Kocaeli

"Sanayimizde yüksek teknolojiye doğru bir dönüşüm var"

16:19 19 Kasım 2015
"Sanayimizde yüksek teknolojiye doğru bir dönüşüm var"

Sanayi Genel Müdürü İbrahim Kılıçaslan, "2003 ile 2013 arasında Türkiye'nin düşük teknolojili üretimden çıkmak üzere olduğunu görüyoruz. Sanayide düşük teknolojili üretimin payı yüzde 47'den 39'a düşmüş. İhracatta da öyle. Yani yaklaşık 10 puanlık bir yükselmemiz var. Demek ki sanayimizde yüksek teknolojiye doğru yavaş yavaş bir dönüşüm var" dedi.

Kocaeli Üniversitesi (KOÜ) Mühendislik Fakültesinde düzenlenen "Ticarileşebilir Ar-Ge" konulu seminerde konuşan Kılıçaslan, Türkiye'nin 2012'den beri Ar-Ge'ye çok ciddi destekler verdiğini söyledi. 

Türkiye'de ortalama iki projeden birinin desteklendiğini, dünya ortalamasının ise dörtte bir olduğuna dikkati çeken Kılıçaslan, bu destekleri Türkiye'nin kendi teknolojisini geliştirmesi için verdiklerini anlattı.

Kılıçaslan, 2014'te Türkiye'nin toplam ihracatının içinde sanayi ürünlerinin payının yüzde 93,6 olduğunu, maden sektörü de dahil olduğunda bu oranın 2 puan daha arttığını anlatarak, "Bu yüzde 95'lik rakam, Türkiye'nin aslında sanayileşmiş bir ülke olduğunu gösteriyor. Peki sanayileşmiş bir ülkedeki sıkıntımız nedir? Katma değeri düşük bir sanayileşme var. Sosyal refahı arttırmak için katma değeri yükseltmemiz gerekiyor. Yani Türkiye'nin bu noktadan sonra birim değeri yüksek, teknolojik ürünler üretmesi gerekiyor" diye konuştu.  

İhracatın yüzde 93,6'sının imalat sanayisi kaynaklıyken ithalatın da yüzde 77,5'inin imalat sanayisinden kaynaklı olduğuna işaret eden Kılıçaslan, "Bu rakamlar, 'ihracat yapabilmek için ithalata mahkumum' diyor. 2014'te toplam ithalat 242 milyar dolar, bunun 176 milyar dolarını ara malı oluşturuyor. Bu da ithalatın yüzde 73'üne denk geliyor" ifadelerini kullandı. 

- "Sanayimizde yüksek teknolojili üretime doğru bir dönüşüm var"

Kılıçaslan, Türkiye'nin üretim ve ihracatı içerisindeki teknoloji yoğunluğunu gösteren bir grafik göstererek, şöyle devam etti:

"2003 ile 2013 arasında Türkiye'nin düşük teknolojili üretimden çıkmak üzere olduğunu görüyoruz. Sanayide düşük teknolojili üretimin payı yüzde 47'den 39'a düşmüş. İhracatta da öyle. Yani yaklaşık 10 puanlık bir yükselmemiz var. Demek ki sanayimizde yüksek teknolojiye doğru yavaş yavaş bir dönüşüm var. Düşük-orta teknolojide yükselme var. Yüzde 25'den yüzde 32'ye gelmiş, düşükten bir üste çıkmış. Orta-yüksek teknolojide ise yüzde 21'den yüzde 24'e yükselmiş. Artık seviyemiz yüksek teknoloji, yüksek katma değer. Buradaki hedefimiz yüzde 15 civarında. Yani sosyal refah için buraya yükselmemiz gerekiyor. Yüksek teknoloji, yüksek katma değer için de ticarileşebilen bilgi gerekiyor. Üretim altyapımız çok uygun. Yani sıfırdan girmiyoruz, yalnızca bilgi ile üretim deneyiminin birleştirilmesi gerekiyor."

Türkiye'nin son 10 yılda düşük, orta ve yüksek teknolojili ürünlerde 90 milyar dolar dış ticaret fazlası verdiğine ama orta yüksek ve yüksek teknolojilerde 438 milyar dolarlık açığı olduğuna dikkati çeken Kılıçaslan, "Çok az alıyoruz, çok fazla ödüyoruz, çok satıyoruz az kazanıyoruz. Bunu da önlemek için lazım olan tek şey ticarileşebilir bilgi. Gayri safi milli hasılayla oranlarsak 2002'de Türkiye'nin Ar-Ge harcaması yüzde 0,5, bu sene itibarıyla yüzde 1'e geldik. Oransal rakam bir kat artarken, harcanan miktara baktığımız zaman 9 kat arttığını görüyoruz ve bu Ar-Ge harcamasının üçte ikisini devlet yapıyor. Gelişmiş ülkelerde üçte iki özel sektör, üçte bir devlettir. 2023 hedefimiz Ar-Ge harcamalarının milli gelire oranını yüzde 3'e çıkarmaktır ki bu da gelişmiş devletlerin seviyesidir" değerlendirmesinde bulundu.

- "Türkiye'nin motor ihtiyacı yılda 100 bin adet"

Kılıçaslan, Ar-Ge'nin yaşayabilmesi için ticarileşmesi gerektiğini vurgulayarak, "Sovyet Rusya zamanında Rusya ile ABD'nin Ar-Ge harcamaları aynı. Rusya'nın Ar-Ge çalışanı da ABD'nin iki katı. Buna rağmen Sovyet Rusya'da Ar-Ge giderek düştü ve kayboldu, ABD'de ise ilerledi. Tek fark var arada, ticarileşme. Eğer Ar-Ge ticarileşiyorsa coşuyor, ticarileşemiyorsa kayboluyor. HAVELSAN'ın ürettiği fırtına topları var. Tank gibi paletle giden cihaz bunlar. Namlusu 5 bin tonla dövülüyor. Türk mühendisinin ürettiği tamamen Ar-Ge ürünü bir şey. Bizim mühendisler bunu yapmışlar ama coşması için bunun yalnız Türkiye'de değil yurtdışına da satılması gerekiyor. Motorlu olduğu için MTU Alman motoru kullanmışız. 'End user kuralı gereği Azerbaycan'a satamazsınız' dediler ve satılamadı" ifadelerini kullandı. 

Türkiye'de 11 traktör üreticisi ile iş makinesi ve jeneratör üreticileri olduğunu, bu firmaların bu konuda çok mağdur olduklarını anlatan Kılıçaslan, "Bizim otomotiv motorunda rekabetçi olmamız mümkün değil ancak kamyon, iş makinesi, traktör, jeneratör motorunda rekabetçi olabileceğimizi gördük. Türkiye'nin motor ihtiyacı yılda 100 bin adet. 14 firmayı topladık ve 'Beraber hareket ederseniz size bir mükemmeliyet merkezi kuralım, tüm cihazlarınızı, Ar-Ge ekipmanlarınızı bir yere alalım ama siz de burada hep beraber toplanacaksınız ve patent hakkı bizde olan motor yapacaksınız. Yani ben bunu fırtına topuna takabileceğim' dedik fakat firmalarımız rekabet gereği buna sıcak bakmadı" diye konuştu. 

Kılıçaslan, bu sorunu mevzuat yoluyla aştıklarını belirterek, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"Eylül ayında AB mevzuatına geçseydik eğer bugün Türkiye'de motor üreten firma kalmayacaktı. Bundan sonra da Türkiye'de motor üretilmesi mümkün değildi, çünkü 3-4 senede bir seviye atlıyorsunuz, eğer seviyeyi bir yerde kaçırırsanız bir daha motor üretmeniz mümkün değil. Üç sene mühlet verdik firmalara. 'Üç sene sonra Avrupa regülasyonlarına geçeceğiz ama bu 3 sene içerisinde mevcut motorlarınızı kendi IP'lerinizle üreteceksiniz ve rekabetçi olabilecek şekilde dünya referansında üreteceksiniz' diye. Bu anlaşma çerçevesinde motor mükemmeliyet merkezimizi kurduk. Bir buçuk sene sürdü bunları yapmak." 

- "Türkiye'nin yan sanayisi çok güçlü"

Sanayi Genel Müdürü Kılıçaslan, Sanayi İşbirliği Programı'nın Türk sanayisinin orta ve yüksek teknolojili ürünlerde Avrasya'nın üretim üssü olma hedefi doğrultusunda önemli bir politika aracı olacağını belirtti.

 "Eğer teknoloji üretmiyorsanız onu bir şekilde satın alacaksınız" diyen Kılıçaslan, sözlerini şöyle bitirdi:

"Bunun için de kamu alımları bir kaldıraç. Türkiye'nin 2014 yılında harcadığı para 104 milyar lira. Bu alımları bir kaldıraç olarak kullanabiliriz. Bunlardan biri de Sanayi İşbirliği Programı'dır. Dünyada uçan her iki uçaktan birinde mutlaka Türkiye'den bir parça var. Otomotivde Avrupa'da bir tane marka söyleyemezsiniz bana Türkiye'den parça kullanmayan. El yapımıysa olmayabilir ama banttan çıkıyorsa mutlaka Türkiye'den bir parça vardır. Yani Türkiye'nin yan sanayisi çok güçlü. Türkiye yıllarca fason üretime yatırım yapmış, kendi markasını oluşturmamış. Bugün biz diyoruz ki artık yeter, biz sığmıyoruz kabımıza. İhracatımızın yüzde 95'i sanayi ürünü ama bu sosyal refah olarak yansımıyor. Üretimimiz fason olduğu için, markamız olmadığı için."

YORUMLAR

ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.