“Hasta sayısı mı, vaka sayısı mı?” tartışmasının bir benzerini.. Şimdi “Uçak mı, helikopter mi?” ile sürdürüyoruz..

İçinizde, “Hasta sayısı kaç, vaka sayısı kaç” tartışmasını hatırlayan var mı?

“Uçak mı, helikopter mi” tartışmasını da bir süre sonra unutacağız..

Ama hafızalarda, körü körüne Tayyip Erdoğan düşmanlığı yapanların rezillikleri kalacak..

Bir tane bilim adamı, tüm dünya ülkelerinden somut örnekleri getirip, “Al işte sana bilgiler. Amerika’yı yeniden keşfetmeye gerek yok. Tüm dünya, yangın söndürmede uçak kullanıyor. Siz nereden çıkarttınız, yangın söndürmede helikopter kullanmayı” diyebiliyor mu?

Hayır..

Ama ağzı olan konuşuyor..

THK’nın uçağı varmış da.. Niye kullanılmıyormuş!

Sanki THK’nın uçağı kalkıp, ormandaki yangını söndürmeye gelmiş, ama Orman Bakanlığı, THK uçaklarına yasak koymuş!

Dün akşam itibari ile, 9 değişik yerdeki orman yangını, hâlâ devam ediyordu.  

Buyursunlar, gelsinler, istedikleri orman alanındaki yangını söndürsünler.

İşte bunu dediğiniz an..

Gerçekleri söylemeye başlıyorlar..

“Ama uçaklar şu an kullanılmaz durumda!”

O zaman, “kullanılmaz durumdaki uçak” için, niye “THK’nın uçağı var” diyorsunuz ki?

Kullanılmaz durumdaki uçaktan bize ne?

Yangın olan yerlerde, uçak fotoğrafı gezdirerek, yangının korkup, sönmesini mi bekleyeceğiz?

Kendileri kabul ediyor, “THK’nın uçakları uçabilecek durumda değil, bakımının yapılması gerekir” diye..

Sonra da..

“THK’nın uçaklarını niye kullanmıyorsunuz” diyorlar.

Bunu da geçtik..

THK’nın uçaklarının orman yangınında aktif olarak kullanıldığı yıllardaki duruma bakalım..

Bu malum kesimin sürekli ayrıştırarak “en kötü yıllar” olarak gösterdikleri AK Parti’nin iktidarda olduğu yıllarla kıyaslayalım..

Aslında AK Parti’nin ilk yıllarında, yine THK uçaklarından yararlanılıyordu.

Dolayısı ile..

Belki son 10 yıla bakmak gerekir..

Bir de, ondan önceki THK’nın orman yangınında aktif görev yaptığı yıllara bakmak gerekir.

Kurban derilerinin gaspedilerek THK’ya teslim edildiği yıllardan örnekleri verelim..

1994 yılında, DYP-SHP koalisyon hükümeti iktidarda iken..

Son 30 yılın en yüksek miktarda ormanını, yangında kaybetmişiz..

Söz konusu olan, 30 bin hektardan fazla bir alan..

Yani, bugün vıdı vıdı yapanlar..

CHP’nin ve..

İyi Parti’nin Genel Başkanı Meral Akşener’in DYP çizgisinden geldiği gerçeğinden hareketle söylersek..

CHP-DYP koalisyonunun..

Yani bugünkü Kemal Kılıçdaroğlu ile Meral Akşener ikilisinin 1994 versiyonunun iktidarda olduğu 1994’te..

30 bin hektardan fazla bir alan orman yangınlarında kaybedilmiş.

Ki, o tarihte toplam orman alanımız da, bugünkü toplam orman alanımızdan % 15 oranında daha az.

1995-1999 yılları arasında 6 bin ile 15 bin hektar arasında her yıl yangınlarda orman kaybı yaşamışız.

Başbakanlık koltuğunda Bülent Ecevit’in oturduğu 2000 yılında ise rekor yine neredeyse kırılacakmış; bir yılda kaybettiğimiz orman alanı, 27 bin hektar..

AK Parti’nin ilk yıllarında 3 ila 12 bin hektar orman alanı yangınlarında kaybedilmiş.

İlginçtir, AK Parti’nin, MHP ile işbirliği yaparak TBMM’de çıkarttıkları Anayasa değişikliği ile başörtü yasağını kaldırmak istediği 2008 yılında, orman yangınları zirveye taşınmış.

Evet, 1994’teki Kılıçdaroğlu-Akşener ikilisinin o tarihteki versiyonlarının rekorunu kıramamış ama, yaklaşmış: 29 bin hektar alan sadece 2008 yılındaki orman yangınlarında kaybedilmiş. 

“Başörtü yasağını kaldırmaya kalkarsan, bak ülkeyi ne hale getiririz” mi demek istediler?

Yoksa..

“Öyle bir istikrarsızlığı başına bela ederiz ki, sana vurulan yumruğun nereden geldiğini bile anlayamazsın” mı denilmek istenmiştir, uzun bir tartışma konusu.. 

Ama şu kesin.. 

AK Parti iktidarının 17 yıllık süresi içinde, en yüksek orman yangını 12 bin hektar iken, sadece 2008 yılındaki kapatma davasının açıldığı ve AK Parti’nin kendisini gerçekten muktedir sandığı 2008 yılındaki orman yangınlarında kaybedilen alan 29 bin hektar.

Şimdi sıkı durun..

Bu işlerin THK’dan tümü ile koparılıp alındığı, daha doğrusu THK’nın ihaleyi kazanamadığı 2017 ve 2018 yıllarındaki yangınlarda kaybedilen orman alanı, 12 bin ve 6 bin hektar olarak kayıtlara geçmiş.

THK’nın bu işten sorumlu olduğu yıllarda 31 binlere dahi çıkılmış iken.

THK’nın sorumlu olmadığı yıllarda 6 binlere kadar inildi ise..

Siz nasıl, “THK’nın vazgeçilmezliği” üzerinden, ahkam kesebilirsiniz ki?

Birçok kişiyle soracağım da..

Özellikle Prof. Üstün Dökmen’e sormak istiyorum..

“Orman yangınları karşısında acizliğimizi gördüm” diye söze başlayıp.

Sonra çaktırmadan “Uçaklarımız var mı, yok mu, bilmiyoruz” ile bitirirseniz..

Yaptığınız sırf kılçıklıktır..

Bilmiyorsan, aciz isen, sus otur.

Bir yandan “Acizim, bilgisizim” deyip, bir yandan da, cumhuriyet tarihinin en az yangınlarının yaşandığı yılların iktidarını suçlamak, hangi bilimsel kafanın ürünü olabilir ki? 

Yeni Akit