Meşhur deyimler ve öyküleri
Suya düşmek
Bu deyim, "bir işin olmaması ya da bir takım sebeplerden ötürü o işten vazgeçilmesi" anlamında kullanılır.
ÇOK ESKİLERDE, Yeniçerilerin topçu ocağında, askerler sık sık atış talimi yaparlarmış. Atışların, tahminî olarak, el ve göz yordamıyla yapıldığı o zamanlar, Bölükbaşı atış yapacak ere şöyle emir verirmiş: "Haydi oğlum aslan, yamacıma yaslan, barut hakkı iki cezve ile bir kepçe. Allah rast getire, nişangahına denk getire
Top ateşlenir ve ardından gözcü neferi atışın sonucunu bildirirmiş: "Bir bağ, üç evlek sağa kaydı kumandanım! Bunun anlamı: "Mermi hedefi bulmadı, boşa gitti demekmiş. Karadan denize yapılan atış talimlerinde ise, deniz ortasına eskimiş bir tekne demirlenir ve topçulardan bu eskimiş tekneyi vurmaları beklenirmiş. İşte bu atışlarda hedefi vuramayan mermiler suya düşer, o zaman gözcü neferi de: "Suya düştü kumandanım!" diye rapor edermiş.
Daha sonra bu "suya düştü" sözü, sadece denize düşüp boşa giden gülleler için değil, beklenen bir işin olmaması ya da bazı sebeplerden dolayı bir şeyden vazgeçilmesi durumlarında söylenir olmuş.
Meşhur Deyimler ve Öyküleri
Kitabından Alıntıdır

Nane yemek
Bu deyim, "hiç olmadık yerde yanlış bir söz söylemek ya da yanlış bir iş yapmak" anlamında kullanılır.
ESKİDEN MEDRESE ehli arasında ekmeğe, Arapça 'nân' kelimesinden türetilen, 'nân-ı aziz' denilirdi. Bu, ekmeğe olan bir hürmet ifadesi idi.
Anlatılır ki, o zamanlar medrese talebeleri, özellikle Ramazan aylarında köy ve kasaba camilerine gider, vaaz eder, namaz kıldırır ve öğrendiklerini böylece uygulama fırsatı bulurmuş. Böyle birkaç medrese talebesi, Ramazan'da bir köye gitmişler. Teravih namazı kılındıktan sonra köyün muhtarı onları misafirhaneye yerleştirmiş. Ayrılmadan önce de sahur için bir istedikleri var mı diye sormuş. Talebeler de "katığımız var, yalnız nân-ı aziz getirirsen seviniriz" demişler.
Muhtar ilk defa duyduğu bu kelimeyi anlamamış:
"O dediğiniz naneden bizim köyde bulunmaz" demiş.
Talebeler de tekrar etmişler "bize nan yeter" demişler.
Fakat yine anlamayan muhtar, "Ben size ekmek getireyim, biz öyle nane yemeyiz" deyince, talebeler gülüşmüşler ve 'nân'm ekmek demek olduğunu söylemişler.
Bu da gülüşmelere sebep olan bir hatıra olarak çok anlatılmış.
Muhtarın "nane yemeyiz" sözü de "hatalı bir söz söyleyen ya da yanlış bir iş yapanlara" söylenen "nane yemek" deyimi olmuş.
