Devlet malı deniz, yemeyen keriz!
- GİRİŞ15.12.2008 11:15
- GÜNCELLEME15.12.2008 11:15
Geçtiğimiz günlerde bir Kurban Bayramını daha geride bıraktık. Bu vesileyle tüm okurlarımın geçmiş bayramını kutlar, hayırlı fütuhatlara vesile olmasını niyaz ederim.
***
Sevgili okurlar, bu yazıda, birkaç gün evvel idrak ettiğimiz Kurban Bayramında yaşadığım bir olayı sizlerle paylaşacağım. Şöyle ki;
Bayramın üçüncü günüydü. Çok sevdiğim bir aile dostum bayramımızı tebrik etmek için ikindi ile akşam arasında ki bir zaman diliminde evime geldiler. Oturduk, “Gönül ne çay ister, ne kahvehane. Gönül sohbet ister kahve bahane!” ifadesinde olduğu gibi, bayramı vesile kılarak uzunca sohbet ettik, hasret giderdik.
Akşam vaktiydi. Gitmek istediler, müsaade etmedim. Akşam yemeğini birlikte yemekten mutluluk duyacağımı ifade ettim. Sofra serildi. Yemekler yendi. Ardından küçük bir sohbete daha başladı.
Sohbet esnasında çocuğuna sıkılmaması için bilgisayarımı açıp, kendisi iyi bir “bilgisayar kurdu” olduğunu bildiğimden laptopumda oluşan ve çalışmalarımı engelleyen birkaç hatayı söylerken dostum da yanımıza gelip bilgisayarımın özelliklerine bakmak istedi.
Bilgisayarım yeniydi. Verdiği hatalar da yeni olmasından kaynaklanıyordu. Programlar tam kurulmamış ve birbirini desteklemeyen programlar bir arada çalışıyordu. Daha doğrusu sağlıklı çalışmıyor, hata veriyordu.
Bilgisayarın özelliklerini inceleyip yeni olduğunu da gördükten sonra kendi “beleş” bilgisayarıyla kıyasladı ve kendi bilgisayarının daha iyi olduğunu, parmak iziyle açıldığını ve kendi parmak izi dışında başka hiç kimsenin açamayacağını söylediğinde, ne kadara aldığını sordum. Aldığım cevap çok üzdü beni:
“Devle bana verdi! Kendi paramla almadım! Bilgisayara para mı vereceğim?! Boş ver, devlet vermiş işte! Ne güzel
”
Bir hastanede Müdür yardımcısı olarak çalışan arkadaşımın “Devlet malı deniz, yemeyen keriz!” manasında ki sözleri beni üzmüştü! Biliyordum, arkadaşım bu sözlerinde samimi değildi. Latife yapıyordu. Devleti sömürdüğünü düşünmüyordu. Devlet tarafından bir laptop hediye edildiği için de havalara uçmuyordu. Çünkü, yüklü aylık geliri vardı. İsterse her ay iki-üç lap top alabilirdi. Böyle sözler sarf etmesinin amacı, aileler arasında ki bağı güçlendirmekti.
Ama şunu da çok iyi biliyorduk arkadaşımla; devleti sömürmek düşüncesinde samimi olan insanlar maalesef var...
Aldığı maaşın belki iki katı kadar parayı devletten yolsuzluk yapıp, hak meselesini gözetmeyen birçok insan mutlu bir aile ortamı oluşturduğunu zannederek dünyada “manevi bir cenneti” yaşıyor. “Haksızlığı” göz ardı edip insanları bir karınca misali ezmeye çalışan bu insanlar, yarın mahşer gününde “Hakk’ın” karşısına çıkacaklarını ve “manevi cehennemde” yanacaklarını yoksa düşünmüyorlar mı?
Adl-i Mutlak olan Allah, şüphesiz insanlara adaletiyle muamele edecektir. Kur’anda; “Kim zerre kadar bir iyilik yaparsa onun mükâfatını görür. Kim zerre kadar bir kötülük yaparsa onun cezasınız görür”(Zilzal suresi; 7-8. ayetler) buyurulmaktadır.
Dolandırıcılıkla devletimizi sömürmeye çalışanlar mahşer günü cezasını çekeceklerinden, ben de son söz olarak: “Devlet malı deniz, sömüren keriz!” diyorum
Özkan Erdem / Haber 7
ozkanerdem47@hotmail.com
Yorumlar3