Akademisyenlerin bildirisiyle ilgili soruşturma

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi"nin yayımladığı bildiride imzası bulunan Batman Üniversitesinde (BÜ) görevli 5 akademisyen hakkında Batman Cumhuriyet Başsavcılığınca soruşturma başlatıldı.

BÜ Rektörü Prof. Dr. Abdusselam Uluçam, gazetecilere yaptığı açıklamada, akademisyenlerin bildirisine tepki göstererek, öğretim üyeleri Prof. Dr. İsmail Şiriner, Doç. Dr. Seçkin Aydın, Yrd. Doç. Dr. Makbule Şiriner, Yrd. Doç. Dr. Düzgün Çakırca ve Yrd. Doç. Dr. Ayşegül Kanbak hakkında açtıkları idari soruşturmanın ardından Batman Cumhuriyet Başsavcılığının da adli soruşturma başlattığını söyledi.

Rektörü olduğu üniversitede görevli akademisyenlerin bildiride imzaları bulunmasının üzüntü verici olduğunu belirten Uluçam, "Bildiride maalesef bizden de 5 öğretim üyesi var. Biz zaten soruşturma başlatmıştık, aynı zamanda Cumhuriyet Başsavcılığı da bunlarla ilgili bir inceleme başlattı ve bizden bunlarla ilgili bilgi talep etti. Yani hem adli hem idari yönden soruşturma başlatıldı" diye konuştu.

Soruşturmayla ilgili rektör yardımcısı başkanlığında iki dekanın da yer aldığı inceleme komisyonu oluşturdukları bilgisini veren Uluçam, şöyle devam etti:

"Elbette bir öğretim üyesinin bağımsız olarak bilimsel çalışmaların yanında kendi vicdanına dayalı, kendi birikimini memleket ölçeğinde katkı sağlamak amacıyla mutlaka beyan etmeli ancak ateşin yandığı, kan gölüne çevrilen bir ortamda bu denli tek taraflı olarak hükümete ve devlete yönelen bir bildirinin içinde bulunmak doğrusu bizleri üzdü çünkü topyekun biz bir üniversiteyiz ve maalesef olayların cereyan ettiği bir bölgenin içinde bulunuyoruz."

Uluçam, "Mutlaka kan dursun, gözyaşı dinsin, vatandaşımız mağdur ve mahzun olmasın. Birlik, beraberlik olsun ama bu tür yaklaşımlarla bunun olmayacağını, olamayacağını görmek, bilmek lazım" diyerek sözlerini tamamladı.

"Barış İçin Akademisyenler İnisiyatifi" adıyla bin 128 akademisyenin imzaladığı bildiride güvenlik güçlerinin terörle mücadele çalışmaları ve sokağa çıkma yasakları bahane edilerek, "kasıtlı ve planlı kıyım yapıldığı" öne sürülmüştü.