Afyonkarahisar

Maliye Bakanı Ağbal:

17:44 04 Nisan 2017
Maliye Bakanı Ağbal:

Maliye Bakanı Naci Ağbal, son 14 senede Türkiye'ye gelen yabancı sermaye yatırım tutarının yıllık ortalama 13-14 milyar dolar civarında olduğunu belirterek, "Yani 13 kat artmış. Neden? İstikrar var. Türkiye'nin dışa açılan bir politikası var. Türkiye'nin bu bölge içerisinde oluşturduğu bir çekim merkezi olma özelliği var." dedi.

Afyonkarahisar Ticaret ve Sanayi Odasını ziyaret eden Ağbal, burada yaptığı açıklamada, Türkiye'nin büyüme oranının 90'lı yıllarda yüzde 3,6 olduğunu, bu rakamı yüzde 5,7'ye çıkardıklarını söyledi.

Bunun, Türkiye'de kişi başına milli gelirin 3 katına çıkmasına vesile olduğunu anlatan Ağbal, "Bu dönemde gerek özel sektör gerek kamu sektörü çok ciddi anlamda büyümeyi ve kalkınmayı sağlayacak önemli yatırımlara da imza attı. Bugün artık Türkiye ekonomisi temelleri itibarıyla sağlam bir noktada." diye konuştu.

Ağbal, ekonomideki büyümenin sürekliliğinin en önemli yolunun istikrardan geçtiğini vurgulayarak, şunları kaydetti:

"Geriye dönük bakıyorum, 1990 yılında başlayan bir 12 yıllık süreç var. 1994'te bir kriz yaşamışız. 1996'da ikinci bir kriz, 1998'de üçüncü bir kriz, 2000'de, 2001 yılında arka arkaya ekonomik krizler yaşamışıyız. Bu krizlerin ortaya çıkmasına rağmen altını kaldırdığımızda, arkasında hep siyasi krizleri görüyoruz. Zayıf siyaset, kırılgan siyaset, güçsüz hükümetler, düşük hükümet süreleri... Biz ne zaman reformlara başladık? Artık iflasın eşiğine geldiğimiz yılda başladık. Yani 2001 ekonomik krizi Türkiye'de birçok reformun yapılmasına da öncülük etti."

- "Tek bir yatırımla Türkiye'ye 1 milyar dolarlık yatırım çekebiliyoruz"

Reformların yapılması için ekonomik krizleri üretecek bir siyasi atmosferi taşımak zorunda olmadıklarını dile getiren Ağbal, siyasi istikrarın ekonomik büyümeye önemli katkı sağladığını belirtti.

Bir ülkede büyümeyi belirleyen faktörler arasında özel sektör yatırımları ve gelen sermaye tutarlarının da bulunduğunu kaydeden Ağbal, şöyle devam etti:

"1990'lı yıllar boyunca Türkiye'ye gelen ortalama yıllık yabancı sermaye yatırımı, 1 milyar dolardan fazla değil. Bugün yerine göre tek bir yatırımla Türkiye'ye 1 milyar dolarlık yatırım çekebiliyoruz. Son 14 yılda Türkiye'ye gelen yıllık ortalama yabancı sermayeye yatırım tutarı 13-14 milyar dolar civarında. Yani 13 kat artmış. Neden? İstikrar var. Türkiye'nin dışa açılan bir politikası var. Türkiye'nin bu bölge içerisinde oluşturduğu bir çekim merkezi olma özelliği var. Dolayısıyla işimizi iyi yaparsak, sağlam yaparsak, doğru işler yaparsak, iyi işler yaparsak, her bakımdan ülkenin önü açık, gelişebilir. Bu açıdan diyoruz ki gelin hep beraber bu ekonomideki şu son 14 yılda yaşadığımız olumlu grafiği, olumlu gelişmeleri ileriye taşıyalım. Ekonomimiz son 14 yılda yüzde 5,7 büyüdüyse gelecek 14 yılda da yüzde 7 büyüsün, 8 büyüsün."

- "Kamu reformu yönünde yatırımlar yaptık"

Referandum sürecini futbol maçına benzeten Ağbal, kim daha iyi oynarsa maçı onun kazanacağını söyledi.

Halkın yüzde 50'sinden fazlasının desteğini alanın iktidara geleceğini, 5 yıl boyunca kesintisiz hizmet üretme şansının olacağını anlatan Ağbal, yeni sistemle siyasetin daha geniş kitlelere ulaşmak zorunda kalacağını, daha çok kişinin bilgileneceğini ifade etti.

Yeni sistemin Türkiye'nin reform yapabilmesinin önünü açacağına işaret eden Ağbal, şöyle konuştu:

"Hükümetlerin ömrü kısaysa, ülkeler memleketin temel sorunlarına değinemiyor. Onlara ulaşamıyor. Yani biz 2008'de sosyal güvenlik reformunu yaptık. Son derece önemli bir reform ama o zaman ileriye dönük, çok ciddi bir özgürlük vardı. Kamu reformu yönünde yatırımlar yaptık. İş gücü piyasası reformları yaptık. Kamu maliyesi alanında daha önce konuşulamayan konularda reformlar yaptık. Bugünkü sistemden çok daha güçlü bir siyasi anlayış taşıyacak bir sistemi getiriyoruz. O zaman ne olacak? Artık sorunları halının altına süpürme olmayacak. 'Nasıl olsa iki sene sonra ben giderim, bunu gelen halletsin' denilemeyecek. 5 yıl boyunca seçim yok. Yüzde 50'den fazla halk desteği var. Böyle bir hükümete sorarlar 'Daha ne istiyorsun?' diye."

Türkiye'de kişi başına düşen milli gelirin 2002 yılında 3 bin 500 dolarken, bugün rakamın 11 bin dolara yükseldiğini bildiren Ağbal, Türkiye'nin gelebileceği son noktanın ise bu olmadığını vurguladı.

Türkiye'nin önüne bu konuda bir hedef koyduklarını ifade eden Ağbal, şunları kaydetti:

"Dedik ki 'Türkiye'nin aslında orta vadede gelmesi gereken nokta 25 bin dolar kişi başı milli gelir.' Bu önemli bir eşik, önemli bir sıçrama. Şu anda biz 11 bin-12 bin dolar civarındayız. 12 bin 400 doları geçersek üst gelir grubu ülkeler arasında gireceğiz. Dünya Ekonomi Ligi'nin Süper Ligi'ne çıkacağız. Tam eşikteyiz. Gelin hep beraber bu işi yapalım. 16 Nisan'da bu referandumda 'evet' çıkarsa, zaten kısa vadede ekonomiyle ilgili bütün tahminleri ve beklentileri olumlu etkileyecek. Referandumdan 'evet' çıkarsa Türkiye'nin siyasi iktidar istikrarı noktasında son derece, orta ve uzun vadede yepyeni bir öngörülebilirlik sağlanacak."

- "Reformlar bakımından son 1,5 yıl, en güçlü yıllar oldu"

Referandumda 'evet' çıkmasının ülkenin önünü açacağını, bunda hiçbir tereddüt olmadığını anlatan Ağbal, sözlerini şöyle tamamladı:

"Ondan sonra ekonomi gündemi, gündemin ilk sırasına gelecek. Son birkaç yıldır ister istemez arka arkaya gelen siyasi gelişmeler, siyaseti, gündemin birinci sırasına oturttu. Halbuki bizim ülke olarak ihtiyacımız olan aslında ekonomiyi gündemin birinci sırasına oturtmak. Bunu şuradan da ölçü olarak vereyim. Son bir yıldır Meclisten olağanüstü yasalar geçirdik. Fakat gündem siyasetle o kadar dolu ki, yapmış olduğumuz düzenlemeler çok fazla ön plana gelmedi. Reformlar bakımından son 1,5 yıl, en güçlü yıllar oldu ama siyaset o kadar baskın kaldı ki ekonomideki bu yaptıklarımız biraz arka planda kaldı. Gelin 16 Nisan'da siyasette çok önemli bir atılım yapalım. Ondan sonra ekonomi çok daha fazla öne çıkacak. Çok daha fazla birinci sırayı işgal edecek ve ondan sonra inşallah Türkiye çok daha hızlı bir şekilde büyüyecek."

YORUMLAR

ETİKETLER
Haber7.com Yerel Haberler bölümünde yer alan haberlerin hukuki muhatabı, haber kaynağı olan ajanslardır.