme ve doğayla daha fazla ilgili olmaları yaşam standartlarının yükselmesine sorumluluk sahibi olmalarına sebep olması eğitim sisteminin kalitesini yine ön plana çıkarmakta 'okullarda Yarış Atı değil İnsan Yetiştirildiği Unutulmamalıdır'
    Cevapla
  • yaşar 4 yıl önce Şikayet Et
    ÖNDER'in eğitim reformu girişimini ders yükünün azaltılması ve sosyalleşme açısından olumlu, Bakalorya sistemi sebebiyle AB'ye entegre amaçlı olmasının milli olmadığını açıklaması üzerinde durulması gereken önemli bir konu
    Cevapla
DİĞER HABERLER
Yerel seçimler dünya basınında: Başa baş bir yarış
Bir partiden daha Cumhur İttifakı kararı! 4 il için resmen duyurdular