Kanal 7 grubunun o açıklaması: Geri adım değil, aksine ileri bir adım

3 Mayıs 2020 Pazar günü Arafta Sorular Programı’na konuk olan Sevda Noyan’ın Kanal 7 Medya Grubu’nun kurumsal değerleri ve yayın ilkeleri ile hiç bir şekilde bağdaşmayan sözleri üzerine Kanal 7 Medya Grubu'ndan açıklama yapılmıştı. Haber 7 Yazarı Mehmet Acet, Noyan'ın kabul edilemez sözleri ve Kanal 7'nin milli duruşuyla ilgili köşe yazısında önemli tespitlerde bulundu.

Mehmet Acet'in köşe yazısı:

İstanbul Eyüp’teki Kanal 7 binasının girişinde aşağı yukarı 20 sene önce, içeriği çalışanlar ve yönetenlerin ortak aklıyla uzun/seri toplantılardan sonra hazırlanan bir tabela asılıdır.

O tabelada grubun ‘kurumsal yayın ilkeleri’ anlatılır.

Sevda Noyan’ın Ülke tv deki yayın sırasında sarf ettiği sözler, o ilkeler doğrultusunda kurumsal refleksi hemen harekete geçirdiği için, kamuoyunun bildiği o açıklama hızlıca hazırlanıp duyuruldu.

Şunun altını çizelim:

O açıklama bir geri adım değildir.

Bir yayın kuruluşunun kendi mecralarından birinde ama kendi iradesi dışında gelişen bir talihsizlik karşısında aldığı sorumlu tutumun bir yansımasıdır.   Ayrıca, gerekmesi halinde özür beyanında bulunmak, zayıflık değil, özgüven göstergesidir.

DARBELERE KARŞI POZİSYON ALMAK BAŞKA İÇ SAVAŞ ÇAĞRIŞIMI YAPMAK BAŞKA ŞEYDİR

Cumhurbaşkanlığı İletişim Başkanı Fahrettin Altun, önceki gün, son dönemde darbe çağrışımı yapan kimi açıklamalara ya da doğrudan tehdit niteliği olan yazılara karşı neden güçlü şekilde cevap verildiğini izah eden bir twit dizisi attı.

CHP muhalefetinin ya da müzahir çevrelerin, iktidarı gayrı meşru yöntemlerle devirme çabaları karşısında sergilediği geleneksel tutumunun bir hatırlatması de denebilir buna.

-2007’de demokratik yöntemlerle seçilmiş hükümete muhtıra verilirken;

-2013’te hükümete karşı gezi kalkışması yapılırken;

-17/25 Aralık’ta yolsuzluk ambalajlı iktidar devirme hamleleri yapılırken;

Ve en kötüsü de 15 Temmuz’dan sonra insanların gözünün içine baka baka ‘kontrollü darbe’ derken, CHP muhalefetinin hep darbecilerle, vesayet odaklarıyla birlikte hareket ettiğini dile getiren bir hatırlatma.

İletişim Başkanı Altun’un bu twit dizisini son birkaç hafta içerisinde tedavisi çok zor bir hastalığa dönüşmüş olan bu darbe imalarına karşı ‘es geçmeden’ tepki verilmesinin gerekçeleri olarak okumak gerekir.

Darbe çağrışımı yapan beyanatlar, akıbetiniz Menderes gibi olacak tehditleri ortalığa dökülmüşken, meseleyi “Canım nereden çıkartıyorsunuz bunları” alaycılığıyla karşılayanlar da oldu.

Örneğin CHP’nin İstanbul İl Başkanının sözlerine karşı verilen tepkiler…

Sanki Canan Kaftancıoğlu’nun geçmişten gelen parlak bir demokratik duruşu varmış gibi…

Sanki, kendisi iktidar değişikliklerinin sadece seçimlerle olabileceği konusunda rüştünü ispat etmiş birisiymiş gibi…

Peki, Kaftancıoğlu’nun iktidarın erken seçimle ya da ‘başka bir şekilde’ devrileceğini dile getirmesi, iç sesin kaza ile de olsa dışa vurumu olamaz mıydı?

Son haftaların meselesi aslında, bir darbe tehdidi olup olmaması meselesi değil.

Mesele, darbelere özlem duyanların, sandık dışı yöntemlerle iktidar değişikliği için fırsat kollayanların bu pervasızlıklarına karşı bu defa daha sert ve daha net şekilde cevaplar verilmiş olmasıdır.

Bu süreç içerisinde Kanal 7 medya grubunun paydaşları da darbe iması/kışkırtıcılığı niteliği taşıyan sözlere, yazılara karşı başından itibaren en net şekilde kendi pozisyonunu aldı.

Bu böyle iken, Ülke tv de yayınlanan bir programa konuk olarak katılan Sevda Noyan’ın sözleri gündeme geldi.

Konuşulan konu benzerdi ama ağızdan çıkan laflar, hiç de bu duruşa hizmet eder bir nitelikte değildi.

Aklından darbe fikrini geçirenlere karşı alınan pozisyon başka,

İç savaş çağrışımı yapan sözler kullanmak başka şeydir.

Elinde silahla, tankla, topla ülkenin üzerine çökmeye çalışanlara karşı siper olmak başka,

Öyle bir durumda komşusunu öldüreceğini söylemek başka şeydir.

Darbeye karşı durmak cinayet işlemeye niyet etmiş gibi bir dille anlatılabilir mi Allah aşkına?

Hiçbir şey değilse bile en azından maksadını aşan sözlerdi o yayında kullanılanlar.

Sonuçları itibarıyla kimin işine yaradığını herkes kendi aklıyla hesap edebilir.

Bir de şöyle düşünün.

Kanal 7 grubu adına o açıklama yapılmamış olsaydı, iş nerelere varacaktı?

15 Temmuz’da halk, elinde topla, tüfekle sokaklara çıkmadı.

Daha fazlasını söyleyebiliriz:

15 Temmuz aslında halkın ‘silahsız’ direnişi sayesinde destanlaşmıştı.

Diğer yandan, muhafazakar/demokrat siyaset, tarihi boyunca her zaman meşru alandan uzaklaşmama, marjinalliğe savrulmama, provokasyonlara kapılmama ilkeleriyle hareket etmiştir.

Kanal 7, kurumsal ilkeleri arasında da demokratik değerlerin el üstünde tutulması, şiddete, vandalizme prim veren yayıncılık anlayışından uzak durulması gibi net kriterler var.

Bu bir saflık anlamına da gelmez tabi.

Birileri yine bir tür kalkışma hesabı içinde olursa, burunları sürtülür, yaptıklarına pişman edilir.