Fransa, Türkiye, Suriye ve Ortadoğu
- GİRİŞ25.12.2011 08:02
- GÜNCELLEME25.12.2011 08:02
Ayrıca konunun hemen hemen tüm boyutlarına değinildi, bizde TCK 301. maddenin aynı şekilde tartışılması gerektiği hatırlatıldı. Benzer şeyleri yazmanın anlamı yok. Doğrudur, Ermeni halkının yaşadığı trajedi, maalesef, daha ziyade siyasi hesapların konusu oluyor. Nitekim, Türkiye de benzer bir yol izleyip, karşı atak olarak siyasi pazarlıklara başvuruyor. Burası açık, işte tam da bu nedenle, Fransa’nın hangi siyasi ortamda böyle bir adım attığını irdelemekte fayda var.
Bir yakınlaşma yaşanmıştı
Konuyu Sarkozy’nin kişiliği etrafında değerlendirmenin hiç mi hiç anlamı yok, dahası bu olayı sadece Fransa iç politikası çerçevesinde açıklamak da çok anlamlı değil. Bu sığ değerlendirmeler arasında, çok önemli bir boyut ihmal ediliyor. Çok kısa bir zaman önce, kasım ayının ikinci haftasında, Türkiye ve Fransa arasında Suriye konusunda bir yakınlaşmanın yaşandığı unutulmuş gözüküyor veya son gelişmeler arasında yeterince bağ kurulamıyor.
Daha bir ay kadar önce Fransa Dışişleri Bakanı Juppe, Türkiye’yi ziyaret etti ve Davutoğlu ile yaptığı ortak basın toplantısında, Suriye konusunda iki ülkenin işbirliği yapabileceğini söyledi. Daha sonra aynı bakan, AB’de yapılacak Suriye toplantısına Türkiye’nin katılımını desteklediklerini açıkladı. Sonuçta, Türkiye bu toplantıya davet edilmedi, bunun nedeninin Kıbrıs Rum Yönetimi’nin vetosu olduğu söylendi. Durum gerçekten de böyle idiyse, Suriye konusunda en önemli aktör diye takdim edilen Türkiye’nin önünün Kıbrıs tarafından nasıl kesilebildiği hiç sorgulanmadı. Dahası, Aslı Aydıntaşbaş işin aslında öyle olmadığını, Türkiye’nin toplantıya katılmasına itiraz edenin Mısır olduğunu yazdı (15 Aralık), yine kimseden ses seda çıkmadı.
Yorumlar2