İzmir

"Kardeşler arası konuşmalar örgütsel bağlantı sayıldı"

11:31 25 Şubat 2016
"Kardeşler arası konuşmalar örgütsel bağlantı sayıldı"

GÜLCAN KAPLAN - İzmir'deki "askeri casusluk" davasında müebbet hapis istemiyle yargılanan eski Diyarbakır Asker Hastanesi Baştabibi emekli Albay Prof. Dr. Ergün Özkan, kendisi gibi subay kardeşi ile yaptığı telefon görüşmelerinin HTS kayıtlarının Savcı Zafer Kılınç tarafından hazırlanan iddianamede "örgütsel bağlantı" olarak gösterildiğini söyledi.

Konuya ilişkin AA muhabirine açıklama yapan Özkan, kendisinden bir yaş küçük kardeşi Albay Erdal Özkan ile telefonda sık sık görüştüklerini, bu görüşmelerin dahi soyadı benzerliğine dikkat etmeyen savcı tarafından örgütsel bağlantı olarak gösterildiğini anlattı.

"Bir örgüt üyesi ile çok yoğun telefon trafiği yaptığım tespit edildi maalesef" diyen Özkan, bunun iddianamenin ne denli özensiz hazırlandığını gösterdiğini kaydetti.

Özkan, iddianamenin, "Albay Erdal Özkan'ın irtibatlı olduğu kişiler ve telefon numaraları" bölümünde kendi ismi ve telefon numarasının da bulunduğunu, aynı şekilde irtibatlı olduğu kişiler arasında kardeşi ve telefon numarasına yer verildiğine işaret ederek, "Bu iddianameyi yazan kişiler, kumpasçılar, o telefon görüşmelerini yaptığım kişinin benim öz kardeşim olduğunun farkında değillerdi. Evet, ben, öz kardeşim Erdal Özkan ile bu davada yargılandım ve kardeşimle cezaevinde birlikte yattık" şeklinde konuştu.

Operasyonun, kardeşi Jandarma Genel Komutanlığının bilgisayarlarla ilgili biriminde görevliyken başlatıldığını, Fetullahçı Terör Örgütü'nün bu birime sızamadığını aktaran Özkan, "Kardeşim, Kara Harp Okulu, ODTÜ Bilgisayar ve Ankara Hukuk Fakültesi mezunu. Fetullahçı örgüt, özellikle bu birimi işgal edemiyordu, sapasağlam bir birimdi. O yüzden de burada çalışan 13 kişiden 11'i sanık haline getirildi, 6'sı tutuklandı. Böylece çalışanlar pasif görevlere aldırıldı ve örgüt amacına ulaştı" ifadelerini kullandı.

Özkan, ilk duruşmada söylediklerini son duruşmaya kadar tekrarladıklarını, ilk gözaltına alındığında savcıya, tutuklayan mahkemeye, özel yetkili mahkemeye, hepsine suçsuz olduklarını, kumpasa kurban gittiklerini söylediklerini ancak kimsenin kendilerini dinlemediğini vurguladı.

- TV anteni yüzünden...

İddianamede, kritik bir belgeyi Silahlı Kuvvetlerin dışına çıkardığı ve örgütte davanın iki numaralı sanığı ve örgüt yöneticisi suçlamasıyla yargılanan emekli Albay Coşkun Başbuğ'a bağlı olduğunun iddia edildiğini hatırlatan Özkan, Diyarbakır Askeri Hastanesinde baştabiplik görevini yürütürken, Başbuğ'un da Diyarbakır Kolordu Karargahında görevli olduğunu ancak kendisini tanımadığını anlattı.

Özkan, şunları dile getirdi:

"Fakat kumpasçıların, ben Başbuğ'a bağlıysam, aramızda bir irtibat göstermesi lazımdı, aramızda hiçbir irtibat yoktu zira. Hiç görüşmemişiz. Bir gün lojmanımda televizyonumuz bozuldu. Komşularımda sıkıntı olmadığını görünce lojman yönetim merkezini arayarak arızanın giderilmesini talep ettim. Onlar da bana lojman yöneticisini aramamı söylediler. Lojman yöneticisini arayarak ilettim ve arıza giderildi. Meğer bu görevli kişi, Coşkun Başbuğ Albaymış.

İkimizin arasındaki bu telefon görüşmesinin, iddianamede örgütsel bağlantı olarak konulduğunu gördük hatta arıza giderilince de aynı gün teşekkür için aradım. Bu iki telefon görüşmesi, ikimizin arasında örgütsel bağlantı olarak gösterildi."

- "Bu belgeleri Silahlı Kuvvetlerden dışarı sızdıranlar bulunmalı"

Son duruşmada savcının beraat yönündeki mütalaasının da suçsuz olduklarını gösterdiğini aktaran Özkan, "Bize karşı, milli orduya kumpas kurulduğu en yetkili ağızlar tarafından da belirtildi, belirtiliyor" dedi.

Özkan, 357 sanığın Türk ordusunun en kritik savaş ve harekat planlarını, Güneydoğu'daki üs bölgelerine ilişkin belgeleri ve benzeri birçok kritik belgeyi Silahlı Kuvvetlerin dışına çıkarmakla suçlandığını hatırlatarak, şunları söyledi:

"Belgeler adeta ortaya saçıldı. Bunları dışarıya çıkaranlar sanki bizlermişiz gibi üzerimize atıldı ve bizler suçlandık. Bugün görüldü ki bizler yapmamışız. Artık bunu herkes anlamış durumda ama birileri bu belgeleri çıkarttı. Bizim suçsuzluğumuz ortaya çıktı ama suç ortadan kalkmadı, suç hala alenen ortada duruyor ve büyük bir suç bu. Kim ortalığa saçtı bunları? Bunları, bu kumpası kuranlar ve Silahlı Kuvvetler içinden birileri dışarı çıkardı. Burada Silahlı Kuvvetlerimize görev düşüyor. Yapmaları gereken, bu gizli belgeleri kimin çıkardığını bulmak. Komutanlarımızın soruşturma heyetleri oluşturarak, askeri yargı sistemini harekete geçirerek bu belgeleri çıkaranların, kumpasçıların bulunmasını sağlamalarını bekliyoruz."

"Silahlı Kuvvetlere ve devletimize büyük bir aşkla, sevgiyle hizmet ettik, bunun sonucu bu olmamalıydı" diyen Özkan, bunları kabullenmenin çok zor olduğunu anlattı.

Özkan, şu değerlendirmede bulundu:

"Beraat etseniz dahi tekrar Silahlı Kuvvetlerin bir parçası olmak çok zor çünkü biz bu süreçte en büyük kırgınlığı yine Silahlı Kuvvetlere karşı yaşadık. Kumpası kurdular, bizi hedef haline getirdiler ancak Silahlı Kuvvetler bize sahip çıkmadı. Bize TSK sahip çıksaydı, Fetullahçı örgüt bizi tutuklayamazdı. Bizi kumpasçılara teslim eden, bize bu muameleyi yapan o dönemdeki komuta heyetine, o dönemki Silahlı Kuvvetlere hakkımızı helal etmiyoruz."

Özkan, Ergenekon ve Balyoz davalarındaki kumpaslardan cesaret alınarak, bu kumpasın kurulduğunu, Balyoz ve Ergenekon'da komuta kademesi ve üst rütbeli kurmay subayların tasfiye edildiğine dikkati çekerek, "Bu davalar, ülkemizde birçok kuruma yayılmış, birçok kurumu ele geçirmiş Fetullahçı örgütün, Silahlı Kuvvetleri ele geçirmek üzere açılan siyasi davalar" ifadesini kullandı.

YORUMLAR

ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.