Erken evlilik yapanlar içinde de en büyük sıkıntıyı kadınlar çekiyor

KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu tartışma konusu olan küçük yaşta evliliklerle ile ilgili Haber7'ye açıklamalarda bulundu.

Erken evlilik yapanlar içinde de en büyük sıkıntıyı kadınlar çekiyor
Erken evlilik yapanlar içinde de en büyük sıkıntıyı kadınlar çekiyor
GİRİŞ 21.04.2020 17:27 GÜNCELLEME 22.04.2020 10:49
Bu Habere 40 Yorum Yapılmış

Kadın ve Demokrasi Derneği 8 yıldır kadınların onurlu bir biçimde yaşaması için hak savuuculuğu yapan bir dernek. Özellikle kadın dernekleri denince akla gelen feminist çizgiyi benimsemiş kadınlardan biraz daha farklı bir yaklaşımları var. Gerek literatüre kattıkları kavramlarla, gerek Türkiye’yi uluslar arası birçok platformda temsil etmeleriyle, gerekse de yardıma ihtiyacı olan kadınlara yaptıkları hukuk ve vatandaşlık destekleriyle adlarından söz ettiriyorlar.

Ancak son dönemde isimleri en çok kamuoyunda erken evlilik mağdurları olarak bilinen grupla birlikte anılıyor. Zira bundan 4 yıl önce 2016 yılında erken evlilik mağdurları için çıkarılacak olan yasaya tecavüzcülerin ve istismarcıların da hapisten çıkma ihtimali bulunduğu gerekçesiyle itiraz etmişlerdi.

Başta bu konu olmak üzere özellikle dünyanın olağanüstü dönemlerden geçtiği şu süreçte, evlerde yaşanan gerginlik ve şiddete kadar pandemi günlerine özel sorulara KADEM Başkanı Dr. Saliha Okur Gümrükçüoğlu yanıt verdi.

 

Sayın Gümrükçüoğlu pandemi günlerinde özel bir takım uygulamalar her alanda söz konusu, yargı da bu alanlardan biri. Ceza infaz sisteminde yapılan değişiklikler kapsamında genç evlilerin durumları da çok konuşuldu. Bu noktada özellikle KADEM’e gözler çevrildi. 2016 yılında sizlerin müdahelesiyle genç evlilerin hapisten çıkamadığı suçlaması var. Bununla ilgili görüşlerinizi de alabilir miyiz?

Kamuoyunda “erken yaşta evlilik” olarak bilenen gerek örften, gerek sosyolojik yapıdan, gerekse marjinal bir takım sebeplerden kaynaklanan çocuk yaşta yapılan evlilikler, artık yok denecek kadar azaldı. Bundan sonra da bu süreç bu şekilde devam edecektir buna inanıyoruz. Fakat bir gerçek var ki bunu da göz ardı etmiyoruz. Bu çocuk yaşta evlenenler arasında resmi nikahla evliliğini sürdüren, yuvasına bakan, çoluk çocuk sahibi olmuş az da olsa bir grup var. Sayıları öyle kamuoyunda söylendiği gibi binleri bulmayan bir grup… Bu kişiler severek aile rızasıyla ya da ailenin rızası olmadan kaçarak evlenmiş kişiler, herhangi bir cebir, şiddet, hile, tehdit olmadığını ifade eden ve herhangi bir şikayetin de dava dosyalarında yer almadığı kişiler. Fiili olarak tasvip etmemekle beraber pratikte yaşanan bu sorunun da çözülmesi gerektiğine inanıyoruz. Zira her durum ve şartta en büyük sıkıntıyı her zaman kadınlar çekiyor. Bu sıkıntıların bir an evvel son bulmasını diliyoruz. Bizler de bundan sonraki süreçte, sahada karşılaştığımız olaylardan hareketle, daha güçlü bilgilendirme kampanyaları ile çocuk yaşta evliliklerin çoğu zaman büyük travma ve mağduriyetlere sebep olduğunu anlatmaya devam edeceğiz.

 

 

2016 yılında çıkarılmak istenen kanun metnine olan itirazımız ile ilgili bilinen yanlışı da bu vesileyle tashih etmek isterim. O dönemde bizim itirazımız kanun metninin yoruma mahal bırakılacak şekilde düzenlenmiş olmasına yönelikti. Yani biz yasanın daha dikkatle kaleme alınması gerektiğini ifade ederek, şayet o haliyle meclise gelecek olursa cinsel istismar suçundan hüküm giymiş olanların da bu düzenlemeden faydalanabileceğine vurgu yapmıştık. Yani maalesef o dönemde bu suçun faillerinin de yasadan yararlanıp af kapsamına girme ihtimali vardı. Açıkçası o metne sessiz kalarak bu vebali taşıyamazdık. Bu sebeple gerekli olan itirazları yaparak, bir rapor halinde sunduk. Bunun yanında yeni bir kanun metni oluşturulursa destek ve işbirliğine her zaman açık olduğumuzu da belirtmiştik. Ancak sizin de bildiğiniz gibi daha sonra yasa teklifi tekrar gündeme gelmedi. Dört yıl sonra bugünlerde konunun tekrar Meclise geleceği konuşuluyor.

DÜZENLEME BİR DEFAYA MAHSUS VE CİNSEL İSTİSMAR SUÇLARININ TANIMINDA BİR DEĞİŞİKLİK YOK

Şu konuya da açıklık getirmek gerekir ki, bugün gündeme gelen konu, infazın ertelenmesine yönelik bir düzenleme. Yani Medeni Kanundaki evlilik yaşı ya da ceza hukukundaki cinsel istismar suçlarının tanımında herhangi bir değişiklik yapılmayacak. Bu düzenlemenin bir defaya mahsus vaktiyle cinsel istismar kapsamında değerlendirilmiş ancak rızayla bir araya gelmiş ve aile olmuş kişilere yönelik, cezalarını evde çekmelerine olanak tanıyan bir düzenleme olması tecavüzcülerin salınacağı anlamına gelmiyor. Detayları iyi düşünülmüş ve hazırlanmış bir tasarı ile hem gerçek mağdurların mağduriyetlerinin son bulacağına hem de çocukların geleceğini karartan istismar suçlularının cezalarını çekmeye devam edeceklerine inancımız tam.

SU İLE TEMAS ÖFKEYİ AZALTIR. HZ. PEYGAMBER’İN DE BU YÖNDE BİR HADİSİ MEVCUTTUR. ÖFKELENEN KİMSENİN ABDEST ALMASINI TAVSİYE EDER. 

Yaklaşık bir aydır belli yaşlardaki vatandaşlara sokağa çıkma yasaklamaları getirildi. Haftasonları ise büyükşehirlerde geniş kapsamlı kısıtlamalar yaşanıyor. Bir yandan da dünyada evlerde kapalı kalınan bu sürede şiddet vakalarının arttığını görüyoruz. Çin’de yasakların ardından mahkemelere boşanmak için başvuran çiftlerde patlama yaşandığı gelen haberler arasında. Şüphesiz kapalı kalmak bir süre sonra psikolojik olarak gerginliklere sebep olabilir.

Bu gerginliklerin şiddete meyilli kişiler tarafından şiddete dönüşmemesi için neler yapılmalıdır? KADEM olarak bu konuda tavsiyeleriniz nelerdir?

Uzun süre hiç dışarı çıkmadan evde kalmak psikolojik olarak insanı yormanın yanı sıra bir gerilime de sebebiyet veriyor şüphesiz. Bu gerilim şiddete meyilli kişiler tarafından olumsuz durumlara da dönüştürülebilir.

Gerginliğin oluşmasına ve artmasına sebep olacak bir durum söz konusu ise hemen Oradan, o odadan uzaklaşıp başka bir ortama geçilmelidir. Bu yer değişikliği gerginliği almazsa pencereyi açarak nefes egzersizleri yapmak öfkeyi kontrol etmeyi sağlayabilir. Ayrıca su ile temas da öfkeyi azaltan bir durumdur. Nitekim Hz. Peygamber’in de bu yönde bir hadisi mevcuttur. Öfkelenen kimsenin abdest almasını tavsiye eder.  Bu tavsiyelere uyulduğunda zarar verecek tavır ve cümlelerden kaçınmak şüphesiz daha kolay olacaktır. Bunun yanında şiddete meyilli kişiler olumsuz enerjilerini ve gerginliklerini atmak için egzersiz yapıp kendilerine iyi telkinler vererek motive olabilirler. Aile olmanın, zor zamanlarda bir arada olmanın verdiği güzel hisleri, mutlu anları düşünebilirler. Bunların dışında pandemi sürecinde birçok terapist, psikolog ücretsiz online danışmanlık hizmeti vermekte. Evde kalmanın verdiği gerginliğin artması durumunda danışmanlık hizmetine başvurulabilir. Biz STK olarak ise içinde bulunduğumuz ve birlik olmaya çalıştığımız bu zamanda gerginliklerin şiddete dönüşmemesi için çaba sarf ediyoruz. Ailenin birliğinden ve öneminden bahsederek, evde birlikte yapabileceğimiz birçok aktiviteye kadar öneriler sunuyoruz. Eğitimlerimizi ve bilgilendirici toplantılarımızı online ortamlara çekerek insanlara ulaşmaya gayret ediyoruz. Evde geçirdiğimiz zamanların şiddete değil huzura ve mutluluğa dönüşmesi en büyük temennimiz.

EVİNDE ŞİDDET GÖREN MAĞDURLAR İÇİN DAHA ÖNCE OLDUĞU GİBİ DEVLETİMİZİN TÜM ÖNLEYİCİ UYGULAMALARI BU SÜREÇTE DE DEVAM EDİYOR.

İstemeyiz ama şiddetin yaşandığı evlerde şiddete uğrayan kişiler bu süreçte neler yapmalıdır?

Şiddet maalesef ki içinde bulunduğumuz birbirimizle dayanışma içinde olmamız gereken bu zorlu süreci bile yok sayıyor. Dünyada rakamlar evlerde yaşanan şiddetin bu süreçte maalesef arttığını gösteriyor. Alınan tedbirler kapsamında eve kapanma durumu şiddet failleriyle aynı evde her gün her saat bir arada olmaya sebebiyet veriyor.

Evinde şiddet gören mağdurlar için daha önce olduğu gibi devletimizin tüm önleyici uygulamaları bu süreçte de devam ediyor. Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı Çağrı Merkezlerinden Alo 183 Sosyal Destek Hattı, bu süreçte de aktif. 183 arandığında gelen ihbar üzerine bulunduğu ilde görevli Acil Müdahale Ekip Sorumlusu veya kolluk kuvvetleri en kısa zamanda müdahale etmek için harekete geçiyor. Alo 155 Polis İmdat Hattı da bu doğrultuda kullanılabilir Eğer şiddet gören kişi kırsal kesimde yaşıyorsa ALO 156 Jandarma Destek Hattını arayabilir.

Bunun dışında bulunduğu yerin Kaymakamlığı ve valiliğinden sığınma ya da destek talep edebilir. Şiddet gören kişinin arama imkânı yoksa İçişleri Bakanlığı’nın KADES uygulamasını indirerek butona basıp yardım çağrısında bulunabilir. Kişinin telefon imkânı da yoksa en yakınında güvendiği, ulaşabileceği kişiden, komşusundan, akrabasından yardım isteyerek kolluk kuvvetlerine ulaşabilir. Umuyoruz ki bunların hiçbirine gerek kalmaz.

İNSANOĞLU ÖYLE BİR TEMPODA YAŞIYORDU Kİ ÇOĞU ZAMAN RUHLARIMIZ BEDENLERİMİZİ YAKALAYAMIYORDU. AMA ARTIK SOLUKLANMA ZAMANI.

Tarihi günlerden geçtiğimiz bu süreçte özellikle sokağa çıkma yasaklarının daha genele yayıldığını görüyoruz. Buna mukabil yasağı ve tedbirleri ciddiye almayan ve uyarılara dikkat etmeyen kişiler de var. Sizin bu konuda bir mesajınız var mı? Bu kısıtlamayı nasıl değerlendiriyorsunuz?

Dünyadaki genel tabloya baktığımız zaman her bireyin kendi önlemlerini alarak bu virüsten korunması gerektiğini görmekteyiz. Bunun için de evde kalarak sosyal izolasyonu sağlamak mühim. Ancak bir yandan da hayatın rutin işleyişinin aksamaması ve insanların işlerinden kopmaması, üretimin, ticaretin devam etmesi gerekiyor. Bu nedenle yaş sınırlandırmaları ile bu denge sağlanmaya çalışılıyor. Gerek 65 yaş üstünün risk grubunda olması gerek 20 yaş altı çoğunluğu öğrenci grubun evde kalarak eğitimlerine devam edebiliyor olmaları onların rahatlıkla sokaklardan uzaklaşabilmelerini sağladı. Ancak bu sınırlandırma kapsamına girmeyen çoğunluğu çalışan kesim havaların ısınmasıyla birlikte pandeminin verdiği gerginliği atabilmek için iş dışında parklarda, bahçelerde vakit geçirmeye başladılar ki, bu durum aslında hastalığın yayılmasına zemin hazırlayacaktı. Bu sebeple bütün bunlar bir araya geldiğinde özellikle büyük şehirlerde verilen kısıtlama kararlarının oldukça yerinde bir karar olduğu görünüyor.

Elbette bize düşen halk olarak bu tedbirlere sonuna kadar riayet ederek hem kendi sağlımızı hem de başkalarının sağlığını tehlikeye atmamak…Bu dönem haliyle hepimizin yavaşladığı ve yeniden dünyanın ve hayatın anlamını sorguladığımız da bir dönem oldu. İnsanoğlu öyle bir tempoda yaşıyordu ki çoğu zaman ruhlarımız bedenlerimizi yakalayamıyordu. Ama artık soluklanma zamanı. Gerek aile büyüklerimizle gerek çocuklarımızla birbirimizi dinleme ve anlama dönemi. Bu dönemi nimete de çevirmek bizim elimizde külfete de. Dem bu demdir diyerek etrafımızdaki herkesi bu yoksunluk günlerinde arayıp sorabilir, gönüllerini hoş edebiliriz. Sonsuz bir haz evrenine dönüşen şu kocaman dünyada yeniden kulluğumuzu ve acziyetimizi hatırlayarak tefekkür edebiliriz. Varlığın ve yokluğun kıymetini, bolluk ve darlığı, özgürlük ve esareti bu olağanüstü dönemi vesile kılarak gençlere, çocuklarımıza anlatabiliriz. Mars’ta koloni kurma çalışmalarından, ölümsüzlük geni üzerine yapılan araştırmalara kadar insanoğlunun kendini her şeyden müstağni gördüğü algısı bir virüsle yerle yeksan oldu diyebiliriz. Bu ibretlik dönemlerin şahidi olarak acizliğimizi unutmadan yeni nesilleri bu bilinçle yetiştirmek ve çalışmalarımıza devam etmek zorundayız.

 

 

 

 

 

 

YORUMLAR 40
  • vatandaş 3 yıl önce Şikayet Et
    Ülkede milli manevi Birliği ve alie yapısını yıkmak için kurulmuş en büyük dernektir kadem. Feminizm artık türbana bürünüp bu gibi dernekler vasıtasıyla aile yapımızı zehirliyor, gerçekten hakkıyla örtünün analarımız bacılarım bunlar gibi takkiyeciler yüzünden zan altında kalıyor. Pkk ile nasıl mücadele ediliyorsa bu dernekle de bir o kadar mücadele edilmeli.
    Cevapla
  • Yılmaz ismet 3 yıl önce Şikayet Et
    Kadının Beyani Esastır Dogru bi Karar deyildir ALLAH Kanunu Esastir Dikkate Alinacak
    Cevapla
  • Ali 3 yıl önce Şikayet Et
    Bir defaya mahsus demek ne demek. Aynı durum bu gün de yaşanırsa yine aynısı olacak.
    Cevapla
  • f.y. 3 yıl önce Şikayet Et
    İslam da kadının tekbaşına şahitliği kabul edilmez iken kadının beyanı ile erkeğin hapse atılması ne kadar doğru.Siz Allahın kuralını hiçe mi sayıyorsunuz kimin hesabını güdüyorsunuz?
    Cevapla
  • Erkekdem 3 yıl önce Şikayet Et
    kadem ne zaman kapanacak? kadın erkek eşitliği diye bir şey yoktur, İstanbul sözleşmesi kaldırılmalı
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
DİĞER HABERLER
Tarihi ziyaret öncesi Erdoğan açıklaması! Türkiye'ye net mesaj: İzin vermeyeceğiz
Kulüpler Birliği geri adım atmıyor! Büyükekşi yönetimine büyük baskı