Millet İttifakının bilmem kaç bin maddelik hükümet programında şu bölümü ben çok tuttum..

“Cumhurbaşkanlığı’nı Çankaya Köşkü’ne taşıyacağız. Cumhurbaşkanlığı’nın kullanımındaki saray, köşk ve yalıları halkın kullanımına açacağız.”

Yaşa, varol Millet İttifakı..

İşte milletin adamlığı böyle olur..

Saraylar boşaltılmalı..

Saraylarda eğlenenler, içkili balolar düzenleyenler, sabahlara kadar demlenenler..

O sarayları terk etmeliler.

…….

?…….

Ne oldu, solcu kardeşler..

Başlığı beğendiniz..

“Bize bir transfer var galiba” diye, dört göz okumaya başladınız..

Ama “Sarayların boşaltılması”nın, lafla değil, gerçekten olmasını isteyen cümleleri görünce, moraliniz bozuldu anlaşılan.

Dürüst olursanız, moraliniz bozulmaz..

Sarayların boşaltılmasını istiyorsanız, ölümüne “evet” diyorum..

Nerde bir saray var ise, yan çizmek yok, hep birlikte boşaltacağız..

Sarayları; içindekilerin başına yıkacağız, söz mü?

Haydi zorlanmayın, hep birlikte söz verelim..

Nerden başlayalım?

Gerçek saraylardan..

Saray denilince aklınıza ne gelmeli?

Veya şöyle soralım:

“Saraylar, içindekilerinin başına niçin yıkılmak istenir?”

Çünkü saraylar, eğlence yerleridir..

Zevk mekanlarıdır..

İçkinin su gibi akıtıldığı yerlerdir..

Keyif mekanlarıdır..

Milletin isteklerinin değil, bir avuç egemenin, milletten yetki almadan, milletin parasını harcama mekanlarıdır..

Bunun için, millet “saray”lara mesafelidir..

“Saray”ları; içindekilerin başına yıkmak ister..

Milletin olması gereken mekanlar, bir avuç elit tabakanın emrine verilmiştir, onun için millet, “saraylar”dan nefret eder..

Bu kapsamda..

Ben “var mısınız” demek üzere hazırlanırken..

Daha dakikasında..

Millet İttifakı’nın başaktörü Kemal Kılıçdaroğlu, dünkü CHP Grup toplantısında hemen yan çizdiğini ilan etti..

Dedi ki:

“Binalarına kayyumun çöktüğü Boğaziçi Üniversitesi mezunlarına sesleniyorum: Rektör görünümlü kayyumu birkaç ay sonra Boğaziçi’liler ile birlikte tahliye edeceğiz.”

Konunun ayrıntılarını daha önce okumadı iseniz, şaşırabilirsiniz..

“Kim, nereden, kimi tahliye ediyor” diyeceksiniz..

Anlatayım:

İstanbul Boğazı’na çok yakın bir mesafede, trilyonluk bir alana..

Boğaziçi Üniversitesi’nin, yani devletin bir alanına..

Bu üniversiteden mezun olan bir avuç elit, konuvermiş..

8 bin metrekarelik alanı 33 yıldır kullanıyor..

Balolar orda düzenleniyor..

İçkili toplantılar orda..

Yılbaşı eğlenceleri orda..

İşret orda..

Meyhane orda..

Zevk-ü safa orda..

Hani biz öyle alkollü mekanlara gitmeyiz de..

Gitmek isteyen herkesin girebileceği bir yer mi?

Ona da cevap, hayır..

Sadece bir avuç elit kesim, milletin arsasına konmuş, bedava demleniyor, eğleniyor, sonra da millete ahkam kesiyor..

Yani, “saray” diye bir tanım yaptık ya..

O tanımın içinde kalan ne özellik var ise..

Boğaziçi Üniversitesi mezunlarının konduğu; o alanda yaşanılanlarla örtüşüyor..

Şimdi, o alan, bir avuç elit kesimin elinden alınıp, üniversitenin kendisinin kontrolüne, öğrencilere geçmek üzere adım atılınca..

Yani “Saray boşaltılmak” istenince..

Zıplayan kim oluyor?

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu oluyor..

“Okul mezunlarının kendi paralarıyla yaptıkları bir bina var, o binaya da el koydu. Zorbalık yaptı, ‘Burayı da alacağım’ dedi. Buradan Naci’ye sesleniyorum: Zulümden, adaletsizlikten, baskıdan hoşlanmam” diyor..

Boğaziçi Üniversitesi Rektörü Naci İnci’nin, mezunların içkili mekan/saray olarak kullandıkları alanı boşaltmak istemesine, Kılıçdaroğlu tehditlerle karşılık veriyor..

Neymiş?

Mezunlar, kendi paraları ile bina yapmışlar.

“418 milyar dolarlık soygun var” deyip, bir liralık delil gösteremeyen tutarsız adama meydan okuyarak söylüyorum:

“Mezunlar kendi paraları ile, kendi aldıkları arsaya bina yapsınlar. O zaman kimse onları, bulundukları yerden tahliye etmeye kalkamaz. Onlar milletin arsasına bina yapmasınlar. Milletin adamları da, onları ordan tahliye etmesin.”

Anlaşıldı mı, “helal”den yana görünüp, “harama dostluk” yapan Kemal..

Şimdi gördük mü, kimler saraya karşı? Kimler saraylara dost..

Bu tespitimizi, tek örnek üzerinden yapmayalım..

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu’nun, kendisinden önceki başkanların kaldıkları lojmanı beğenmeyip..

Boğaz’a nazır bir mekanı, kullanmaya başlaması üzerinden de aynı söylemimizi tekrarlayalım..

Soruluyor, CHP’li başkana, “İkamet olarak kullandığınız Rumeli Hisarı’ndaki tarihi köşkün tadilatı için belediye kasasından ne harcandı?”

Cevap veriyorlar:

“Onarımlar sonrasında şehrin önemli bir noktasında bulunan tescilli bir kültür varlığı, atıl, kullanılmaz ve çürüyen halinden kurtarılarak Belediyemiz Başkanlık Çalışma ve Yaşam Ofisi olarak kullanılmak üzere restore edilerek, (..) 20 milyon 39 bin 962,85 TL harcama ile tamamlanmıştır.”

25 yıldır Milli Görüşlü belediye başkanları ihtiyaç duymamış. 3 yıllık Ekrem efendi, “Boğaz’a nazır bir mekanda sabahlamak istiyorum” deyip, köşke konmuş.

Daha bunun gibi, sol kafanın konduğu, nice mekanlar var..

Deniz kenarında, nice millete ait alanlar var. Kimi darbeci generallerin konduğu, kimi darbeci bürokratların konduğu..

Haydi altılı masa. Var mısınız..

İçinde millet için çalışma yapılmayan sarayları boşaltmaya. Köşkleri boşaltmaya.. 

Biliyorum, “Biz, Tayyip Erdoğan’ın Külliyesi’ni kastetmiştik” diyecekler..

“Saray tanımına uyuyorsa, orayı da birlikte boşaltalım..

Eğlence alanı ise. İçkili toplantıların, zevk-ü sefaların merkezi ise..  Sabahlara kadar şarkıların söylenip, kadınların oynatıldığı, içkinin su gibi aktığı bir yer ise, orayı da boşaltalım..

Bir kişi bile, bu iğrençliklerin, Cumhurbaşkanı Külliyesi’nde yaşandığını iddia edebiliyor mu?

Hayır..

Tam aksine.. Devletin; mafya babalarına ait otel salonlarında, yüzbinlerce lira ödeme yaparak gerçekleştirdikleri toplantılar, etkinlikler, Külliye’de, tek kuruş kira ödemeden gerçekleştiriliyor..

Bir avuç elit kesimin değil, tam da milletin hizmetinde o Saray kullanılıyor..

Orası egemenlerin değil, milletin sarayı!

Siz, bir avuç elitin saraylarını boşaltın..

Boşaltılmak istendiğinde, devlet görevlilerini tehdit etmeyin!

YENİ AKİT