Ankara

Jandarma Genel Komutanlığındaki darbe girişimi davası

19:10 28 Kasım 2017
Jandarma Genel Komutanlığındaki darbe girişimi davası

Fetullahçı Terör Örgütü'nün (FETÖ) darbe girişimi sırasında Jandarma Genel Komutanlığının Beştepe Karargahındaki eylemlerle ilgili 244 kişinin yargılandığı davaya sanık savunmalarıyla devam edildi.

Ankara 23. Ağır Ceza Mahkemesince Sincan Ceza İnfaz Kurumları Kampüsünde görülen davanın duruşmasında sanıklar, avukatları ve müştekiler hazır bulundu.

Üzerine atılı suçlamaları kabul etmeyen eski astsubay Ayhan Ceylan, etkin pişmanlıktan faydalanmak istemediğini belirterek, 15 Temmuz darbe girişimini kınadığını ve üzerine atılı hiçbir suçu kabul etmediğini söyledi.

15 Temmuz darbe girişiminin ardından Ankara İl Emniyet Müdürlüğünde tutulduğu süre zarfında cebir, şiddet ve işkenceye maruz kaldığını öne süren Ceylan, ifadesinin alınmasının öncesinde ve sonrasında da bu fiziksel baskının sürdüğü iddiasında bulundu.

İlk ifadesini, tutuklanmaktan korktuğu ve anlık ruh haliyle düzgün veremediğini belirten Ceylan, soruşturma aşamasındaki ifadesinin geçersiz sayılmasını istedi.

Ceylan, 15 Temmuz 2016 Jandarma Genel Komutanlığında muhabere haber merkez işletmeni görevinde bulunduğunu belirterek, şöyle devam etti:

"Bu görevde vardiyalı olarak çalışıyordum. 13 Temmuz'da vardiya amiri olarak görevliydim. Bu nöbetim hain darbe girişimiye ilişkilendirilebilecek herhangi bir olağanüstü durumla karşılaşmadım. 14-15 Temmuz'da nöbet istirahatliydim. Bu nedenle 15 Temmuz'da mesaiye gitmedim. İzinli olduğum süre zarfında evimi taşıyordum. Erdem Okul ve Erdem Küçük eve arkadaşlarımdır onlar da bana taşınmamda yardım etti. 15 Temmuz akşamı birlik terzisine kıyafetlerimi ütületmeye götürdüm. 22.13'de kaydım var. 16 Temmuzda 24 saatlik nöbetime başlayacaktım ancak ortalık karıştı. İşe gittiğimde komutanlarımız bize, 'terör saldırısı veya siber saldırı gibi birşey oluyor, yerinizden ayrılmayın' dedi."

FETÖ'ye ait hiçbir eğitim kurumuna gitmediğini ve bankalarına para yatırmadığını öne süren Ceylan, "Eğer bu kalkışmanın bir parçası olsaydım nöbetimi 15 Temmuz'a gelmesi için talepte bulunurdum." dedi.

- "İlk ifademi reddediyorum"

Eski astsubay İsmail Hakkı Havuç, etkin pişmanlık hükümlerinden faydalanmak istemediğini belirterek, 15 Temmuz'da hayatını kaybedenlere Allah'tan rahmet yakınlarına da başsağlığı diledi.

Ankara emniyette tutulduğu süresince cebir, şiddet ve işkenceye maruz kaldığını öne süren Havuç, korktuğu için ilk ifadesinde yanıltıcı beyanda bulunduğu söyledi.

Üzerine atılı suçları ve ilk ifadesini reddederek, mahkeme huzurunda yapacağı savunmanın dikkate alınmasını isteyen Havuç, şunları kaydetti:

"2015'de Temmuz ayında Jandarma Genel Komutanlığı'nda fotoğrafçı-kameraman olarak göreve başladım. Görevim, komutanımıza gelen misafirlerin fotoğraflarını ve görüntülerini çekmektir. 15 Temmuz'da saat 20.00 sularından ablam aradı ve onunla birlikte Altınpark'a gezmeye gittik. Komutanım beni 21.00-22.00 sularında aradı ‘Fotoğraf işi var gel' dedi. Hemen yola çıktım, yolda hiç birşey görmedim. Karargahtan içeri girerken kapıda kan birikintisi gördüm. Komutanım Metin Yağcı 'Karargahta silah saldırısı oldu, hemen silahlıktan silah al' dedi. Ben de hemen silah alıp iç bahçeye geçtim. Bana açıkta durmamam gerektiği, yaralanabileceğimi söylediler. Silah sesleri gelmeye başladı. Bende kapalı bir alana girdim."

Sabaha kadar karargah içerisinde kaldığını ve saat sabah 04.00-05.00 civarı koridordan birisinin 'herkes sığınaklara gitsin' diye seslendiğini öne süren Havuç, sığınaktayken patlama sesleri geldiğini söyledi. Havuç, üst rütbeli bir askerin sığınakta bulunanlara dışarı çıkıp, polislere karşı savunma hattı oluşturmaları emri verdiğini iddia ederek, bu emire çok sinirlendiğini polise ateş etmeyeceğini söylediğini aktardı.

- "Kendimizi aracın içerisinde kitledik"

Tutuksuz sanık Murat Çakan, 15 Temmuz akşamı bölükte olduğunu komutanlarının kendisine ilk olarak tatbikat olduğunu daha sonra da DEAŞ'ın saldırı düzenlediğiyle ilgili bilgi verdiğini belirterek, şunları anlattı:

"Komutanımız bize silahlarımızı alıp güvenliği sağlamamızı söyledi. Bizde silahları alıp zırhlı personel taşıyıcıyla dışarı çıktık. Etrafta halk bizi alkışlıyordu. Daha sonra yollar gidilemeyecek bir hal aldı. Ardından biri bize yaklaşarak darbe yapıyorsunuz diye bağırdı. Daha sonra üstümüzden helikopterler geçmeye başladı. Ben ZPT'nin kule kısmındaydım, kimseye ateş etmedim. Bir zaman sonra bende aşağıya indim ve kendimizi aracın içerisine kitledik. Sabaha kadar orada bekledik. Bazıları bize dışarı çıkın diye bağırıyordu. Bizde sadece polise teslim olacağımızı söyledik. Sabaha karşı teslim olduk."

15 Temmuz sürecinde er olarak vatani görevini yaptığını ve FETÖ ile hiçbir ilişiğinin olmadığını ileri süren Çakan, inşaat işçisi olduğunu ve üzerine atılı hiçbir suçlamayı kabul etmediğini kaydetti.

- "Kimin darbeci olup olmadığını anlayamadım"

Eski üsteğmen Cenk Burak Canberk savunmasında, etkin pişmanlıktan faydalanmak istemediğini belirterek, 15 Temmuz darbe girişimi ardından birçok hak kayıbı yaşadığını aktardı.

Daha önce verdiği ifadeleri ve üzerine atılı suçları reddeden Canberk, FETÖ'nün hiçbir toplantısına ve eğitim faaliyetine katılmadığını öne sürdü. Canberk, 2013 yılında Jandarma Genel Komutanlığındaki personel şube subay kısım amirliğinde göreve başladığını belirterek, şunları söyledi:

"15 Temmuz'da 20.40 sularında karargahtan arkadaşımla çıktım. Akşam, yurtdışında başvurmayı düşündüğümüz bir doktora programı için çeşitli hazırlıklar yapacaktık. Evimden bilgisayarımı alıp arkadaşımın evine giderken, boğaz köprüsünün kapatıldığını öğrendim. İnternete baktığımda köprünün terör saldırısı şüphesiyle kapatıldığını gördük. Sonra personel okulundaki arkadaşlarla kurduğumuz WhatsApp grubundan Genelkurmay Başkanlığından dağıtımlı bir emirin paylaşımı yapıldı. Paylaşımda, tüm personelin görev yerlerine gitmesi, gitmeyene firar işlemi yapılacağı belirtiliyordu. Bunu görünce şok olduk. Bizde karargaha doğru gittik."

Canberk, nizamiyeden girdikten sonra tanımadığı kamuflajlı birilerinin herkese silahlanın diye bağırdığını iddia ederek, "Bende odama çıkıp üstümü değiştirdim ve silahlanarak orta bahçeye indim. O sırada bir helikopter garaj yoluna doğru ateş etti ve bende kendimi içeri attım. Bir süre sonra ortalık duruldu ve bende ardından araç sevkin olduğu yere gittim ve oradaki boş bir odada vakit geçirdim. Burada yaklaşık 2 saat uyumuşum. Kalktığımda odamdan internete girdim ve bunun bir darbe girişimi olduğunu öğrendim. O esnada kimin darbeci olup olmadığını anlayamadım." şeklinde konuştu.

Mahkeme başkanı bir erbaşın, kendisinin karargahtan halkın üzerine ateş ettiğiyle ilgili savunma yaptığını söylemesi üzerine Canberk, söz konusu kişinin daha önce kendisiyle husumeti olduğu ve bu nedenle böyle bir iftira başvurduğunu iddia etti.

Duruşmaya, yarın sanık savunmalarıyla devam edilecek.

YORUMLAR

ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.