Düzce

"Dört çocuk, nüfus artışını sağlar"

11:30 25 Şubat 2016
"Dört çocuk, nüfus artışını sağlar"

ÖMER FARUK CEBECİ - TBMM Aile Bütünlüğünün Korunmasını Araştırma Komisyonu Başkanı ve AK Parti Düzce Milletvekili Ayşe Keşir, Türkiye'nin doğurganlık hızının 2,1 olduğunu belirterek, "Üç, nüfusu stabil tutan bir sayıdır ancak 4 çocuk nüfus artışını sağlar. Bu konuda Fransa iyi bir örnektir, doğurganlık hızı 1,7'ye düştükten sonra nüfus politikaları ile bunu artırmayı başardı ve ikiye getirdi ama bunu çok uzun sürede yaptı" dedi.

Keşir, AA muhabirine yaptığı açıklamada, Türkiye nüfusunun yaşlandığına dikkati çekti.

Doğurganlık hızı 2'nin altına düşen ülkelerde nüfusun yaşlandığına işaret eden Keşir, "Türkiye 2,1'de şu anda. Bu rakam 2 ve altına hızla düşer, düştüğü hızda yükseltemezsiniz. Nüfus yaşlanmasının sakıncalarının başında sosyal güvenlik sisteminin çökmesi gelir çünkü çalışan nüfus azalmış demektir. Sosyal destek verdiğiniz grup çoğalmış demektir. Böyle bir handikapı var, bunu doğru anlatmamız gerekiyor" diye konuştu.

Türk toplumunun evliliğe sıcak baktığını belirten Keşir, "Üç çocuk politikasını doğru analiz etmek gerekirse bu sayı 4 olmalıdır" vurgusu yaptı.

Nüfus açısından bakıldığında, evlenme çağına gelmeden ölenler ya da evlenip çocuğu olmayanlar bulunabildiğini dile getiren Keşir, şöyle devam etti:

"Bütün bunları dengelediğinizde rakamların bize söylediği şu, üç, nüfusu stabil tutan bir sayıdır ancak 4 çocuk nüfus artışını sağlar. Bu konuda Fransa iyi bir örnektir, doğurganlık hızı 1,7'ye düştükten sonra nüfus politikaları ile bunu artırmayı başardı ve ikiye getirdi ama bunu çok uzun sürede yaptı. Bizim doğurganlık hızımız şu anda 2,1. Çok vehmedeceğimiz bir durum yok ama bunu kontrol altına alamaz ve anlatamazsak benzer örnekleri yaşamak durumunda kalacağız. Onun için üç çocuk politikası bu amaçla çıkmıştır. Sayın Cumhurbaşkanımızın söylemi hep bu araştırmaların sonucuydu."

- "Kadın hakları ve aile birliği birbirinin alternatifi olmamalı"

Keşir, kadın ve aile konularının kamuoyuna yansımalarına bakıldığında, kadın haklarını savunmakla aile birliğini savunmanın birbirinin alternatifi gibi algılandığına dikkati çekti. Toplumda, kadın hakları savunulduğunda aile birliğine muhalif bir davranış sergilendiği algısı olduğunu dile getiren Keşir, şu değerlendirmelerde bulundu:

"Marksist feminizm aileyi parçalamayı önerir ama biz Türkiye gerçeklerine, topraklarımızın gerçeklerine göre davranmak zorundayız. Diğer taraftan aile birliğinin güçlendirilmesi gerektiğini söylediğimizde de birileri çıkıp 'siz kadınları eziyorsunuz, zayıflatmak istiyorsunuz'. Sürekli bir çatışma ve rekabet halindeymiş gibi gösteriliyor. Kadın haklarını savunmakla aile birliğini savunmak asla birbirinin alternatifi değildir. Birbirlerini tamamlayıcı unsurlar olabilirler."

- "Aileyi sorunla konuşuyoruz"

Aile kavramının genelde sorunlarla konuşulduğunu vurgulayan Keşir, şunları kaydetti:

"Evlenecek gençlerin büyük bir kısmı tedirgin. Şiddet dediğimizde 'aile içi şiddet' olarak tanımlıyoruz. Aileyi hep olumsuz olarak tanımlama sorunumuz var. Oysa aile çözüm üretme kapasitesi en yüksek kurumlardan birisidir. Geçmişte ekonomik kriz olduğunda niye biz Arjantin olmadık çünkü aile bağlarımız güçlüydü. Köyden tarhana geldi, ekonomik destek, aile çevrelerinden sağlandı ve biz ailenin o çözme kapasitesi ile kriz dönemlerini atlattık. İşte biz o yüzden komisyon olarak aileyi pozitif gündem yapmamız gerektiğini ve çözüm odaklı konuşmamız gerektiğini belirledik. Kişinin ve ailenin çözüm üretme kapasitesi düşükse o zaman sorundan bahsedebiliyoruz. İnsan olan her yerde çatışma olabilir. Önemli olan bu çatışmaya çözümcül yaklaşmak ve çözüm üretme kapasitesi yüksek bireylerle bunu yapabilmektir."

Keşir, aile konusuna bu yönden bakılmasının önemine işaret ederek hem eşlerin hem de aile büyüklerinin çözüm üretme kapasitelerinin artırılması ve aile içi çözüm odaklı konuşulması gerektiğini sözlerine ekledi.



YORUMLAR

ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.