İdlib'de geri adım yok. Peki ufukta ne görünüyor?

.

  • GİRİŞ27.02.2020 11:05
  • GÜNCELLEME02.03.2020 10:19

İdlib’de Türk Silahlı Kuvvetleri destekli muhalifler, iki gündür karşı taarruz halindeler.

 

 

Dün gece, bütün bu gerilimin odak noktası olan Serakip’in rejimden kurtarıldığı haberi geldi.

Serakip, stratejik açıdan son derece önemli bir yer.

 

 

İdlib’i kontrol etmenin düğümü olarak görülen M-5 ve M-4 otoyolunun tam kesişme noktasında bulunuyor.

Ay başında 8 şehidin verildiği yer de burası.

Dün geceki ataktan sonra, M-5 otoyoluna inen muhalifler, yolun bir bölümünü kontrol altına almayı başardı.

Bu yeni gelişmeler üzerine ufukta bir soru daha belirdi:

Sahadaki bu ilerleyiş karşısında Ruslar nasıl bir tutum sergileyecek?

Türkiye destekli muhaliflerin ilerleyişini durdurmak için yeniden hava saldırılarına yönelecekler mi?

Yoksa, örtülü bir şekilde Ankara’nın sahadaki hedeflerine ulaşmasını kabullenecekler mi?

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, Şubat başlarında Şam rejimine geri çekilmesi için ay sonuna kadar süre vermiş, geri çekilme olmadığı takdirde askeri operasyon için düğmeye basılacağını açıklamıştı.

Arada Rus heyetiyle üçüncüsü dün yapılan görüşmeler gerçekleşti.

Ancak, dün itibarıyla Moskova, Ankara’nın taleplerini karşılamaktan uzak bir görüntü çizmeye devam ediyordu.

Rusların bu tutumu belli olduktan, sahadaki durum daha bir kritik hal aldıktan sonra Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın yeni gelişmeler doğrultusunda krize nasıl yaklaşacağı merak ediliyordu.

Dün, Meclis Grup Toplantısı’nda kullandığı ifadeler, Erdoğan’ın aynı kararlı tutumu sürdüreceğini gösteriyor.

Cumhurbaşkanı şöyle dedi:

“Talebimiz, rejimin Soçi Muhtırası sınırlarına çekilmesidir. Gözetleme kulelerimizi kuşatma altına alanlara verdiğimiz süre doluyor. Bu ay sonuna kadar gözetleme kulelerini kurtarma peşindeyiz.”

Bu sözlerin devamını “Geri adım atılmayacağını” net bir şekilde ortaya koyan ifadeler takip etti.

“Bunun için İdlib'de en küçük bir geri adım atmayacağız. Rejimi mutlaka belirlediğimiz sınırların dışına çıkartacak, halkın evlerine dönüşünü sağlayacağız. Türkiye olarak kararlıyız, her türlü fedakarlığı göze alıyoruz. Savaşta tank, top, füze bir işe yere kadar yarar, asıl mesele yürektir, inançtır, imandır.”

Saat dilimine baktığımızda, Erdoğan’ın bu sözleri sarf ettiği sırada, üçüncü tur görüşmeler için Ankara’ya gelmeye hazırlanan Rus heyetinin uçağı Moskova’dan kalkmak üzereydi.

Ruslar, daha önceki görüşmelerde Putin’in onayının olmadığını düşünemeyeceğimiz tekliflerle masaya oturmuşlardı.

Kısaca, rejimin ilerleyişi dikkate alınarak yeni bir harita çizilmesi olarak anlayabiliriz bu önerileri.

Dün itibarıyla onların pozisyonunda da bir değişiklik yoktu.

Zaten, Rus yönetim geleneğinde heyetler, esneklik göstermeye meyilli bir pozisyonla hareket etmiyorlar.

Öyle bir esneklik olacaksa eğer, bu ancak Putin’in alacağı bir kararla mümkün olabilir.

Dolayısıyla her durumda krizin müzakereler yoluyla çözülmesini bekleyeceksek eğer, gözlerimizi tarihi ve olup olmayacağı henüz kesinleşmemiş olan yeni bir Erdoğan/Putin zirvesini kollamamız gerekecek.

İdlib krizinin müzakere yöntemiyle çözüleceğine dair beklenti geçerliliğini koruyor olsa da, muhtemelen belki bir ‘son dakika’ uzlaşmasına kadar Ankara/Moskova hattındaki krizin daha da artarak ilerleyeceğini varsayabiliriz.

Masada eğer bir anlaşma sağlanamazsa, Rusya’nın Türkiye’nin girişeceği muhtemel askeri operasyona nasıl bir tutumla karşılık vereceğini sahadaki gelişmelerden öğrenebileceğiz.

Yani operasyon başladıktan sonra…

Şubat ayının çıkmasına şunun şurasında üç günlük bir vakit kaldı.

Cumartesi günü ayın son günü.

Bu da demek oluyor ki, Esed rejimine verilen süre, aynı gün itibarıyla sona erecek.

Moskova’nın bugüne kadar aldığı tutum, rejimin arkasında durmaya devam etmek, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin operasyon yapmasına yeşil ışık yakmamak olarak karşımıza çıkmış durumda.

Aynı tutum devam ederse, herkesin ‘en kötü senaryo’ dediği ihtimal ufukta belirecek.

Yani Türkiye ile Rusya’nın İdlib’de askeri olarak karşı karşıya gelmesi ihtimali.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın kararlı duruşu, her türlü seçeneğe Ankara’nın hazır olduğu intibaı uyandırıyor.

Bununla birlikte, Rusların 3 yıldan fazla süredir ince ince dokunarak iyi bir noktaya gelmiş olan ikili ilişkileri bir çırpıda gözden çıkarmayacağına dair yorum ve beklentiler de geçerliliğini koruyor.

Galiba son dakikaya kadar karşılıklı ‘bilek bükme’ çabaları devam edecek.

O son dakikada parlak bir fikirle iki tarafı da tatmin edecek bir orta yol bulunursa, kriz aşılacak ya da ötelenecek.

Ama her durumda, sahada son 48 saat içerisinde yaşanan gelişmeler, masada Ankara’nın eline iyi bir koz verdi.

Ruslar bu gelişmeler karşısında İdlib’in ‘kolay lokma’ olmadığını kavramış olarak müzakereleri yürümek zorunda kalacaklar.

Bu yazıya ilk yorum yapan sen ol

Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat