Ne demişti?

"Oturdular büyük gösteriler yaptılar, iş adamları bir araya geldi, bakanlar cumhurbaşkanları bir araya geldi, otomobil üretiyoruz dediler. Nerde? Milleti kandırmak için" demişti.

Türkiye’nin vizyon projelerinden biri olan TOGG’un fabrikasının açılıp, seri üretimin başladığı gün bu sözleri sıkça hatırlandı.

AK Parti kurmayları, “Yine çaktınız Kemal Bey” diye paylaşımlar yaptılar.

Başka neler oluyor?

6’lı masanın ikinci lokomotif partisi olan İYİ Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener, sürekli bir biçimde “kazanacak aday” diyerek “Ama o sen değilsin” göndermesinde bulunuyor.

Başka, daha başka neler oluyor?

CHP’ye yakın medyada boy gösteren ‘kanaat önderleri’, çok takipçili sosyal medya figürleri, “Tayyip Erdoğan’ı kimse küçümsemesin” diyerek “Kızım sana söylüyorum gelinim sen anla” mesajı veriyorlar.

Bu şekilde aslında, “Bu sizin altından kalkabileceğiniz bir iş değil Kemal Bey” demek istiyorlar.

Muhalefete yakın araştırma şirketleri, AK Parti’nin oylarının yükseldiğini, Tayyip Erdoğan’ın kazanma şansının arttığını, Erdoğan’a yönelik görev onayının yükseldiğini söyleyip, bunu Kılıçdaroğlu’nun gözünün içine sokmaya çalışıyorlar.

İmamoğlu lobisi, “İbre yeniden İmamoğlu’na dönüyor” diye haberler yaymaya başladı.

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’nun durduk yere gündem değiştirme arayışına girip, “Uyuşturucu parasıyla cari açık kapatıyorlar” diye skandal bir açıklama yapmasının arka planında, işte bu türden bir sıkışmışlık halinin dışavurumu var.

CHP EKONOMİ EYLÜL’DE, OLMADI EKİMDE BATACAK BEKLENTİSİ VARDI…

Bu yılın Nisan, Mayıs, Haziran ve Temmuz aylarında çıkan ekonomiyle ilgili yazı ve haberlerde, Türkiye ekonomisinin sonbaharla birlikte borçlarını çeviremeyeceği görüşünü dillendirenler olmuştu.

Ekonomist sıfatını taşıyan pek çok isim ‘temerrüt’ riskinden söz etti.

Petrolde yüzde 92, doğalgazda yüzde 98 oranında dışarıya bağlı bir ülke olarak, fırlayıp giden enerji maliyetlerini göğüslemek gerçekten de kolay olmayacaktı.

Ama öyle olmadığı gibi tam tersi oldu.

Eylül ve Ekim aylarında ekonomideki verilerin çoğu, sonbaharda temerrüt riski var denilen ilkbahar ve yaz dönemine göre iyileşme ve toparlanma trendi içine girdi.

Döviz girişinin artışı ve Kur Korumalı Mevduat uygulamasının etkisiyle kur ataklarının önüne geçildi.

Dünyanın her tarafında sert faiz artırımlarına rağmen yükselişi durdurulamayan dolar, biz de faiz indirimlerine rağmen yerinde saymaya devam ediyor.

Ve ekonomide bu toplanma işaretleri iktidara yazdığı gibi, Kılıçdaroğlu ile bu iş nasıl olacak korkusu içinde olanların tedirginliklerini derinleştiriyor.

Her şeyin kendi lehine gelişeceğini hesap ederek sık sık “Geliyor gelmekte olan” sloganı atan, sık sık erken seçim çağrısı yapan Kılıçdaroğlu, bu anlamda yine umduğunun bulamamanın hayal kırıklığını yaşıyor.

“Uyuşturucu parasıyla cari açığı kapatıyorlar” sözleri bu hayal kırıklığının bir dışavurumu gibi duruyor.

Hükümet, cari açığı kapatamayacağı için Türkiye ekonomisi temerrüde düşecek, yani iflas edecekti.

Ve o yıkıntıların üzerine kendisine gün doğmuş olacaktı.

CARİ AÇIK NASIL FİNANSE EDİLİYOR?

Ama olmadı.

Kılıçdaroğlu’nun baktığı yerden, ekonomist kökenli sözcüsü Faik Öztrak’ın gösterdiği yerden bakınca, cari açığın kapanmaması, kapanamaması gerekiyordu, ama 100 milyar doları aşan enerji maliyetine rağmen kapatılabiliyor işte.

Uyuşturucu parasıyla değil tabi.

Bu sözlerin açık bir iftira olduğunu ifade etmeye bile gerek yok.

Cari açığın finansmanı;

-İhracattaki yüksek performans,

-Erdoğan’ın özellikle Rusya/Ukrayna savaşında izlediği Türkiye lehine büyük faydalar sağlayan sofistike dış politikası,

-Körfez ülkeleriyle ilişkilerin düzelmesi ve bu ülkelerden para akışının yeniden başlaması,

-Turizm gelirlerinin rekor seviyede artması ile cari açığın finanse edilmesi mümkün hale geldi.

Tarzan zor durumda derken bunları kast ediyorum.

Tam da Londra gezisinin hemen arifesinde.