Rusya'nın Suriye'deki hava operasyonları

 Uluslararası Rabia Platformu Koordinatörü Cihangir İşbilir, "İran ve Rusya'nın Suriye'de müdahil olmasından, sözde Esed'in gitmesini isteyen ama icraatlarıyla Esed rejimini besleyen başta ABD olmak üzere tüm uluslararası çevreler ve İslam ülkeleri sorumludur" dedi. 

İşbilir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Suriye'deki krizin başından beri Esed rejimine destek veren ve bu ülkede gelinen noktadan birinci derecede sorumlu olan Rusya ve İran'ın son haftalarda etkinliklerini artırarak, ateşin tüm bölgeye yayılmasını sağladıklarını söyledi.

Yüz binlerce insanı katleden ve milyonlarcasını yerinden eden zalim bir rejime sahip çıkmanın bedelini bölge halkı ile birlikte Rusya ve İran'ın da ödeyeceğini ifade eden İşbilir, bu müdahalelerin oluşturduğu zeminin İran ve Rusya'daki terör ve şiddet yanlısı grupları harekete geçireceğini, bu kaos ortamından en çok bu ülkelerdeki Müslüman toplumların zarar göreceğini anlattı. 

İşbilir, küresel ve bölgesel güçlerin son yüzyılın en büyük insani felaketine sebep olan bu krizin çözülmesi için Suriye halkını önceleyen politikalar üretmesinin zorunluluk haline geldiğini vurgulayarak, "İran ve Rusya'nın Suriye'de müdahil olmasından, sözde Esed'in gitmesini isteyen ama icraatlarıyla Esed rejimini besleyen başta ABD olmak üzere tüm uluslararası çevreler ve İslam ülkeleri sorumludur. Türkiye'nin krizin başından beri ortaya koyduğu tezler ve çözüm teklifleri hala geçerliliğini korumakla birlikte bu tezlere kulak tıkanıp Esed rejimine örtülü destek verilmesi ve 'DAEŞ ile mücadele' adı altında Suriyeli muhalif grupları etkisizleştirmeye yönelik operasyonlar yapılması bugünkü sonucu doğurmuştur" diye konuştu.

"Rusya ve İran'ın krizi derinleştiren adımları krizin insani boyutunu da maalesef büyütmüştür" diyen İşbilir, şöyle devam etti:

"İslam ülkelerinin kendi iç meselelerini çözmekteki acziyeti ve dağınıklığı maalesef Suriye üzerindeki jeopolitik hesaplaşmanın devasa bir jeotrajediye dönüşmesine sebep olmuştur. Son zamanlarda iyice azalan Suriye'ye yönelik insani yardım kampanyaları yeniden artmalı ve ülke içinde yer değiştiren sivillere mutlaka insani yardım ulaştırılmalıdır. Türkiye hala Suriyelilerin güvendiği bölgedeki en önemli güçtür. Türkiye, bu güvenin verdiği sorumlulukla bugüne kadar sürdürdüğü ilkeli politikalarına ve insani yardımlarına devam etmekle birlikte muhaliflere yönelik desteğini daha stratejik ve etkin bir boyuta çekmeli, ülkeye insani yardımların girişini daha da kolaylaştıracak adımlar atmalıdır. Son durumun hassasiyeti dolayısıyla yeni ve etkin bir kriz masası kurularak konuyla ilgili medya ve kamu diplomasisi çalışmaları dahil tüm mekanizmalar gözden geçirilmelidir."