Gül dağına giden derviş: Olcay Yazıcı
04.04.2009
16:37
5
/ 6
Şiiri bir sığınma limanı olarak algılayan ve şiire sığınmayı Allaha sığınmanın hemen yanı başında zikreden bir şairin şiirimizin temel değerlerinden arındırılarak içinin boşaltılmasına tepkisinin bir hayli sert olması kaçınılmaz olacaktır. Nitekim öyle de olmuştur. Bu değer boşaltıcıları her zaman karşılarında iki tarafı keskin bir sürmene bıçağı bulmuşlar ve bulacaklardır. Belli ki "Sözün son duası hiçbir zaman sahipsiz kalmayacaktır.
Şiirlerinin derinliğini ölçmeye kalkışırsanız ilerlediğiniz her metrede daha da büyük derinliklerle karşılaşacak olmanın hazırlıklarını mutlaka yapmak durumundasınız. Aşkın sihirli mayasıyla kabartılmış füsunkâr yüreğin sözleri okuyucusunu bu sağlam köklerden koparmadan ellerinden tutup aşkınlığın efsunlu boyutlarına ulaşmaya zorlayacaktır. Bu kutlu yükseliş hiç kuşku yok ki Yunusun sözleri gibi dupduru, Mevlananın raksı gibi baş döndürücüdür.
Olcay Yazıcının hayatın gizemini ararken en derinlerden beslendiği duygu kuşkusuz ki hüzün ve yalnızlıktır. Ağıt adlı şiirinde Şair şöyle der;
Yeryüzü dev bir kabir
Uçurumlar kör- sağır
Ulu kayalar gibi
Hüznüm dağlardan ağır
