• En Çok Görüntülenenler
  • Güncel
  • Siyaset
  • Spor
  • Ekonomi
En Çok Görüntülenenler
Haber7 Foto Galeri
HABER7'YE DÖN
Haber 7 HABER7'YE DÖN
  • Anasayfa
  • YAŞAM
PAYLAŞ

'Türkücü sinemacı oldu, bende türkü söylüyorum'

03.02.2010 10:37
1 / 6

Salih Zengin'in ropörtajı

Türkü söylerken ruhunuza işleyen içli sesi kadar mütevazı kişiliği ve oynadığı rollerdeki performansıyla da herkesin sevgisini kazanan Olgun Şimşek gündeme ilişkin olarak da "İnsanın özgürlüğünün karşısında Kaddafi de, Ergenekon da duramaz. Ergenekon davası ülkemiz için bir arınma ve yüzleşme vesilesi." diye konuşuyor. Türk tiyatrosunun mevcut halini samimi bulmayan Şimşek "Mahsun Kırmızıgül'ün biraz ondan koy, biraz bundan koy tarzı işleri bana hitap etmiyor. Onun yaptığına sinema diyemiyorum." diyor.

 

Öfkem olmasa ben de olamazdım

Olgun Şimşek'in yüzüne bakınca her sabah can sıkıntısı ile uyanan ve dünyaya adapte olmaya çalışan bir görüntü var. Öyle mi?

Sabah kalkınca evet, nereden canımı sıksam diye düşünüyorum. (Gülüşmeler)

Önceden var mıydı, oyunculuktan sonra mı gelişti bu düşünce?

Vardı galiba daha önce. Kişilik özelliği diyelim, sonradan olmuş bir şey değildir yani. Hayat bu hale getirdi şeklinde bir şey değil.

Bursa'da bir köy çocukluğu geçmişiniz var. Özlenecek bir şey mi bu?

Evet, hayatım genelde köylerde ve küçük kasabalarda geçti. Doğaya karşı bir ilgim var evet. Hâlâ daha doğada gezen bir tarafım var. Oralarda kendimi daha doğru tarif edebildiğimi, daha rahat ettiğimi, daha huzurlu olduğumu hissediyorum.

Bu tek başına olma ihtiyacı mı?

İnsan zaten tek başına olabilmelidir. Kendini keşfetme tek başınalıkla olur ya! Yalnız başına olabilmeyi zor da olsa tercih ediyorum. Kendisini tek başınalıkla keşfetmeye çalışan, o anlamda da bir özgürlük arayışı içinde olan bir insanlar var.

Ne özgür yapar insanı peki?

Kendini bulmak herhalde. Kendini bulmak, kendinle yüzleşmek bunu için de farkında olmak gerekir. Farkındalık insanı özgürleştirir. Kendi karanlığına, kendi derinliğine inebileceğin ve kendi kendini gerçekleştirebildiği ölçüde, hayatın hayatın sana karşılaştırdığı duyguları sonuna kadar yaşayabilme cesareti gösterdiğin vakit özgür olursun. Bu duygulardan korkan birisi iyi bir oyuncu olamaz.

Bu farkındalık ne zaman oldu sizin için?

30'lu yaşlar diye düşünüyorum.

Geç yani? (Gülüşmeler)

Ee evet geç. Bizim gibi toplumlarda biraz geç oluyor galiba. Özellikle erkeklerde büyük sorumluluklar büyük korkular oluşturuluyor. Erkeksin, o zaman sorumluluk almalısın, erkeksin o zaman sen sorumlusun.

30 yaşına kadar pek sorumluluk hissetmediniz mi yani?

Bir erkek doğduğu andan itibaren başta annesi tarafından olmak üzere her şeyden sorumlu hissetmeye zorlanıyor. Kahraman gözüyle bakılıyor. Öyle olsun isteniyor. Bu sorumluluk zaten kendiliğinden yüklenmiş oluyor ki insanın başına en büyük dertlerden bir tanesi bu. Kahraman olmalıyım diye başlayınca olmuyor. Kahramanlık peşinde koşmaktansa kendi kahramanın olmaya, kendini keşfetmeye, kendini bulmaya çalışıyorsun, bu da kendine karşı en temel sorumluluk bence.

Bu yüzden mi Olgun Şimşek 'Benden uzak dur ey medya' diyor?

Yok onun başka sebepleri vardır. Genel olarak tek başıma olduğum doğrudur ama bu böyle olduğu için medyadan uzak durduğum anlamına gelmez. Medyadan pek hoşlanmadığımı söyleyebilirim. Bu ülkenin medyası da bu ülke kadar. Yani bu ülke nasılsa ben de öyleyim. Bu ülke nasılsa, memuru da, hükümeti de, askeri de, sanatçısı da öyle. Medyayla pek ortak noktalarımız yok herhalde. Onlar 'Hadi yürü, koş, atla, bir an önce daha farklı bir şeyler yap, biz de bunu eğelim bükelim, başka yerlere çevirelim, aklımıza yattığı gibi yansıtalım.' istiyorlar. Ben de bunu pek ahlaklı bulmuyorum. Onlara da bir şey demiyorum, şimdi olduğu gibi yer yer röportaj yapmak zorunda kalıyorum. Açıkçası bu durumdan sıkılıyorum.

Olmasa daha memnun olursunuz yani?

Olmasa daha memnun olurum. İşimin gereği "Bu kadar da kaçmak doğru mu?" sorusu insanın beyninde uyanıyor. Ama kiminle konuşup kiminle konuşmayacağıma kendim karar verebildiğim için sorun olmuyor.

Çok mütevazı görünüyorsunuz, ama magazin muhabirlerini ezmek için üzerine araba sürebilecek bir öfkede barındırıyorsunuz içinizde?

Öfke var tabii, olmaz olur mu? Öfkeye sahip olmasaydım ben olamazdım belki. Bir insan öfkesi geliştirebilir de, durdurabilir de. Bu enerjiyi kendisi için olumlu bir enerjiye çevirirse inanılmaz şeyler de yapabilir.

Ne öfkelendirir sizi?

Genel olarak bir riyaya sığınmak beni çok öfkelendirir. Kendine ve etrafına iki yüzlü davranmak ve bunu hiç bıkmadan yapabilmek beni öfkelendiriyor. İnsanlarla yaşamayı öğrenmelisiniz, trafikte acemiler var diye trafiğe çıkmamak tuhaf bir şey ya da ormanda yılanlar var diye ormana gitmemek ormanın güzelliklerinden mahrum kalmak demektir. O yüzden öfkemle ilgili bir denge yakalamaya çalışıyorum. Son zamanlardaki "Su testisi su yolunda kırılır" muhabbetini ağzına pelesenk etmiş insanlara fena halde öfkeleniyorum. Başınıza su testisi düşsün diyesim geliyor.

<p><span style="text-decoration: underline;"><strong>Salih Zengin'in ropörtajı<br /></strong>
<div id="haberMetinDiv">
<p>Türkü söylerken ruhunuza işleyen içli sesi kadar mütevazı kişiliği ve oynadığı rollerdeki performansıyla da herkesin sevgisini kazanan Olgun Şimşek gündeme ilişkin olarak da "İnsanın özgürlüğünün karşısında Kaddafi de, Ergenekon da duramaz. Ergenekon davası ülkemiz için bir arınma ve yüzleşme vesilesi." diye konuşuyor. Türk tiyatrosunun mevcut halini samimi bulmayan Şimşek "Mahsun Kırmızıgül'ün biraz ondan koy, biraz bundan koy tarzı işleri bana hitap etmiyor. Onun yaptığına sinema diyemiyorum." diyor.</p>
<p> </p>
<h3>Öfkem olmasa ben de olamazdım</h3>
<p><strong>Olgun Şimşek'in yüzüne bakınca her sabah can sıkıntısı ile uyanan ve dünyaya adapte olmaya çalışan bir görüntü var. Öyle mi?</strong></p>
<p>Sabah kalkınca evet, nereden canımı sıksam diye düşünüyorum. <em>(Gülüşmeler) </em></p>
<p><strong>Önceden var mıydı, oyunculuktan sonra mı gelişti bu düşünce?</strong></p>
<p>Vardı galiba daha önce. Kişilik özelliği diyelim, sonradan olmuş bir şey değildir yani. Hayat bu hale getirdi şeklinde bir şey değil.</p>
<p><strong>Bursa'da bir köy çocukluğu geçmişiniz var. Özlenecek bir şey mi bu?</strong></p>
<p>Evet, hayatım genelde köylerde ve küçük kasabalarda geçti. Doğaya karşı bir ilgim var evet. Hâlâ daha doğada gezen bir tarafım var. Oralarda kendimi daha doğru tarif edebildiğimi, daha rahat ettiğimi, daha huzurlu olduğumu hissediyorum.</p>
<p><strong>Bu tek başına olma ihtiyacı mı? </strong></p>
<p>İnsan zaten tek başına olabilmelidir. Kendini keşfetme tek başınalıkla olur ya! Yalnız başına olabilmeyi zor da olsa tercih ediyorum. Kendisini tek başınalıkla keşfetmeye çalışan, o anlamda da bir özgürlük arayışı içinde olan bir insanlar var.</p>
<p><strong>Ne özgür yapar insanı peki? </strong></p>
<p>Kendini bulmak herhalde. Kendini bulmak, kendinle yüzleşmek bunu için de farkında olmak gerekir. Farkındalık insanı özgürleştirir. Kendi karanlığına, kendi derinliğine inebileceğin ve kendi kendini gerçekleştirebildiği ölçüde, hayatın hayatın sana karşılaştırdığı duyguları sonuna kadar yaşayabilme cesareti gösterdiğin vakit özgür olursun. Bu duygulardan korkan birisi iyi bir oyuncu olamaz.</p>
<p><strong>Bu farkındalık ne zaman oldu sizin için?</strong></p>
<p>30'lu yaşlar diye düşünüyorum.</p>
<p><strong>Geç yani?</strong> <em>(Gülüşmeler)</em></p>
<p>Ee evet geç. Bizim gibi toplumlarda biraz geç oluyor galiba. Özellikle erkeklerde büyük sorumluluklar büyük korkular oluşturuluyor. Erkeksin, o zaman sorumluluk almalısın, erkeksin o zaman sen sorumlusun.</p>
<p><strong>30 yaşına kadar pek sorumluluk hissetmediniz mi yani?</strong></p>
<p>Bir erkek doğduğu andan itibaren başta annesi tarafından olmak üzere her şeyden sorumlu hissetmeye zorlanıyor. Kahraman gözüyle bakılıyor. Öyle olsun isteniyor. Bu sorumluluk zaten kendiliğinden yüklenmiş oluyor ki insanın başına en büyük dertlerden bir tanesi bu. Kahraman olmalıyım diye başlayınca olmuyor. Kahramanlık peşinde koşmaktansa kendi kahramanın olmaya, kendini keşfetmeye, kendini bulmaya çalışıyorsun, bu da kendine karşı en temel sorumluluk bence.</p>
<p><strong>Bu yüzden mi Olgun Şimşek 'Benden uzak dur ey medya' diyor?</strong></p>
<p>Yok onun başka sebepleri vardır. Genel olarak tek başıma olduğum doğrudur ama bu böyle olduğu için medyadan uzak durduğum anlamına gelmez. Medyadan pek hoşlanmadığımı söyleyebilirim. Bu ülkenin medyası da bu ülke kadar. Yani bu ülke nasılsa ben de öyleyim. Bu ülke nasılsa, memuru da, hükümeti de, askeri de, sanatçısı da öyle. Medyayla pek ortak noktalarımız yok herhalde. Onlar 'Hadi yürü, koş, atla, bir an önce daha farklı bir şeyler yap, biz de bunu eğelim bükelim, başka yerlere çevirelim, aklımıza yattığı gibi yansıtalım.' istiyorlar. Ben de bunu pek ahlaklı bulmuyorum. Onlara da bir şey demiyorum, şimdi olduğu gibi yer yer röportaj yapmak zorunda kalıyorum. Açıkçası bu durumdan sıkılıyorum.</p>
<p><strong>Olmasa daha memnun olursunuz yani?</strong></p>
<p>Olmasa daha memnun olurum. İşimin gereği "Bu kadar da kaçmak doğru mu?" sorusu insanın beyninde uyanıyor. Ama kiminle konuşup kiminle konuşmayacağıma kendim karar verebildiğim için sorun olmuyor.</p>
<p>Çok mütevazı görünüyorsunuz, ama magazin muhabirlerini ezmek için üzerine araba sürebilecek bir öfkede barındırıyorsunuz içinizde?</p>
<p>Öfke var tabii, olmaz olur mu? Öfkeye sahip olmasaydım ben olamazdım belki. Bir insan öfkesi geliştirebilir de, durdurabilir de. Bu enerjiyi kendisi için olumlu bir enerjiye çevirirse inanılmaz şeyler de yapabilir.</p>
<p><strong>Ne öfkelendirir sizi?</strong></p>
<p>Genel olarak bir riyaya sığınmak beni çok öfkelendirir. Kendine ve etrafına iki yüzlü davranmak ve bunu hiç bıkmadan yapabilmek beni öfkelendiriyor. İnsanlarla yaşamayı öğrenmelisiniz, trafikte acemiler var diye trafiğe çıkmamak tuhaf bir şey ya da ormanda yılanlar var diye ormana gitmemek ormanın güzelliklerinden mahrum kalmak demektir. O yüzden öfkemle ilgili bir denge yakalamaya çalışıyorum. Son zamanlardaki "Su testisi su yolunda kırılır" muhabbetini ağzına pelesenk etmiş insanlara fena halde öfkeleniyorum. Başınıza su testisi düşsün diyesim geliyor.</p>
</div>
2 / 6

Kendinizle sık sık konuşur musunuz?

Evet çok sık yaptığım bir şey, insan kimseyle konuşmayınca... (Gülüşmeler) Uzunca bir zaman didiştim kendi kendimle.

Sonuç?

Valla öyle bir galibiyet yarışı gibi bakmamak lazım. Hep hakikat galip geliyor, bunun farkında olanlara ne mutlu! Sonuçta hayatla bir derdi olan kendi kendisiyle konuşur. Derdi olmayan her yerde konuşur, mutludur.

Hakikati yakalayınca daha mı suskun oluyor insan?

İnsanlığın varlığından beri ya da ortadaki problemlere dair söylenmemiş bir cümle yok. Bütün problemleri çözecek bir cümle olsa bunu söylemekten çekinmem. Ama yok! O yüzden kendimle ilgileniyorum, kendimi düzeltmeye çalışıyorum. İçi boşaltılmış laflardan bir tanesidir ama insan olmak lazım. Sıradan insan olmayı tercih ediyorum ama aleladeliği değil. Oyunculukta da çok diyalog sevmem. Çok diyalogla kendini tarif eden senaryolardan hatta insanlardan da kaçarım. Konuşuyormuş gibi yapmadan gerçekten konuşan karakterler yaratmaya çalışıyorum.

Çocukluktan gelen bir şey mi bu?

Öyledir zannediyorum. İnsan çocukken şekillenir yani o yaşlarda yetenek belirmiştir. Kendini ifade etme işi öyle belirmiş bende önce müzikle daha sonra oyunculuğa varan bir serüven oluşmuş.

Küçükken düşünüyor muydunuz oyuncu olmayı?

Küçükken aklımda soranlara ben doktor olacağım dermişim. Sonra pilot olmaya yeltenmişim, sonra müzisyenlik daha ağır bastı herhalde. Süpürgeyi bağlama diye çalardım. Etrafımdakiler müzisyen olacak derdi, ben de müzisyen olmak istiyordum. Zannediyorum liseli yıllarda tiyatro ilgimi çekmeye başladı.

Babanızda var mı böyle bir damar?

Babam müzik ve edebiyatla ilgilidir. Müzik dinlemeyi çok sever. İyi bir müzik arşivi vardı diyebilirim.

Boyunuzun kısalığı küçükken bir kompleks miydi?

Bu bütün çocuklar için geçerli. Uzun boylu birisini görünce insan bendeki eksiklik ne diye düşünüyor insan. Annem yumurtanın içine bal koyup içiriliyordu boyum uzasın diye. (Gülüşmeler) Bu çocuklukta kalan bir kompleks...

Oyunculukta boyun avantajı mı çoktur dezavantajı mı?

Ortalarda bir boyda olmak iyidir. Normal boy, her role daha çabuk konumlanmanızı sağlar.

Peki boyunuz kısa diye hiç kaybettiğiniz bir rol oldu mu?

Olmadı. Ben de herhalde normal boyluyum, ne çok uzun ne çok kısa. Oyunculukta fiziksel özelliklerden çok ruhunuz önemli. Fiziksel durumlar bir şekilde hallediliyor sinemada.

Aradan sekiz yıl geçti ve sinemada yoksunuz. Gelen tekliflerden size uygun olanı mı yok?

Çok teklif geldi. Ölçülerime uymadı demek ki? Sadece bir rolden hareket eden bir oyuncu değilim. Daha çok bütüne bakıp karar vermeye çalışıyorum. Her rolü kabul edecek olsam kendimle çelişmiş olurum.

Şu an yeni bir proje var mı?

Pelin Esmer ile Ağustos-Kasım aylarında çekeceğim bir sinema film var, onun üzerine çalışıyorum. Dizi işi de sanırım 2012'de olur.

Taşralı bir adam olan Olgun Şimşek, büyük bir şehir İstanbul ile bağlarını kurabildi mi?

Köy ve kasaba geçmişi olan birisinin şehirli olabilmesi kolay değil. Mesleğimiz öyle bir meslek ki İstanbul'da yapılırsa bir anlamı oluyor. O yüzden bir şekilde İstanbullu olmayı, şehirli olmayı becermek zorundasınız. Ee galiba yavaş yavaş ısındım ben de. Ama 'istanbul'u seviyor musun' derseniz her an bırakıp gitme isteği var. İstanbul'u çok sevdiğimi söyleyemem.

Nereye gidersiniz?

Kendi merkezimde kalabildiğim sürece her yere gidebilirim. Sakin hayatların yaşandığı, daha küçük ölçekli yerlere giderim. Denizi ve dağı olan bir yer olabilir. Oyunculuktan emekli olmak diye bir şeye inanmıyorum. Sağlıklı olduğum sürece oyunculuğu yapmak istiyorum. İmkanlar geliştiği için bir yere yerleşmek de şart değil artık.

Mahsun Kırmızıgül'ün yaptığına sinema diyemiyorum

Google'a 'Olgun Şimşek' yazdığınızda oyunculuktan daha çok türküleriniz geliyor. İnsan 'Ben aslında müzisyenmişim' duygusuna mı kapılıyor?

Benden her şey olur diye düşünen insanlardanım. Müzikle uğraşmayı tercih etseydim müzisyen olurdum. Fakat yol değişikliği oldu, oyuncu oldum. Dolayısıyla 'Bu adam güzel türkü söylüyormuş, sesi de güzelmiş' demelerini yadırgamıyorum. Fakat müzikle ilgili profesyonel bir çalışmam yok benim. İnsan hangi işte daha iyiyse onu yapmalı. Yaklaşık yirmi yıldır oyunculukla ilgili antremanım var, daha iyi bildiğim bir alan. Bu yüzden müzik ikinci planda kaldı. İşim gereği kullanıyorum bazen.

 

<div id="haberMetinDiv">
<p><strong>Kendinizle sık sık konuşur musunuz?</strong>
<p>Evet çok sık yaptığım bir şey, insan kimseyle konuşmayınca... <em>(Gülüşmeler)</em> Uzunca bir zaman didiştim kendi kendimle.
<p><strong>Sonuç?</strong>
<p>Valla öyle bir galibiyet yarışı gibi bakmamak lazım. Hep hakikat galip geliyor, bunun farkında olanlara ne mutlu! Sonuçta hayatla bir derdi olan kendi kendisiyle konuşur. Derdi olmayan her yerde konuşur, mutludur.
<p><strong>Hakikati yakalayınca daha mı suskun oluyor insan?</strong>
<p>İnsanlığın varlığından beri ya da ortadaki problemlere dair söylenmemiş bir cümle yok. Bütün problemleri çözecek bir cümle olsa bunu söylemekten çekinmem. Ama yok! O yüzden kendimle ilgileniyorum, kendimi düzeltmeye çalışıyorum. İçi boşaltılmış laflardan bir tanesidir ama insan olmak lazım. Sıradan insan olmayı tercih ediyorum ama aleladeliği değil. Oyunculukta da çok diyalog sevmem. Çok diyalogla kendini tarif eden senaryolardan hatta insanlardan da kaçarım. Konuşuyormuş gibi yapmadan gerçekten konuşan karakterler yaratmaya çalışıyorum.
<p><strong>Çocukluktan gelen bir şey mi bu?</strong>
<p>Öyledir zannediyorum. İnsan çocukken şekillenir yani o yaşlarda yetenek belirmiştir. Kendini ifade etme işi öyle belirmiş bende önce müzikle daha sonra oyunculuğa varan bir serüven oluşmuş.
<p><strong>Küçükken düşünüyor muydunuz oyuncu olmayı?</strong>
<p>Küçükken aklımda soranlara ben doktor olacağım dermişim. Sonra pilot olmaya yeltenmişim, sonra müzisyenlik daha ağır bastı herhalde. Süpürgeyi bağlama diye çalardım. Etrafımdakiler müzisyen olacak derdi, ben de müzisyen olmak istiyordum. Zannediyorum liseli yıllarda tiyatro ilgimi çekmeye başladı.
<p><strong>Babanızda var mı böyle bir damar? </strong>
<p>Babam müzik ve edebiyatla ilgilidir. Müzik dinlemeyi çok sever. İyi bir müzik arşivi vardı diyebilirim.
<p><strong>Boyunuzun kısalığı küçükken bir kompleks miydi?</strong>
<p>Bu bütün çocuklar için geçerli. Uzun boylu birisini görünce insan bendeki eksiklik ne diye düşünüyor insan. Annem yumurtanın içine bal koyup içiriliyordu boyum uzasın diye.<em> (Gülüşmeler</em>) Bu çocuklukta kalan bir kompleks...
<p><strong>Oyunculukta boyun avantajı mı çoktur dezavantajı mı?</strong>
<p>Ortalarda bir boyda olmak iyidir. Normal boy, her role daha çabuk konumlanmanızı sağlar.
<p><strong>Peki boyunuz kısa diye hiç kaybettiğiniz bir rol oldu mu?</strong>
<p>Olmadı. Ben de herhalde normal boyluyum, ne çok uzun ne çok kısa. Oyunculukta fiziksel özelliklerden çok ruhunuz önemli. Fiziksel durumlar bir şekilde hallediliyor sinemada.
<p><strong>Aradan sekiz yıl geçti ve sinemada yoksunuz. Gelen tekliflerden size uygun olanı mı yok?</strong>
<p>Çok teklif geldi. Ölçülerime uymadı demek ki? Sadece bir rolden hareket eden bir oyuncu değilim. Daha çok bütüne bakıp karar vermeye çalışıyorum. Her rolü kabul edecek olsam kendimle çelişmiş olurum.
<p><strong>Şu an yeni bir proje var mı?</strong>
<p>Pelin Esmer ile Ağustos-Kasım aylarında çekeceğim bir sinema film var, onun üzerine çalışıyorum. Dizi işi de sanırım 2012'de olur.
<p><strong>Taşralı bir adam olan Olgun Şimşek, büyük bir şehir İstanbul ile bağlarını kurabildi mi?</strong>
<p>Köy ve kasaba geçmişi olan birisinin şehirli olabilmesi kolay değil. Mesleğimiz öyle bir meslek ki İstanbul'da yapılırsa bir anlamı oluyor. O yüzden bir şekilde İstanbullu olmayı, şehirli olmayı becermek zorundasınız. Ee galiba yavaş yavaş ısındım ben de. Ama 'istanbul'u seviyor musun' derseniz her an bırakıp gitme isteği var. İstanbul'u çok sevdiğimi söyleyemem.
<p><strong>Nereye gidersiniz?</strong>
<p>Kendi merkezimde kalabildiğim sürece her yere gidebilirim. Sakin hayatların yaşandığı, daha küçük ölçekli yerlere giderim. Denizi ve dağı olan bir yer olabilir. Oyunculuktan emekli olmak diye bir şeye inanmıyorum. Sağlıklı olduğum sürece oyunculuğu yapmak istiyorum. İmkanlar geliştiği için bir yere yerleşmek de şart değil artık.
<p>
<p>
<p><img src="http://medya.zaman.com.tr/2011/03/26/olgun-simsek01.jpg" alt="" />
<p>
<h3>Mahsun Kırmızıgül'ün yaptığına sinema diyemiyorum</h3>
<p><strong>Google'a 'Olgun Şimşek' yazdığınızda oyunculuktan daha çok türküleriniz geliyor. İnsan 'Ben aslında müzisyenmişim' duygusuna mı kapılıyor?</strong>
<p>Benden her şey olur diye düşünen insanlardanım. Müzikle uğraşmayı tercih etseydim müzisyen olurdum. Fakat yol değişikliği oldu, oyuncu oldum. Dolayısıyla 'Bu adam güzel türkü söylüyormuş, sesi de güzelmiş' demelerini yadırgamıyorum. Fakat müzikle ilgili profesyonel bir çalışmam yok benim. İnsan hangi işte daha iyiyse onu yapmalı. Yaklaşık yirmi yıldır oyunculukla ilgili antremanım var, daha iyi bildiğim bir alan. Bu yüzden müzik ikinci planda kaldı. İşim gereği kullanıyorum bazen.
<p> </p>
</div>
GALERİLER
1
Fiyat-Performansta zirveye oynuyor! İşte Redmi Note 14 Pro 5G'nin özellikleri...
1 - Fiyat-Performansta zirveye oynuyor! İşte Redmi Note 14 Pro 5G'nin özellikleri...
2
Ruhsatına bakmadan gerçek modeli anlaşılmıyor!
2 - Ruhsatına bakmadan gerçek modeli anlaşılmıyor!
3
Emeklilik başvurusu nasıl, nereden yapılır? İşte 4A, 4B, 4C emeklilik başvuru süreci
3 - Emeklilik başvurusu nasıl, nereden yapılır? İşte 4A, 4B, 4C emeklilik başvuru süreci
4
Ünlü radyocudan anlamlı şiir!
4 - Ünlü radyocudan anlamlı şiir!
5
Gazze'de bir ressamın günü
5 - Gazze'de bir ressamın günü
6
36'lık fil ikiz annesi oldu
6 - 36'lık fil ikiz annesi oldu
7
Japonya'da üretilen robot, zeka küpü rekorunu kırdı
7 - Japonya'da üretilen robot, zeka küpü rekorunu kırdı
8
Kaval olmadan kaval sesi çıkaran eski çoban şaşırtıyor
8 - Kaval olmadan kaval sesi çıkaran eski çoban şaşırtıyor
9
Metrobüs üstgeçidinde yoğunluk izdihama dönüştü
9 - Metrobüs üstgeçidinde yoğunluk izdihama dönüştü
10
Filistinli felçli El Fayyumi'nin yaşam mücadelesi
10 - Filistinli felçli El Fayyumi'nin yaşam mücadelesi
Haber7
© 2025 Nokta Elektronik Medya A.Ş.