Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu: Sisi ve Hafter’in ateşkes çağrısı ölü doğmuştur

.

  • GİRİŞ10.06.2020 11:17
  • GÜNCELLEME10.06.2020 11:38

Bir ülkenin dış politikadaki ‘iddiaları’ hakkında fikir sahibi olmak isterseniz, o ülkenin dışişleri bakanının önündeki dosyalara ve o dosyaların hacmine ya da çeşitliliğine bakarak bir fikir sahibi olabilirsiniz.

 

 

Tek tek saymaya gerek yok.

Ama bu aralar Türkiye’de ‘dış politika’ kapsamında olup da habercilik merakını celbeden o kadar çok konu var ki…

 

 

Dün, Bakanlar Kurulu toplantısına girmeden önce Dışişleri Bakanı Mevlut Çavuşoğlu ile 15 dakikalık bir telefon görüşmesi yapma fırsatımız oldu.

Süreyi verimli kullanmak adına kendisine sadece Libya ve Ayasofya ile ilgili sorular yönelttik.

Libya’dan başlayalım…

“HAFTER VE SİSİ’NİN ATEŞKES ÇAĞRISINA DESTEK VERMİYORUZ”

Libya’da son günlerde Birleşmiş Milletler tarafından meşru yönetim olarak tanınan Türkiye destekli Ulusal Mutabakat Hükümeti’ne bağlı güçlerin üst üste zaferler kazandığı malum.

Hezimete uğrayıp Sirte’ye kadar geri çekildikten sonra soluğu Mısır’da alan Hafter, Kahire’de Sisi ile basın toplantısı yapıp ateşkes çağrısında bulunmuştu.

Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu’na, “Türkiye açısından bu ateşkes çağrısının anlamı nedir? Diplomasiye şans verilip bu iş bu noktada çözülmeli mi? Yoksa bu çağrıyı Sisi/Hafter ikilisinin bir sıkışmışlık, bir telaş içerisinde gündeme getirdiğini mi düşünüyorsunuz” diye sordum.

Çavuşoğlu, önce Libya’daki gelişmelerin yakın geçmişinin bir özetini yaptı, şöyle dedi:

“Biz Türkiye olarak ta başından beri, Libya’da kalıcı bir ateşkes için çaba sarf ettik. Ruslarla çalıştık, Berlin Konferansı’na çok katkı sağladık. Yani Türkiye en başından beri, ateşkes ve siyasi çözüm dedi. Tek çözüm de, siyasi çözüm dedi. Moskova’ya gittik, Oradaki belgeye imza atması için biz Serrac’ ikna ettik. Ama kim imzalamadı?

Hafter.

Sonra Berlin Konferansı’na gittik. Berlin Konferansı’nda da tüm bu ülkeler oradaydı.

ABD, Güvenlik Konseyi’nin daimi üyeleri, diğer komşu Afrika ülkeler, Mısır, Abu Dabi, yani Hafter’e destek verenler. Hafter bütün ülkelerin kabul ettiği ortak deklarasyonu kabul ettiğini ya da desteklediğini bile açıklamadı.

Tam tersine saldırganlığını artırdı.”

Hafter’in güven duyulacak biri olmadığı hatırlatmasının ardından Çavuşoğlu, sözü Kahire’den gelen son çağrıya getirdi.

Ve Türkiye’nin bu çağrıya olumlu bakmadığını ifade edip şöyle dedi:

“Bugüne kadar bu kadar çabaya rağmen ateşkese yanaşmayan Hafter, ne oldu da birden Mısır’a gitti, oradan bir ateşkes açıklaması yaptılar? Yani bu düşündürücüdür. Samimi de değildir. Dolayısıyla biz ateşkesi her zaman savunduk ama buradaki açıklama buradaki çaba, ölü doğmuştur.”

“KAHİRE AÇIKLAMASINI DOĞRU BULMADIĞIMIZI RUSYA’YA SÖYLEDİK”

Çavuşoğlu, Ankara’nın Kahire açıklamasını desteklemediğini Rus mevkidaşı Lavrov’la yaptığı son görüşmede kendisine iletmiş.

Lavrov görüşmesinden bahsederken, “Kahire açıklamasını doğru bulmadığımızı, gerçekçi olmadığını, samimi olmadığını, o yüzden de desteklemeyeceğimizi söyledik” dedi.

Geçtiğimiz haftalar içerisinde Rusya’nın Libya’daki varlığını güçlendirerek buraya Suriye’deki Hmeymim Üssü’nden savaş uçakları gönderdiği ortaya çıkmıştı.

Önceki akşam Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, katıldığı TRT yayınında bu uçakların sayısını 19 olarak açıklamıştı.

Çavuşoğlu’na “Türkiye ile Rusya arasında Libya özelinde ortaya çıkan açmaz aşılabilecek mi” diye sordum.

Kendisi soruma iki ülkenin kimlerle işbirliği yaptığını hatırlatarak cevap verdi, şöyle dedi:

“Her şeyden önce biz Türkiye olarak meşru yönetimle, devletle, yani Libya’yı resmi olarak temsil eden ülke ile işbirliği içindeyiz, anlaşmalarımız var. Anlaşmaların gereği eğitim dahil, her türlü desteği veriyoruz. Diğer taraftan başka ülkelerin gelip de ‘Ben şuraya girmenizi istiyorum, buraya girmenizi istemiyorum’ demesi de kabul edilebilir bir durum değil. Dolayısıyla Rusya’nın veya başka bir ülkenin Fransa’nın, Abu Dabi’nin, Mısır’ın, buna benzer yaklaşımları doğru değildir. Biz bunu Ruslara da söylüyoruz. Ayrıca Rusya buraya uçakları koydular. Elbette Ruslarla bunları konuştuk, konuşuyoruz, gelecekte de konuşmaya hazırız. Rusya dahil herkesle bundan sonra gerginliğin artmaması için görüşmeye devam ederiz.”

“AYASOFYA ÜZERİNDEN TÜRKİYE’DEKİ DİN ÖZGÜRLÜĞÜNÜ KİMSE SORGULAMASIN”

Bakan Çavuşoğlu ile son günlerde üzerinde yeniden cami statüsüne getirilmesi tartışmaları yapılan Ayasofya meselesini de konuştuk.

Kendisinin bu konunun inanç özgürlüğü bağlamında konuşulmasına tepkili olduğunun altını çizip sözlerini aktaralım:

“Bugün Türkiye, inanç özgürlüğü bakımından, dünyada örnektir. Türkiye’de farklı mezheplerin, inançların ibadet yerleri mevcuttur. Sinagoglar, kiliseler, Ermenilerni, Katolik, Ortadoks, Protestan, Rusların var, Rumların var. Süryanilerin var, Bulgarların var. En son Süryanilerin İstanbul’da kilisesi yoktu. Biz bu sorunu çözmek için Vatikan’la konuşup çözdük. İnşaatını biz yapıyoruz. Sürekli teşekkür ediyorlar. Yani Ayasofya üzerinden Türkiye’deki din özgürlüğünü kimse sorgulamaya kalkmasın.”

Mehmet Acet / Yeni Şafak Gazetesi

Yorumlar19

  • İ. Serdar T. 3 yıl önce Şikayet Et
    Ayasofya "klisesi" fetihten sonra Ayasofya "cami'si" ... Burdaki mana zaten ismin değişmemesi için yeterlidir !.. Bir doktor yanlış bir ilaç verdiginde yada yanlış bir tedavi uygulandığında, farkedildiği an o yanlıştan dönülür. Ayasofya bu güne kadar boyle geldi boyle devam etsin diyemeyiz. Yıllardır içimizde kanayan bir yara Ayasofya... Uygun zaman ve uygun zemin oluşturulmalı. Artık dur deme vakti geldi!..
    Cevapla Toplam 1 beğeni
  • sinan sinan 3 yıl önce Şikayet Et
    Mevlüt Çavusoglu dış siyasette çok iyi pişti. Artık dış diplomaside ne yapılması gerektiğini ve ne yapılmaması gerektiğini çok iyi biliyor.Ayasofya konusuna gelince bu zamana kadar müze olarak kalmış bundan sonrada öyle kalmalı. Ülkemizde yeterince camiamız var zaten. Ayasofyaya turistler gelsin görsün gezsin ve dövizlerini bırakıp gitsin.
    Cevapla Toplam 4 beğeni
  • Cihan 3 yıl önce Şikayet Et
    Ayasofya'nin manasını anlamamışsınız
    Toplam 2 beğeni
  • bi Dr. 3 yıl önce Şikayet Et
    Mevlüt Çavuşoğlu hakkında söylediklerinin doğruluğu kadar, Ayasofya ve Cami hakkındaki açıklamaların yanlış olmuş.. Turist yine gelir bakar ..En hafif değerlendirmeyle ; Ayasofya bizlerin Fatih Sultan Mehmet'e borcumuzdur..
    Toplam 1 beğeni
  • Hcisri 3 yıl önce Şikayet Et
    Kılıç hakkı, kılıç hakkıdır. 3 dolara feda edilmez.
    Toplam 2 beğeni
  • Adalet 3 yıl önce Şikayet Et
    Ayasofya hakkında karar vermek bizden çok onu fethedene yani Fatih Sultan Mehmet Hana düşer. O da kararını vermiş zaten. Turistlerin ziyaret etmeleri bir şekilde sağlanır o kolay.
    Toplam 2 beğeni
  • Mga 3 yıl önce Şikayet Et
    Fatih Sultan Mehmet Han'ın bedduası var. Azıcık okursan görürsün. O mübarek zatın bedduasını almak istemem. O yüzden kesinlikle ibadete açılmalı. Yıllardır Ayasofya üzerinden tehdit ediliyoruz. Artık yeter ibadete açılsın ki hem beddua almayalım hemde bu tehditler son bulur. Gerçi sıkıyorsa yapsınlar fakat kim olduğumuzu anlasınlar.
    Toplam 2 beğeni
  • Mikail Can 3 yıl önce Şikayet Et
    Ayasofya cami ihtiyacı olduğu için açılmıyor zaten sembolik bir anlamı var ayrıca sultan Ahmet camii gibi olabilir
    Toplam 2 beğeni
  • Okan Savaş Yüksel 3 yıl önce Şikayet Et
    Gayet güzel ve özetlenmiş bir haber, teşekkürler, ayrıca Türkiye Cumhuriyeti tüm iyi niyet ve çözüm çabalarına rağmen, karşı taraf buna yanaşmamış, kuyrukları sıkışınca Haft er mısıra sığınmış tır.
    Cevapla Toplam 18 beğeni
  • Ali Çelik 3 yıl önce Şikayet Et
    Büyük Fetih Camii ismi pek güzel yakışır
    Cevapla Toplam 12 beğeni
  • Akif 3 yıl önce Şikayet Et
    Aslında gerek Ayasofya gerekse de Libya meselesindeki duruşumuz ortada. Bunu görmesek de olur diyen zihniyetlerde ortada. Bence ülkemiz haklı ve meşru olan hak ve davasını devam ettirmeli ve Libya’daki oyunları ateşkezsiz çözmeli Ayasofya ibadete artık açılmalı. Yani bu tür meseleler ile ülkeniz yönetimini meşgul etmemeli kimse.
    Cevapla Toplam 13 beğeni
Daha fazla yorum görüntüle
Haber7 Mobil Sayfa Banner'ı Kapat