Kırşehir

Muharrem Ertaş Japonya'yı salladı! 80 yıl önce...

10:39 12 Kasım 2018 13 Yorum Var
Muharrem Ertaş Japonya'yı salladı! 80 yıl önce...

Kırşehirli bozlak ustası Muharrem Ertaş, Japonya'daki konservatuvarlarda insan hançeresinin yeteneklerine örnek gösterilen isimlerden biri oldu yıllar önce...

Hep ama hep düşünmüşüzdür; Anadolu insanı Batı'da olsa, oralardaki sanatsal  eğitim olanaklarından yararlansaydı, acaba içlerinden bir Mozart, bir Çaykovski, bir Beethoven çıkmaz mıydı diye...

Şimdi kalkıp da desek ki "Ey türküseverlerle sevmeyenler, Kırşehir'de bir  Muharrem Ertaş yaşıyor ve Türk hançerisiyle ezgilerine örnek isteyenlerin büyük  çoğunluğuna bu yetmişlik sanatçının bantları veriliyor. Dahası Japonya'daki  konservatuvarlarda insan hançeresinin yeteneğine örnek aranırken, Muharrem  Ertaş'ın bantları indiriliyor raflardan"...

Muharrem Ertaş, beş çocuğunun annesi Döne Hanım ile...Soyadından tanımışsınızdır  Muharrem Ertaş'ı. Yakın geçmişte Türkiye'nin müzik zevkini şöyle bir  silkeleyiveren Neşet Ertaş'ın babası. Yerköy'lü Muharrem Ertaş... Dahasını  söyleyelim, hani "Kalktı Göç Eyledi Avşar Elleri" adlı bozlak var ya, "Ferman  padişahın, dağlar bizimdir" sözleriyle biten, işte o tiz ama oturaklı sesiyle bu  "Avşar Bozlağı"nı söyleyen sanatçı Muharrem Ertaş... Orta Anadolu'da olup da  bağlama çalanların, adını duyunca kendilerine şöyle bir çeki düzen verdikleri  Muharrem Ertaş...

Muharrem Ertaş'ın sesini, tezenesini hançere yeteneğini yaklaşık 20 yıl kadar,  kendisini de 10 yıl kadar önce tanımıştık. O yıllarda Neşet Ertaş, "Köprüden  Geçti Gelin" adlı türküsüyle kerpiç evden çıkmış, villalara girmişti... Çalıp  söylediği Kırşehir ezgileri bir anda ortalığı kasıp kavurmuş, Neşet Ertaş adı  türkü dünyasına bayrak olmuştu.

Neşet Ertaş, babasından aldıklarını TRT antenleri aracılığıyla geniş kitlelere  yayıyordu. Bir pınardan gelmişti sanatçı. Bitmeyen, bitmeyecek olan bir  pınardan... 

Anadolu'da adına "Abdal" dediğimiz, gezici aşiretlerin yerleşmelerinden, toprağı  yurt tutmuşlarındandı Ertaş'lar. Doğma büyüme çalıp söyleyenlerdendiler...

Muharrem Ertaş, kendinden önceki nesilden aldığı bozlak ve kırık türkülerin  çoğuna ruh vermişti. Böyle ön bilgilerle tanıştığımızda sarılıp, o kara kuru  ellerinden öpmüş, sonunda da pınarından bize de su vermesi için gönlünü  almıştık. Konuğumuz oldu. Ne koltuğa oturdu ne de sandalyeye. Halının üzerine  çöküverdi.

İki büyük usta... Baba Muharrem Ertaş ve oğlu Neşet Ertaş...Muharrem Ertaş,  sanki çalmıyordu.  Birkaç türkü çalıp söyledikten sonra yerinden 2  metre kadar ilerlemişti. Çalıp söylerken farkında olmadan öne doğru ilerliyordu.  Ve sonra da Şakir Öner Günhan'a şöhret kapılarını açan nice türküleri ilk kez  bizim yanımızda çalıp söylüyordu... Örneğin "Evlerinin Önü Marul", "Vay Gülüm,  Deniz Dalgasız Ölmaz"ı daha radyo bantlarına okumadan, biz dinlemiştik...

Yiğidin lakabıyla anılması örneği, Neşet Ertaş da Muharrem Ertaş da Kırşehirli  olmalarıyla anılıyordu. Bu baba-oğul sanatçı, Osman Bölükbaşı'ndan sonra  Kırşehir'in sembol kişileri olmuştu. Kırşehir'in adı artık dillerden düşmüyordu.  Ama Muharrem Ertaş bunca ustalığına, bunca yeteneğine karşın yersiz yurtsuzdu.

Geçtiğimiz günlerde Kırşehir Belediyesi örnek bir davranışla Muharrem Ertaş'ı ev  sahibi yaptı. "Sen Kırşehir'e çok iyilik ettin. Hakkın ödenmez ama, elimizden  gelen, seni bir ev sahibi yapabilmek" diyerek tapusunu verdi. Muharrem Ertaş  şimdi yuvasında çok mutlu.

(Erol Aktı / Gong Dergisi - 27 Mayıs 1981) / Türk Nostalji

MUHARREM ERTAŞ KİMDİR?

Muharrem Ertaş 1913 yılında Kırşehir'in Çiçekdağı ilçesinin Yağmurlubüyükoba  köyünde doğdu. Zurnacı Kara Ahmet ile Ayşe Hanım'ın beş çocuğundan birisiydi.  Henüz 7-8 yaşında iken bağlama ile tanıştı. İlk derslerini dayısı Bulduk  Usta'dan aldı. Ama Muharrem Ertaş'ı asıl yetiştiren, yörenin en ünlü saz  ustalarından biri, Yusuf (Deveci) Usta oldu. Muharrem Ertaş o günleri şöyle  anlatıyor: 

- "Çalıp söyleme merakım küçük yaşlarda başladı. Bulduk adındaki dayımın çok 
güzel sesi vardı. Bir köyde türkü söyledi mi diğer köyde dinlenirdi. Hatta  seferberlikte asker kaçaklarını yakalamak için subaylar dayımı yanlarına alıp  köy köy dolaşırlarmış. Dayıma türkü söylettirip kendileri de pusuya yatarlar ve  dayımın sesine dağlardan köye inen kaçakları yakalarlarmış. Derken Yusuf Usta  beni çok severdi, merakımı görünce beni yanına aldı her gittiği yere götürdü.  Düğünler de, bayramlarda, eğlencelerde yanından ayırmayarak ustalarından  öğrendiğini bana da öğretirdi. Yedi yıl onunla çalıştıktan sonra artık tek  başıma çalıp söylemeye başladım."

Hiç çocuk sahibi olamadığı ilk karısı Hatice'yi genç yaşında kaybeden Muharrem  Ertaş, ikinci evliliğini Kırtıllar köyünden Döne ile yapar ve bu evlilikten,  Necati, Neşet, Ayşe, Nadiye ve Muhterem adında beş çocuğu olur.

HABER7 / Derleme: Nusret Odabaş

 

YORUMLAR

13 Yorum Var
  • ALİİİİİİİ 5 yıl önce Şikayet Et
    Allah rahmet eylesin
    Cevapla İlk beğenen sen ol
  • Hilmi Çelik 5 yıl önce Şikayet Et
    Büyük usta mekanın cennet olsun.Eserlerin bizlere emanet sen rahat uyu ulu çınar.
    Cevapla
  • Taha 5 yıl önce Şikayet Et
    Allah gani gani rahmet eylesin
    Cevapla
  • Ayhan 5 yıl önce Şikayet Et
    Yeri dolmayacak buyuk bır ses
    Cevapla
  • AliŞim 5 yıl önce Şikayet Et
    Gözlerdeki hayatın ağırlığı...
    Cevapla
Daha fazla yorum görüntüle
ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.