Çağrım HSK’ya!

.

  • GİRİŞ13.07.2020 10:39
  • GÜNCELLEME13.07.2020 10:39

Yargıtay ve Danıştay’da hukuka bağlı kararlar yargıya güveni artırırken, yerel mahkemeler bildiğiniz gibi..

Kararı 2018’de vermiş Nuray Hanım..

Ama aynı adliyede, bugün de aynı statüde karar vermeye devam ediyor. Yani karar 1,5 yıl öncesine ait olsa da, siz bugün verilmiş gibi düşünün..

Aslında küçük bir araştırma yapılsa, Nuray Yılmaz hanımın verdiği kararların hemen hepsinin, böyle ideolojik olduğu görülecek..

Olay ne?

2015 yılında, Dağlıca karakoluna PKK baskın düzenler.. 16 askerimiz şehit olur..

Ama Sözcü gazetesi, TSK’nın gerçek rakamı gizlediğini, aslında 31 şehit olduğunu iddia eder.. Kaynak olarak, Reuters’ı, onun da kaynağının PKK’nın internet sitesi olan ANF olduğunu haberinde yazar..

Düşünebiliyor musunuz?

Terörist örgüt, karakolumuzu basıyor. Ordaki askerlerimizi şehit ediyor. Zaten karalar bağlamışız. Zaten gözyaşına boğulmuşuz.

Ama PKK “Daha çok karalar bağlayın. daha çok ağlayın” diyor. 16 şehidi, 31 olarak ilan ediyor.. “TSK’ya açıklanandan çok daha fazla zarar verdik” diyor.. Örgütün propagandasını yapıyor. “Biz güçlüyüz, Türkiye zayıf” diyor..

Bu söylemi, PKK’nın yayın organı ANF yayınlıyor. Bunların ipini elinde tutan Reuters, ANF’yi kaynak gösterip TSK yalan açıklama yapıyor diye iftira ediyor..

Ulusalcıların, Kemalistlerin gazetesi olma iddiasındaki Sözcü’nün ne yapması gerekir? Reuters’ın ahlaksızlığını deşifre etmesi, “PKK’nın sitesini kaynak alacaksanız, size ne gerek var? Siz PKK’nın sözcüsü müsünüz” demesi gerekir.

Dememiş..

Tam aksine, o da PKK’nın, ANF’nin, Reuters’ın sözcülüğüne soyunmuş.

Akit de bunu bu şekli ile haber yapmış. 

Takvim gazetesi haber yapmış. İki site daha var, aynı minvalde, PKK’nın kendisini pazarladığı yalan açıklamayı Sözcü gazetesinin büyük bir ihanete imza atarak yaymasının yanlışlığı haber yapılmış.

Ertesi günü şehit sayısının 31 olmadığı, PKK’nın propaganda olsun diye sayıyı yükselttiği net olarak ortaya çıkmış. Sözcü de, Reuters da bu haberi düzeltmemiş.

Sözcü bir de kalkmış, mahkemeye gitmiş, “Bize PKK’nın sözcüsü diyorlar. Oysa biz haberi Reuters’tan aldık” demişler.. Sanki Reuters’ın, “Haber bizim kaynaklarımızdan temin edilmiştir” gibi bir açıklaması varmış gibi. Sanki Reuters’ın haberi, ertesi gün doğru çıkmış da, dolayısı ile haberde bir sorun yokmuş gibi..

Haydi bunlar ister, istemekte bir beis yok.

Peki ya mahkeme? Askerimizin, şehidlerimizin, TSK’nın haklarını koruması gereken mahkemelerimiz? Askerimizin moralinin iftiralarla bozulmasına set çekmesi gereken mahkemelerimiz.. Yalana, iftiralara, kara propagandalara dur demesi gereken mahkemelerimiz?

Çağlayan Adliyesi’ndeki hakimlerimizden birisi?

Ne karar vermiş?

“Yayınların içeriği ve anlatım tarzına göre, davacı tüzel kişi aleyhince, küçültücü değer yargısında bulunulduğu, davacı şirket tüzel kişiliğinin küçük düşürüldüğü, okuyucu ya da toplumda davacı şirket aleyhinde kuşku ve husumet yaratıldığı, ..”

5’şer bin liradan, 4 sitenin toplam 20 bin TL’yi Sözcü’ye ödemesine..

Pardon, bu ülkede diktatörlük vardı değil mi? Pardon, bu ülkede yargı Erdoğan’ın iki dudağı arasından çıkanlara bakıyordu değil mi? Pardon, bu ülkede yandaş medya aleyhine hiçbir karar verilemiyordu değil mi? Pardon, bu ülkede muhalifler haklı da olsalar, mahkemelerden haksız çıkıyorlardı değil mi?

Çıksın bir tane vicdanı olan kişi izah etsin. Yalanı yazmışsın.. İftirayı atmışsın.. Hem de gözbebeğimiz olan TSK’ya o iftirayı atmışsın.. Eski Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ’un haftada bir konuk olduğu Sözcü gazetesi, bu utanmazlığı yapmış.

Hatta.. Bugün dahi o haberi sitesinde tutmaya devam ediyor..

“Ya bir halt etmişiz. PKK’nın açıklamasını haber diye yutturmaya kalkan, örgütün ANF sitesini doğru bir kaynak gibi almışız. Onun kaynaklığında, Reuters’ın servis ettiği haberi, Türk halkının moralini bozmak için aynen kullanmışız. Yalan yazmışız. Rezillik yapmışız.. Gazetecilik değil, örgüt sözcülüğü yapmışız. Sesimizi keselim. Unutturalım bu işi” diyeceklerine.

Gidip bir de dava açmış, tazminat istemişler.

Haydi istediniz.

Aynı kafadan olduğu anlaşılan hakime, usulü dairesinde bir ziyarette bulunup, “Ya, biz böyle bir dava açtık ama. Yaptığımız haber yalan. Haberin kaynağı terör örgütünün ajansı.. Biz bu davayı takip etmeyelim. Davalılar da zaten, bir cevap vermişler, öyle bırakmışlar.. Bu dava böyle kalsa” diyeceklerine.. Hakim de, “Yediğiniz haltın affı yok. Ne yüzle bir de dava açıyorsunuz? Yaptığınız rezilliği bir de mahkeme kararlarına geçirtiyorsunuz? Davanızın reddine, attığınız iftiranın savcılık tarafından soruşturulması yapılmamış ise, gereğinin ifası için savcılığa suç duyurusunda bulunulmasına” diyeceğine..

Dava dosyasına zamanında verdiğimiz cevap dilekçesini, “yok sayıyorum” diyerek..

Açıkça suç işleyerek.. 

“Tazminata hükmedilmiştir” demiş..

Haydi bunu da yaptınız. Bir de bu kararı tebliğe çıkartıp, “Hoop beyler, bakın gücümüze. Yalanı biz yazdık, mahkumiyeti siz yediniz” dercesine.. Bize nanik yapmışlar.

Şimdi tekrar söyler misiniz, bu ülkede hakimler Erdoğan’dan mı talimat alıyorlar?

Bırakın Erdoğan’dan talimat almalarını, bu ülkede hakimler Erdoğan karşıtlarından talimat almasınlar, bize yeter..

Ama, uygulama ortada..

Erdoğan’ı devirmek için.. 1 Kasım seçimlerinden 2 ay önce, karakol basıp, ülkede can güvenliğinin olmadığı izlenimi oluşturuyorlar.. Bir de, şehid ettikleri bir asker yerine, iki yalanını uyduruyorlar ki, daha büyük korku oluşsun..

Yalanlarını yazan gazeteleri de tazminatla susturuyorlar..

Çağrım HSK’ya..

Bu hakimi, atacak mısınız?

Yoksa, kamu vicdanında siz de bu suça ortak mı olacaksınız?

A. İhsan Karahasanoğlu / Yeni Akit Gazetesi

Yorumlar1

  • Gazi 3 yıl önce Şikayet Et
    Yargının içerisindeki bu türdeki hakimler temizlemedikçe keyfi karar almaya devam ederler.
    Cevapla Toplam 5 beğeni
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat