'Türkücü sinemacı oldu, bende türkü söylüyorum'
Yemek yapmayı da biliyor musunuz?
Çok yemek yiyen birisi değilim ama lezzeti de arar bulurum. Yemek yapmak konusunda şundan da katsak, bundan da katsak nasıl olur diye deneysel şeyler yapmayı seviyorum. Berbat şeyler de çıkabiliyor. Zaman geçirmek için yaptığım şeyler.
Oyunculukta Alex gibi takılıyorum
Bir film ya da diziye başlama öncesindeki boş zamanlarınızda ne yapıyorsunuz?
Hayatın içinde dolanıyorum. Bir yerlere kapatmıyorum kendimi. Sokağa çıkarsam insanlar beni tanır, beni rahatsız eder diye düşünmüyorum. Bu da mesleğimin bir parçası. İnsanlarla diyalog kurmam gerektiği zamanlar da kuruyorum ama genel olarak çok kurmak istemiyorum açıkçası. (Gülüşmeler) Belli bir durumdan sonra rahatsız edici olabiliyor, kendi kendinize kalma özgürlüğünüzü elinizden alabiliyorlar. Sınırları aşma isteği insanlarda olan bir duygu. Yeri geldiğinde o sınırları nazik bir şekilde koruyorum.
Sizi kim daha çok seviyordur?
Beni anlayan seviyordur. Televizyondaki rollerle de ilintili oluyor bu. En son Kapalıçarşı'da ortada duran Anadolu bilgesi kıvamındaki Mahmut rolü, daha bir orta yaş kadınlarının sevdiği bir karekter oldu. Daha önce oynadığım kötü karakterleri ise daha çok gençler seviyorlar. Çocukların ilgisi hiç eksik olmadı benden. Bu samimiyetten olabilir, çocuk samimi olan şeylerle ilgilenir. Çocuklar beni gördükleri zaman çok eğleniyorlar.
Hangi takımlısınız?
Fenerbahçeliyim ama fanatik değilim. 23 senedir İstanbul'dayım, iki ya da üç maça gitmişimdir.
En son ne zaman bağlama çaldınız?
Geçen hafta çalmışımdır. Evde tek başıma da çalarım. Türküleri ayırmak o kadar zor ki, hüzünlü olan, damardan türküleri seviyorum. Neşet Ertaş'a zaten özel bir ilgim var. Evde özel olarak şu CD'yi koyayım da bangır bangır dinleyeyim diye bir tarzım yok. Hatta hiç müzik dinlemiyorum bile. Evde suskunluk hakim. İnsan dostlarıyla olunca çalıp söylüyor tabii, hep susan bir adammışım imajıyla buradan bir erdem çıkarma peşinde değilim. Ama konuşanlara ve konuşulanlara, cümle kuranlara bakıyorum ve kendime bir pay çıkarıyorum. Konuşuyorlar ama pek bir şey söylemiyorlar. Susunca her şeyin farkında olabiliyorsunuz. Sessiz duran insanların içinde güzellikler barındığını düşünüyorum. Hadi kendime de kıyak yapmış olayım. (Gülüşmeler)
'Mümkünlü de Her Şey Mümkün' konseptine dayanan reklamı neden çektiniz?
Reklam benim mesleğimin bir parçası. Oyunculuk sadece sinema ve dizide yaptığımız bir şey değil. Oyunculuğunuzu da yanınıza alıp bir nevi pazarlamacılık yapıyorsunuz aslında. İiletişimle ilgili bir reklamda oynuyor olmak, iyi bir şeye sebep oluyorum duygusuna neden oluyor. İnsanlara çok fazla yararı olmayacak bir ürün reklamında oynamaktansa insanların bilgiye ulaşmasına yönelik bir üründe oynamayı tercih ediyorum. Para kazandırıyor bir de. O paranın karşılığını da oyunculuğunuzla verebiliyorsanız, görevimi yerine getirdim duygusu oluşuyor. Her reklamı da oynamıyorum, seçiyorum.
İnsanların yıllar sonra sizi nasıl anmasını istersiniz?
Ben öldükten sonra ne olursa olsun hiç umurumda değil. (Gülüşmeler) Hiç öyle bir duygum yok gerçekten. Nasıl anarlarsa ansınlar, beni ilgilendirmiyor. Yoksa bu, insanlara göre bir şey yapmaya, trübünlere oynamaya kadar gider. Ben oyunuma bakarım, biraz Alex gibi takılıyorum. (Gülüşmeler) Alex sinirlenmez, hiç konuşmaz, oyununa bakar. Onun sessiz frekanslarından iyi bir adam ve oyuncu olduğu fikri oluştu bende. Bazıları da sahada kendini yerden yere atıyor, seyirciye ve kameraya koşuyor. Herkes kendi türküsünü kendisine göre söylüyor. Benim türküm de böyle. Ben ne diyorum, ne düşünüyorum, şu an ne hissediyorum, doğru ve hakikat ne, onu arıyorum... Değişmeye direnen bir insan da değilim, sabit fikirli birisi olmamaya çalışıyorum. s.zengin@zaman.com.tr
