Fabrika kurduran o meslek: Koza Han’ın en yaşlı esnafı anlattı

Bursa’nın gözde mekânlarından biri olan Koza Han’ın en yaşlı esnafı 1928 doğumlu Halil Celbiş, tam 75 yıldır ipekçilik ile kopmayan bağını anlattı.
ÖZEL HABER/Esmanur Kadak: Altı yıl öğretmenlik yapan ve istifa ederek işinden ayrılan Halin Celbiş, 1955 yılında Bursa’ya geldi.
1958 YILINDA İPEK ÜRETMEYE BAŞLADI
-
Ketteki ilk yıllarında muhasebecilik yaprak geçimini sağlayan ve işverenlerinin ipek işiyle uğraşması Celbiş’in yolunu koza ve ipekle buluşturdu.
-
İpek işine koza alarak başladığını belirten Celbiş, 1958 yılında ipek üretimi ile sektöre ilk kez girmiş oldu.
“6 TEZGÂHLA BAŞLADIM 118 TEZGÂHA ÇIKTI”
Tezgâhtan ve makineden anladığını belirte Celbiş, “Aldığım tezgahaları tamir ettim, tekrardan harekete geçirdim. Koza alınca ipek imalatına başladım. İlk olarak 6 tezgâhla başladım sonra 118 tezgâha çıktı. Söğüt’te ipek fabrikası açtım, buradan 100 ton koza alıyor, 120 tezgâhta dokuyordum. Müşterilere 50 bin, 100 bin metre bağlantı yapıyordum.” şeklinde konuştu.
“FABRİKALARINI ALMAYI TEKLİF ETTİLER”
İpek işiyle uğraşan kişilerin tezgâhlarını uzun yıllar çalıştırmadıklarını söyleyen Celbiş, “Kendi tezgâhlarımda ipeklerimi yapınca, fabrikalarını almamı teklif ettiler. Ürünlerini Avrupa’ya satmış adamlar. Gittim, baktım o tezgâhları da aldım. Onlardan 25 tane tezgâh aldım. Kendi tezgâhlarım da vardı etti 31. Ondan sonra aldım da aldım. 1994 yılına kadar ipekçiliği götürdük.” ifadelerini kullandı.
Üretilen ipeğin kalitesine dikkat çeken Celbiş, üretim yaptığı yıllarda Çin ipeğinin 250 liraya satılmasına rağmen kendi ipeklerinin 400 liradan çok yüksek oranlarda alıcı bulduğunu aktardı.
İPEĞİN BİLİNMEYEN İNCELİĞİ
İlk dokumasını 6 tezgâhta yaptığını anlata Celbiş ipeğin inceliklerini şu sözlerle aktardı:
“İpek banyo yapılmadan dokunulmaz. Eskiden 80 derecede, zeytinyağ ile karıştırılıp kurutulurdu. 28-30 diye bir kalınlık vardır. 12 koza bir araya geliyor ve iplik oluyor. Kumaş, 12 kozanın bir araya gelerek oluşturduğu iplikten üretiliyor. Kazanlık olarak söylüyorum, biz 28-30 diyorduk ona. Bir kozada 3 denye var. Demek ki aşağı yukarı 10 tane koza bizim kalınlığımızı veriyor. 28-30’dan kasıt, kadının önünde kozalar var, onlardan 10 tanesi bir araya geliyor, bükülüp gidiyor. Bitenin yerine bir tane vermezsen denye kaçıyor. Fazla verirsen kalına kaçıyor. Bu işte ustalık önemli.”
“İPEĞİMİ BANA SATMAYA ÇALIŞIYORLAR”
İpek üretimi yaptığı yıllarda elinde kalan ürünleri şimdilerde Koza Han’daki dükkânında satan Celbiş, ipek üretimi yaptığı yıllarda unutamadığı bir anısını şöyle anlattı:
“İpek fabrikam Söğüt’teydi. Her hafta oradan 500 kilo ipek alıyordum. İpek fabrikasında o dönem 60 kişi çalışıyordu. Bir gün bir kişi yanıma gelerek, ‘İpek var alır mısın?’ dedi. Ben ise ‘Bilmiyorum, bir bakayım.’ dedim. Bir baktım ki benim ipeklerim. Meğer gelirken arabanın arka kapısı açılmış, beş, altı paket ipek aşağı dökülmüş. Onları bana satmaya çalışıyorlar. Parasına vererek kendi ipeklerimi aldım.”
ŞEHİRLEŞME İPEĞİ ÖLDÜRDÜ
İpek böceği işine ait var olan geleneğin bittiğini söyleyen Celbiş, “Koza işi, ipek işi eski evlerde, ipek böceklerinin dut yaprağıyla beslenmesiyle yapılırdı. Şimdi zaman ilerledikçe o eski evlerden kalmadı, bitti. Bakın, ipek deniz kenarları, göl kenarlarını çok sever. Esas kozalar buralardan alınırdı. Eski evler kalkınca, ranzalarda dut yaprakları vasıtasıyla yerleştirilirdi. Şimdi apartman katlarında, çıkaramaz kimse. Apartman doldu her taraf.” diyerek, şehirleşmenin ipek üretimi üzerindeki etkisine değindi.
YORUMLAR
2 Yorum Var